20 Ekim 2008 Pazartesi

kurtarıcı Deniz Barış

bu bir Deniz Barış eleştirisi değil evvela
Ziconun ilk senesi ligde kötü durumdayken henüz büyüklerle maç yapılmamış ve sıradışı puanlar kaybedilmişti
iki sahtekar Aurelio ve Appiahı yedeğe çeken Zico Deniz ve Tümere orta sahanın ortasında görev verince şaşakalmıştık
öyle ya Deniz mesela stoperdi,nasıl olacak da ön libero gibi yerde oynayacaktı
taraftarın ıslıklarını aldırmadan her hafta Denizi koydu Zico ve 100. yılımız "hüzün"cü yılımız olmamıştı
Denizn takım için önemi yokluğunda daha net anlaşılıyordu
Zico gittikten sonra Deniz unutuldu gitti
Aragones Selçuk da Selçuk dedi; ön libero da alınmayınca; satılacak denilen Maldonadoya Antep ve Partizan maçlarında sarılmak zorunda kaldı Aragones (kadro planlamasına bakın hele,gönderilmesi kesin adam kurtarıcın oldu)
neyse konu bu değil
Kayseri maçında skor 2-0ken Deniz Maldonado değişikliği yapıldı
ilk yarının bitimine 20 saniye kala yapılan bu değişiklikle mağlubiyetin sorumlusu aha bu Maldonadodur dedi Dede
futbolcusunu taraftara yem eden bir hoca; yazık ki ne yazık
Deniz iki maçtır kurtarıcı ammma bu maçı ele alalım sadece

dakika 67
resimde görüldüğü üzere Aragones 3. oyuncu değişikliğini Deniz ile yapacak
skor 1-1
Deniz kim ; ön libero,hadi bilemedin bek ya da stoper
yani 1-1de ne gibi avantaj katacak çözemedim
golü Uğur atıyor ve Uğur Deniz değişikliği yapılıyor
bunun mantığını anlayamadım ben
Uğur golü atmasa skor 1-1 olsa yine Uğur mu çıkardı
maç kazandıracak hamleyse bu neden golden sonra ertelemedi
ertelemediyse ve gerçekten maç kazandıracaksa neden faydasını göremedik bu değişikliğin
Denizi almak geriye çekilin skoru koruyun mu demek
Uğur iyiyken neden çıkarılır
rakip saldırmaya başlayınca kontrada işimize yaramaz mıydı

sorular sorular sorular
cevapları askıda kalan sorular

hadi bir soru daha Deniz madem kurtarıcın
bu maç 3 gol 5 asist yapmış olsun Arsenal maçında Selçuğun yerine oynatır mıydın Aragones
oynatamazdın çünkü Uefa listesinde Deniz Barış ismi yok

bu nasıl bir kadro düzenlemedir heyhat

Sevindik!!!

o esnada kendimin de halısahada maçım olduğundan mütevelli Kocaelispor-Fenerbahçe maçını izleyemedim; sadece skorunu biliyordum
geriden gelip maçı almamızın Arsenal maçı öncesi daha ekstra bir moral olacağı ümidine büründüm
gece LigTvde tekrarını izlemeye koyuldum ki o ana kadar maçın gollerini bile izlememiştim
ilk 15-20 dakika mide bulantısı sonrası lavaboda geçti; televizyon başına 22. dakikada geçmemle gol olması bir oldu; uğursuz geldim deyip kapatmadım televizyonu biz bu maçı 3-2 alırız dedim, tabi bunda skoru bilmemin bir payı yok,içime öyle doğmuştuu
neyse şu yediğimiz gole bir bakın hele
Semavi topu alıyor
yürüye yürüye orta sahayı geçiyor; rahatsız eden yok
boşluğu görüyor ufak da bir verkaç yapıveriyor
sonra Taner'e bir ara pası; ki burada dünya starı Carlosumuzun ofsaytı bozduğunu bile bile kılını kıpırdatmaması hazin birşey. Dalga değil bu evet dünya yıldızı,ama bu sene ondan ne hücumda ne defansta verim alamıyoruz
ve sonra Taner'in golü; çerçevede 6 Fenerli 2 Kocaelili var ama yani Semavi bile gol atabilirdi nerdeyse (savunmamız şahane(!))
bu golün ardından ilk yarının bitimine kadar Fenerbahçe Kocaeli kalesini ablukaya aldı
sağlı sollu ataklarla Serdarın kalesine gol atmaya çalıştı
kanatlar,geriden bindirmeler,araya atılan toplar,yoğun pas trafiği ,verkaçlar; herşeyi denedi Fener.. demeyi çok isterdim ama Güizanın göğsüyle düzeltip vurduğu ve Serdarın kurtardığı top haricinde gole yaklaşmamız söz konusu bile değildi
neyseki ilk yarı bitti
ikinci yarı daha şahane bir takım beklentisndeydim; ama nerdeee
Önderin de sakatlanmasıyla Ali Bilgin (Zico döneminde Alexin alternatifiydi(!)) bu sefer sağ bekte görev almak zorunda kaldı
Kazım da sakatlandı mı bilmiyorum oyundan alınarak Gürhan sağ açığa geçti
Gürhan demişken şu kare çok güzel
Alexin savunma arkasında topla buluşturduğu pozisyon
Uğur ve Kazımın yapmadığı şey yani
tek forvetiz,hadi 2 olsun; ama kanat oyuncuları içeri girmedikçe gol atmamız zor
Kazım geçen sene Chelseaye böyle bir gol atmıştı,milli takımda da böyle ama bu sene tık yok
Uğur da ha keza öyle
neyseki bu maç o da ceza sahasına girdi ve golünü yaptı
bunları istedik Uğurla Kazımdan ; kötü bişey mi dedik yani
64'te Ali Bilgin kalemizdeki pozisyonu uzaklaştırdı,Gürhan kaptı,sonra Selçuk takıldı neyseki hızlı atak kesilmedi,Gürhan sonbra Semih,Semihin çalımı ve müthiş ara pası ve Güizanın araya kaçıp müthiş bir gol vuruşu.. Fenerbahçe dengeyi buldu
sonra Güiza kaptı Uğura çıkardı o da güzel bir vuruşla 3 dakikada ligin deplasmanda galip gelemeyen tek takımını öne geçirdi
bu golden sonra iyi oynayan Uğuru oyundan almayı gelenek haline getiren Aragones Denizi aldı
Fener geri çekildi ve kalesinde 2. golü gördü
78te Musanın ortasında Deniz ıska geçti ve Jestroviç maça dengeyi getirdi
gelin bu gole de bakalım
ekranda kaç Fenerli var ;8
kaç Kocaelili; 3
ve bu top gol oluyor; vahim

Hakem Bülent Yıldırım 5 dakika uzatma vermişti; uzatmalardaki oyuncu değişikliğini de dikkate aldı sanrıım ve maçı bitirmedi
ve "genç" Semih Kral; Güiza kralın pasıyla son dakikada Feneri galibiyete taşıdı
Semih ve Güiza için söylenecek birşey yok ama Fener için var

bu Fener Arsenalden fark yer
ne mücadele var,ne pres,ne adam gibi pas yapma,ne kanat kullanımı,ne ara paslar,ne verkaçlar hiçbirşey yok
ligin dibindeki takımı ite kaka ve şansla yeniyoruz
Aragonesin maç çevirecek hamlesi bu maçta da yoktu
savunma içler acısı
kale güven vermiyor
Kocaelinin kaleyi tutan iki şutu var ikisi de gol
defans evlere şenlik
Carlos futbolu unutmuş
Edu Lugano arkasına atılan her top gol pozisyonu
Rüştü de yok ki birebirde kurtarsın
Gökhan Çocuk sakat ,sakat olmasa da formsuz,yedeği Önder öyle,Ali Bilgin biraz iyiydi ama yeri orası değil
ön liberolarımız ileri pası bilmiyor
Maldonado çok sağlam ama ileri gitmiyor
Selçuk; Selçuk işte , varlığı bir risk
Deniz; kurtarıcı Deniz; Arsenal maçında oynatamayız kadroya alınmadı
Alexi bitirdik önlibero yaparak
Selçuğun açığını kapatmak için geride hep ama defans bilmiyor pek; hücumda da o etkinliği olamıyor
kanatlar içeri girmiyor ne ofansta ne defansta; bu maç Uğur iyiydi sağolsun Dede iyi bir Uğur izletmeden aldı oyundan
Semih ve Güiza ise banko beraber oynamalı

yedeklerde maç çevirecek bir adam olmaz mı ya
nasıl bir kadro düzenlemesidir

ilk Kocaeli golünü gördünüz; solbekten itibaren adama basan yok; elini kolunu sallaya sallaya geliyor
6 Fenerlinin arasında 2 kişi gol atıyor
ikincisinde 8 Fenerli arasında 3 Kocaelili var ve goll

durumlar vahim; ama başka bir yazıda değineyim
galibiyete sevinelim ama yalnızca galibiyete
başka sevinilecek bir şey yok

11 Ekim 2008 Cumartesi

Devr-i Sene

Efendim; kardeşimin gazıyla başlayan ve klavyem döndüğünce bir şeyler karaladığım blog seyr-ü seferimde 1 seneyi doldurmuş bulunuyorum
Blog'un en tepesinde gördüğünüz üzere "aklıma gelen" şeyi yazmaya çalıştım
dersler,projeler ve başka nedenlerden dolayı çok sık yazamıyorum
aklıma çok şey geliyor ancak geldiğiyle kalmakta
blogun ikinci senesinde daha çok yazabilmek umuduyla

4 Ekim 2008 Cumartesi

Nice Yıllara..



Senin doğum gününe layık

sözleri nerden bulmalı
Çiçekteki vişne dalı

gibi sende dirlik, sağlık.

Koskoca kız oldun artık
en sevinçli çağındasın.
Hiç sönmeden parıldasın
gözlerindeki bahtiyarlık.

Günlük güneşlik ortalık
baban dönecek limana;

getirip verecek sana

pulları altın bir balık.

Bense bu birkaç satırlık
şiirimi veriyorum..
Hep gülsün yüzüme

Senden vuran ak aydınlık

İyiki varsın Aşkım...

3 Ekim 2008 Cuma

"İtiraf ediyoruz kullanıldık, ancak değiştik, değişmeye devam edeceğiz."

GFB grubu Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Dergisinde yer alan ve futbol takımının durumundan ziyade tek vücut olması gereken camiayı birleştirici değil hala taraftar ve tribün gruplarıyla ilgili ve kendisine istifa diyenlere binayen yaptığı açıklamaların akabinde; sitelerinde bir bildiri yayınladı
okunası ve üzerinde düşünülesi bir yazı;

İtiraf ediyoruz kullanıldık, ancak değiştik, değişmeye devam edeceğiz.

Sayın Aziz Yıldırım takımın gidişi ile ilgili tek bir açıklama bile yapmazken sürekli GFB yi hedef alan açıklamalarla gündem saptırmaya devam ettiğine ve bu açıklamaları yapmakla takımımıza zarar vermediğine göre biz de Sayın Yıldırım'ın iftiralarına, hakaretlerine, onur kırıcı ithamlarına cevap vermekte sakınca görmüyoruz
.
Zamanında kullanıldık evet kabul ediyoruz ama dört senedir değiştik ve değişmeye devam ediyoruz. 4 sene öncesine dönmemiz için yapılan her teklife karşı çıktığımız için bu günlere geldik.

12 Eylül 2008 günü FBTV de Sayın Aziz Yıldırım “o zaman şartlar onu gerektiriyordu artık değişti” demişti. Ekim 2008 tarihli kulübümüzün resmi yayın organı olan Fenerbahçe Dergisi’nde Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun sürecek” demiştir. Sayın Aziz Yıldırım kişisel sorunlarına kulübümüzün resmi yayın organlarını alet etmeye devam ediyor. Üstü kapalı ithamlarda bulunuyor. Sürekli olarak geçmişten “o zamanın şartları” şeklinde bahsediyor. Herkes öğrensin o zaman neler oldu? Şartlar neydi? Bugün GFB ne kadar değişti? Aziz Yıldırım ne kadar değişti?

Öncelikle protestolarımız Sayın Aziz Yıldırım’ın bahsettiği gibi Gençlerbirliği maçında ya da takım kötü sonuçlar aldığında değil, Aziz Yıldırım'ın taraftara uyguladığı yaptırımlar zamanında başlamıştır. Yani Partizan maçından beri protesto vardır. Bu protestolar kesinlikle takımın aldığı kötü sonuçlar için ya da fubol takımımız kötü gittiği için yapılmamıştır ve yapılmayacaktır. Taraftar maç boyunca takımına 90 dk. desteğini verecektir.

Aziz Yıldırım'ın idaresinde olduğumuz o günlerde neler yaptık? Neler yaşadık? Nelere şahit olduk? Geçmişte şartlar neydi o şartlarda neler yapıldı herkes bilsin istiyoruz.

1- Sayın Yıldırım ilk istifanızı açıkladığınız Show Tv ye gitmeden önce yanınızdaydık. Göreve geldiğiniz günden itibaren en çekindiğiniz slogan “Ali Şen Başkan Fenerbahçe Şampiyon” du. Show Tv'ye giderken akıl hocalarınız size “ Türk halkı duygusaldır, duygusal bir ortam oluşturursan Ali Şen'in “Ali Şen başkan Fenerbahçe Şampiyon” sloganını unutturur “Aziz Yıldırım başkan Fenerbahçe şampiyon dönemini başlatırsın” dediler. Siz de çıktınız uzun süren konuşmalar ardından birden istifa ettiğinizi ağlayarak ve tv karşısındaki yüzbinleri ağlatarak anlattınız. Aynı gecenin sabahında bize otobüsler tutmamız için para göndertip semtlerden insanları toplattınız. Bu otobüslerle yüzlerce kişiyi Fenerbahçe parkına taşıttınız ve “Taraftarız biz çekeriz cefa, büyük başkan bizi bırakma” tezahüratlarıyla yürüttünüz. Tabii bu yürüyüşe hiçbir şeyden habersiz gönülden katılan yüzlerce taraftarda katıldı. Onların hakkını teslim etmek gerekir.

2- Deplasmanda kaybedilen Diyarbakır maçı sonrasında bizzat grubumuzun kurucularını
arayarak “toplanıp alana gelin, Mustafa hocayı protesto edin, istifaya zorlayın” dediniz. Sonrasında havaalanında yaşananları anlatmaya gerek yok herkes biliyor.

3- Altay maçı ve Göztepe maçları sonrasında protestolar başlayınca bunu daha fazla büyümeden engellememiz için bizimde içinde bulunduğumuz bazı gruplara bedelsiz 3000 er tane bilet yolladınız. Hem de şu an hain ilan ettiğiniz Sayın Tahir Kıran a rica ederek yanımıza gönderdiniz. Sayın Kıran da bizlere hitaben hala unutmadığımız güzel bir konuşma yaptı ve sizin yolladığınız biletleri verdi.

4- Deplasman yasağını protesto için maratonda bulunan kadim dostumuz KFY nin açtığı “Taraftar+Kombine= Dolar” ve “Fenerbahçemizi izlemimizi İngiliz İşgal Komutanları Bile engelleyemedi” pankartları sonrasında hafta içi dereağzına bizleri çağırarak “Seneye Maraton ortayı size veriyorum” dediniz. Kabul etmememiz üzerine yanınızdakileri ısrar edip ikna olmamız için peşimizden yolladınız. Biz “dostlarımızı satmayız” diyince gözlüğünüzü çıkartıp bize “sizi de üzerim” dediniz.

5- Aranızın kötü olduğu 1907 Dernek başkanı Sayın Necdet Ersoy UNIFEB oluşumunu destekleyince bizi çağırdınız ve “Bunlar çok büyüyor, başımıza dert açacaklar, tribünde barınmalarına Müsaade etmeyin” dediniz. Biz de bu emir büyük yerden diyerek bir basket maçında “UNIFEB başkanının kalbini kırdık. Sonradan hatamızı anlayıp özür diledik ve UNIFEB ile kardeş olduk... 6 Kasım 2002 GS maçı sonrası yaşanan haksız gözaltılar esnasında Sayın Necdet Ersoy'un ismini verdiniz ve UNIFEB sorumlularından Barış Ertül'ü gözaltına aldırdınız.

6- Dereağzında yapılan Galatasarayla oynanan PAF maçından önce aradınız “kalabalık gelin” dediniz. Ve aranızın açıldığı Sayın Atiila Kıyat'ı protesto ettirdiniz.

7- İkinci kez kulubümüzü zor günde bırakıp gitme kararı aldığınızda bile hain dediğiniz Sayın Tahir Kıran bizleri arayarak “Bakın mutlaka yürüyüş yapın ve yapılan yürüyüşlere katılın, başkanı istifadan döndürmek lazım. Defalarca başkanla konuştum ikna etmeye çalışıyoruz, siz de kırgınlıkları unutun ve Fenerbahçe için bu yürüyüşlere destek verin” dedi. Biz bu teklifi reddettik. Israrla size destek vermemiz için bizi arayan Tahir Kıran ile bizi özdeşleştirdiğiniz o günlerde en sonunda biz de yürüyüşe dahil olduk. Aranız kötü diye her yerde konuştuğunuz Tahir Kıran ile o günlerde her gün görüşüyordunuz. Sebebi neydi acaba? Ve ne ilginç ki o da sizi istifadan döndürmek için gayret ediyordu.

8- İkinci kez istifa etmenizin gerçek sebebini ise bir çok kişi gibi biz de biliyoruz. Gazeteci yakınlarınız, o dönem sizinle olan idareci arkadaşlarınız, yakın dostlarınız gibi biz de biliyoruz. Sağlık sebebi de bir sebep ama asıl sebep değil. Gerçek sebebini tüm Fenerbahçe camiasına açıklamanızı bekliyoruz.

9- 2004 yılında tarafımıza vermiş olduğunuz 1200 adet Migros kombinesi iptal ettiniz. Çünkü hoşlanmadığınız diğer tribün gruplarına karşı bir şeyler yapmamızı istiyordunuz ancak biz dostlarımızı satmadık, isteklerinizi uygulamadık ve bize karşı savaşınızı başlattınız.

10- Olimpiyat stadında oynanan kupa finalinde 2 kişiyi yanımıza yolladınız ve bir istekte bulundunuz. Biz reddettik. Aynı kişileri tekrar yolladınız ve adeta tehdit ederek isteğinizi yinelediniz. Ama biz kabul etmedik ve yapmadık. Kaybedilen kupadan sonra çıkıp “anama küfredenlerle beraberler” açıklaması yaptınız. Oysa sizin istediğinizi kabul etsek bu açıklamayı yapmayacaktınız. Bu teklifinizin bize iletildiği an kapalı tribünde olaya şahit olan bir çok kongre üyesi ve taraftarda vardı.

11- MTK maçında size yakın bir grubu bedelsiz kombineler vererek satada soktunuz ve olaylar meydana getirttiniz, sonra önceden hazırladığınız senaryoyu hayata geçirtip haksız cezalar aldırttınız.

12- 1 oyla başkan seçildiğiniz kongre ile 600 oy farkla başkan seçildiğiniz kongre arasında geçen dönemde neler yaşandı biz biliyoruz. Neler döndü, ne senaryolar hayata geçirildi hepsine şahidiz. Şu an çok iyi dost gözüktüğünüz camiamızdaki büyüklerimizle ikili ilişkilerinizin bozulmaması için susuyoruz. O döneme ilişkin tek bir açıklama bile yapmamış olmanızı hayretle izliyoruz.

Bütün kamuoyu önünde bu olayların gerçek olduğuna dair ŞEREFİMİZ ve NAMUSUMUZ üzerine yemin ederiz.

Anadoluda sizle resim çektirmek, sizden imza almak isteyen insanları hor gördünüz, yanınızdan kovdunuz, selam almadınız, selam vermediniz, kibirinizle, kendinizi dev aynasında görmenizle halkı HALKIN TAKIMINDAN soğutmaya çalıştınız. 100.yıl kutlamalarını bile bir ilçeye ve bir caddeye, o caddeyle özdeşleşmiş bir kültüre hitaben yaptınız. Anadoludaki milyonlarca taraftarımızı yok saydınız. Hatta İstanbul'un öbür yakasını bile unuttunuz. Çünkü siz taraftar değil müşteri istiyordunuz ve insanlara bakışınız “kulübe kaç dolar kazandırır” bakışıydı. Oysa Fenerbahçeyi bugünlere o insanların vefa duyguları ve hiçbir paranın satın alamayacağı sevdaları getirmişti. Sizin istediğiniz müşteriler oyuncularımızı, takımımızı yuhalamayı, oyunculara küfretmeyi, ıslıklamayı kendilerine hak olarak görüyor ama siz tribünlerimizi bitirmek için sürdürdüğünüz politikanın en büyük avantajımız olan iç saha avantajımızı yok edip bitirdiğini görmüyorsunuz.

Ranttan bahseden Sayın Aziz Yıldırım’ın şu an rantla hiçbir ilişkisi olmayan GFB’ye karşı yapmış oldukları teklifleri sırayla ve tarihleriyle aşağıya yazıyoruz. Bu bahsedilenlerin hepsi gerçek ve yaşanmıştır.

İşte tarafımızdan reddedilen teklifler ;

1 – Sayın Bülent İşcen, 7 Ağustos 2008 tarihinde Grubumuzun kurucularını arayarak yanında Sayın Aziz Yıldırım’ın olduğunu ve Maraton Üst Tribünü’nde bizden şikayetçi olanlar olduğunu ve derhal Sayın Ömer Temelli ile sorunların giderilmesi için görüşmemiz gerektiğini aksi taktirde “Aziz Yıldırım sizi Başbakan’a ve İstanbul Valisi’ne şikayet edecek, haberiniz olsun” diyerek tehdit olarak algıladığımız bir konuşma yapmıştır. Teklif 8 Ağustos 2008 tarihinde Sayın Ömer Temelli aracılığıyla grubumuzun kurucusuna, Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda yapılmıştır. Yapılan görüşme esnasında Sayın Ömer Temelli “Kombine kartları ücreti karşılığında iade ediniz ve sizlere karşılık olarak 500 adet bedelsiz bilet” verelim teklifinde bulunmuştur. Teklif sıcağı sıcağına orada reddedilmiştir. Grubumuzun kurucusu, oraya sorunların giderilmesi ve E Blok’un bağıran taraftara ayrılması umuduyla geldiğini ancak hayal kırıklığına uğradığını belirtmiştir. Görüşme anında Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu Müdürü Sayın Ayhan Bak, Sayın Özcan Tuzcuoğlu ve görüşmeye kısmen de olsa telefonla iştirak eden Sayın Bülent İşcen’de yer almıştır. Bu görüşme tamamen Sayın Aziz Yıldırım’ın izni, istekleri ve bilgisi dahilinde olmuştur.

2 – İkinci teklif ilk tekliften birkaç saat sonra yani akşam saatlerinde Sayın Aziz Yıldırım’la sürekli olarak beraber olan Sayın Bülent İşcen tarafından telefonla yine grubumuzun kurucusuna yapılmıştır. Sayın Bülent İşcen 500 adet olan bedelsiz bilet tekliflerini, 1.000 adet bedelsiz bilete çıkardıklarını, kartları bir an önce iade etmemiz gerektiğini aksi taktirde Sayın Aziz Yıldırım’ın bizleri devlet büyüklerine şikayet edeceğini belirtmiştir. Başkanın ilk teklifi reddetmemize inanamadığını ve “bu ….ler naz yapıyor” dediğini aktarmıştır. Başkanın onayı ile bilet sayısını arttırdıkları yeni teklifde grubumuzca “ bir daha bu konular için bizi aramayın” denilerek reddedilmiştir. İlk teklifin olduğu gün yani 8 Ağustos 2008 günü Sayın Aziz Yıldırım başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bazı devlet büyüklerimize asılsız ithamlarla GFB’yi kötü lanse etmiştir. Zaten bu durumuda FBTV de itiraf etmiştir. Valiyle bu konuyu konuştuğunu açıklamıştır. Hakkımızda yasal işlem yapılması için asılsız iftiralarda bulunmuştur. Daha önce yaşadığımız haksız gözaltıların benzeri durumların yaşanması için bir senaryo hayata geçirilmiştir.

Sonraki günlerde 2 kez daha kamuoyunca bilinen yeni teklifler gelmiş ama grubumuz hepsini reddetmiştir.

12 Eylül 2008 Cuma günü Fenerbahçe Televizyonu’nda yayınlanan Futbol’un Zirvesi adlı programda bütün kamuoyu önünde “ufacık beyinliler”, “rantçılar”, “elebaşı” ve benzeri gibi ithamlarla hakaretlere uğruyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlık Makamı kullanılarak, “ben ne dersem doğrudur ve doğru anlaşılır” mantığıyla yapılan bu açıklamaların nedeni Sayın Aziz Yıldırım’ın isteklerini kabul etmememiz ve kendimizi teklif ettiği biletlere karşı teslim etmeyişimizdir.

Sayın Yıldırım, tekliflerinizi kabul etmediğimiz, artık bizi istediğiniz gibi yönetemediğiniz için yaşadığınız şaşkınlıkla yaptığınız tutarsız açıklamalarınızın ve attığınız iftiralarınızın ardı arkası kesilmiyor.

Bu tekliflerin ve anlattığımız olayların tamamı gerçektir. Bu yaşananlara şahitlik edecek olan tarafsız onlarca kişi vardır. Bütün kamuoyu önünde bu olayların gerçek olduğuna dair ŞEREFİMİZ ve NAMUSUMUZ üzerine yemin ederiz. Aksini iddaa edeceklerinde aynı şekilde bütün kamuoyu önünde yemin etmelerini isteriz.

Sayın Aziz Yıldırım reddetmiş olduğumuz tekliflere karşılık makamını ve kulübün çıkarlarını bir yana bırakarak bizlere resmen kişisel bir savaş açmıştır.

Rantı reddedenlere karşı iftira, hakaret, yalan dolu ithamlar savaşına başlamıştır. Sayın Aziz Yıldırım’ın devlet büyüklerine söylemiş olduğu “Stadımızda mescit var ama onlar mescitte namaz kılmak yerine koridorda kılıyorlar. Tinerci, hapçı, çapulcu ve serseri takımı bunlar” sözlerii çok acıdır. Öncelikle belirtmek isteriz ki Migros ve Maraton Üst tribünlerinde herhangi bir mescit yoktur. Bu yüzden namaz kılmak isteyenler namazlarını koridorlarda kılmaktadırlar.
Tinerci, hapçı, serseri ve çapulcu kişiler miyiz? Yoksa namazı ve dini istismar etmeye çalışan kişiler miyiz? Burada yaşanan çelişki maalesef Sayın Aziz Yıldırım’ın bizlere karşı beslemiş olduğu kin duyguları sonucu kurduğu yanlış cümlelerdir. Bu konu bizleri son derece üzmüştür. Bir başka çelişkide Sayın Aziz Yıldırım’ın her yerde bizi azınlık olarak göstermesi, “bunlar 100-200 kişi” demesi, ancak bu sayının çok fazlası bilet teklif etmesi ayrıca bir çelişkidir. Son olarak bahsettiği ve iftira attığı, hakaret ettiği, aşağıladığı 10 kişiler diye küçümsediği kişiler öyle parmakla sayılacak kişiler değildir. Bizim arkadaşlık bağımızda hepimiz biriz, o itham ettiğiniz kişiler tüm GFB dir. İzmir ve Ankaradaki elebaşları diyerek çamur attığı arkadaşlarımız üniversite mezunu, kariyerli, mesleklerinde son derece başarılı iş adamı kişilerdir.

Taraftar olarak Fenerbahçe iktidarında gözümüz yoktur. Fenerbahçe iktidarına muhalefetimizde yoktur. Aksine o makama saygımız vardır fakat bu makamın başında olan Sayın Aziz Yıldırım, kişisel sorun ve kavgaları sebebiyle başta GFB olmak üzere bazı tribün gruplarımızı camiaya karşı olarak göstermektedir.
Bir sorun var, bir kavga var ama bu FENERBAHÇE Tribünleriyle, FENERBAHÇE arasında değildir. Bu kavga Sayın Aziz Yıldırım ile Fenerbahçe tribünleri arasındadır. Bu kavgayı başlatanda ne yazık ki Sayın Aziz Yıldırım’dır. Bu kavgayı başlatan o olduğu gibi bitirmesi gerekende o olacaktır. Taraftarına sahip çıkması gereken yerde taraftarını sürekli olarak hedef olarak göstermesi ve dışlaması bulunduğu makama yakışmamaktadır. Bugün beğenmediğimiz camiaların taraftarına nasıl sahip çıktığını hepimiz gördük.

Paramızla Migros'a kombine istedik, çıkarmadınız. Bunun üzerine Maraton’a geçtik ve kombine almak istediğimiz yerden satışları durdurdunuz. Biz bunları yaparken sizden herhangi maddi bir destek beklemedik sadece manevi olarak desteğiniz bizlere yeterdi fakat sizler manevi destek yerine deyimi yerindeyse köstek oldunuz.

Tutturmuşsunuz kombine kartları bizlere başkaları aldı diye. Açıklayın o zaman kim aldı bize kombine kartları. Açıklayabiliyor musunuz? Hayır. Çünkü öyle birisi yok. O kartları kimimiz borçla, kimimiz banka kredisiyle, kimimiz taksitle, kimimiz kendi harçlığıyla, kimimiz de babasının parasıyla aldı. Varsa aksini iddia eden çıksın da ispatlasın. Sürekli olarak “çamur at, izi kalsın” mantığıyla yürütülen bu tutuma bundan önce olduğu gibi bundan sonrada tepkimizi vermeye devam edeceğiz.

“Tek Reis” olmak başında olduğu camiayı birleştirmek, kaynaştırmak ve ayırmamaktan geçer. Bu düzen sağlanırsa şayet başarı kaçınılmazdır, aksine sağlanmaz ve çifte standartlara sebebiyet verilirse başarısızlık kaçınılmazdır. Bunları sizde çok iyi biliyorsunuz fakat kişisel sorunlarınız maalesef camianın başarısının üstüne çıkıyor. Biz bir adım attıkça siz adım atmak yerine yaptırımlar uygulamaya devam ediyorsunuz. Bu kişisel kavganızda camianın başkanlık makamını, yayın organlarını ve devletin birimlerini kullanmanızda ayrıca rahatsızlık verici ve üzücü bir durumdur.

GFB’nin geçmişte çokca hataları olmuştur, bu hatalarından geçte olsa bile ders çıkarmıştır ve bu hatalardan dolayı özür dilemesini bilmiştir. Sürekli olarak kendini yenileyen ve iyileştirmeye çalışan GFB, gönül verdiği renklerin başkanlık makamından daha cana yakın ve babacan tavırlar beklerken “ufacık beyinliler”, “kandırılmış gençler”, “elebaşı”, “çapulcu”, “rantçı”, “serseri”, “dini istismar edenler” ve benzeri gibi asılsız ithamlarla daha da üzülmüş ve soğutulmuştur.

Futbol takımımız bu kadar kötü ve zor bir durumdayken bugün resmi yayın organımız olan Fenerbahçe Dergisi’nde çıkan “Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun sürecek” başlıklı yazınızın içeriği bu sezon ve bundan sonraki sezonlar için bizde hedefin kupalar, şampiyonluklar ve başarılar olduğunu değil de bizler olduğu izlenimini uyandırmıştır. Hal böyleyken yapacağınız en iyi iş önceki satırlarda belirtmiş olduğumuz gibi taraftarı bir sorun olarak görmemek, onlara manevi anlamda destek vermek ve tezahüratlarımızda belirttiğimiz gibi “Bizimle uğraşmayarak, Takımı toparlamanız” olacaktır..

Son bir uyarı tribündeki taraftarlarımıza: Lütfen dikkatli olunuz, tribünle ve taraftarlıkla ilgisi alakası olmayan grup ve oluşumlar stadımıza tekrar sokulabilir, provakasyon ortamı oluşturulabilir, GFB başta olmak üzere aktif tribün gruplarının mensuplarına cezalar aldırtmak için yeni bir senaryo hayata geçirilebilir. Sayın Aziz Yıldırım benzeri girişimlerde daha önce bulunmuştur. Bursa ve MTK maçlarında kardeşi kardeşe kırdırma politikası uygulanmıştır. Lütfen provakasyonlara alet olmayınız.

Saygılarımızla,

Genç FENERBAHÇELİLER

2 Ekim 2008 Perşembe

Daha fazla cesaret


cesaret cesaret daha fazla cesaret
kurtuluş mutlaka ellerimizde
kır zincirleri kopar geleceği
kurtuluş mutlaka ellerimizde

bugünler de geçer elbet..