30 Ağustos 2008 Cumartesi

Sinyor'un elinden zehir olsa içilir !!!

"Bir gün içinde Fenerbahçe'ye hem basketbol hem de futbol maçı kazandıran adam"Sinyor Can Bartu tarafından gerçekleştireln Uefa Kupası 1. Tur kura çekimi sonucunda ülkemizi temsil edecek Galatasaray Beşiktaş ve Kayserispor'un rakipleri belli oldu.

Seri başı olan Galatasaray ve Beşiktaşa abidik gubidik takımlar çıkarken Kayserispor'a PSG çıktı.
ilk maçlar 18 Eylül'de, rövanşları 2 Ekim'de
Eşleşmeler şu şekilde

Bellinzona (İSVİÇRE) - Galatasaray
Metalist Kharkiv (UKRAYNA) - Beşiktaş
Kayserispor - Paris Saint-Germain (FRANSA)

AC Milan - Zürich
Politehnica Timisoara - Partizan
Hertha BSC Berlin - Saint Patrick's Athletic
Baník Ostrava - Spartak Moskova
Portsmouth - Vitória Guimares
Sevilla - FC Salzburg
VfL Wolfsburg - Rapid Bükreş
Sampdoria - Kaunas
Marítimo - Valencia
Dinamo Zagreb - Sparta Prag
Manchester City - Omonia Omonia
Young Boys - Club Brugge
Nancy - Motherwell FC
Everton FC - Standard de Liège
SSC Napoli - Benfica
NEC Nijmegen - Dinamo Bükreş
Racing - Honka
APOEL FC - Schalke 04
Litex Lovech - Aston Villa
Austria Wien - Lech Poznań
Vitória Setubal - Heerenveen
Brann - Deportivo La Coruña
Slavia Prag - SC Vaslui
Slaven Koprivnica - CSKA Moskva
Brøndby - Rosenborg
Cherno More Varna - VfB Stuttgart
Stade Rennais - FC Twente
AFC Ajax - FK Borac
Tottenham Hotspur FC - Wisla Kraków
FC København - FC Moskova
MŠK Žilina - Levski Sofia
Borussia Dortmund - Udinese
Braga - Artmedia Petržalka
Feyenoord - Kalmar FF
Hamburg - Unirea Urziceni
Hapoel Tel Aviv - AS Saint Etienne
FC Nordsjælland - Olympiakos

Yeniden Başlasın; Aşk Ateşim Yansın..

Geçen sene Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkan Fenerbahçemiz'in rakipleri belli oldu
3. torbadan gruplara katılan takımımızın nispeten güzel bir kura çektiğini söyleyebilirim
ilk maç Porto deplasmanında
bu maçtan yenilgi almadan başlamak ve Kievi iki maçta da yenmek bizi gruptan çıkarır diye düşünüyorum
hayırlısı olsun camiamıza ve Türk Futboluna

Fenerbahçenin maç programı ve diğer gruplar şu şekilde

17 Eylül Porto-Fenerbahçe
30 Eylül Fenerbahçe- D.Kiev
21 Ekim Fenerbahçe-Arsenal
5 Kasım Arsenal-Fenerbahçe
25 Kasım Fenerbahçe-Porto
10 Aralık D.Kiev-Fenerbahçe


A GRUBU

Chelsea (İngiltere)
AS Roma (İtalya)
FC Bordeaux (Fransa)
CFR Cluj (Romanya)

B GRUBU

FC Internazionale (İtalya)
Werder Bremen (Almanya)
Panathinaikos FC (Yunanistan)
Anorthosis Famagusta FC (Güney Kıbrıs)

C GRUBU

FC Barcelona (İspanya)
Sporting Lizbon (Portekiz)
FC Basel (İsviçre)
FC Shakhtar Donetsk (Ukrayna)

D GRUBU

Liverpool FC (İngiltere)
PSV Eindhoven (Hollanda)
Marsilya (Fransa)
Atletico Madrid (İspanya)

E GRUBU

Manchester United FC (İngiltere)
Villarreal CF (İspanya)
Celtic FC (İskoçya)
Aalborg BK (Danimarka)

F GRUBU

Olympic Lyon (Fransa)
FC Bayern Münin (Almanya)
FC Steaua Bükreş (Romanya)
Fiorentina (İtalya)

G GRUBU

Arsenal (İngiltere)
FC Porto (Portekiz)
FENERBAHÇE
Dinamo Kiev (Ukrayna)

H GRUBU

Real Madrid CF (İspanya)
Juventus (İtalya)
Zenit St. Petersburg (Rusya)
BATE Borisov (Belarus)

Jose Joaquin Moreno Verdu(Josico)

İstediğiniz zaman istediğiniz parayı verebilirseniz transfer yaparsınız. Bizim o gücümüz var

Aziz Yıldırım - 27 Temmuz 2008

yorum yapmayacağım

Yorumsuz !!!



"Şu da akıllardan çıkarılmamalıdır ki, Fenerbahçe’nin her zaman için en iyi transferi yapacak maddi gücü vardır. Transferde belirleyici olacak olan başkaları değil, Fenerbahçe’dir. Fenerbahçe isteyecek, beğenecek, akılcı bulacak ve gerçekleştirecektir. Tüm bunların ışığı altında biz transferde aceleci değil, serinkanlıyız. Taraftarımız hiç kuşku duymasın ki, her zaman olduğu gibi bu yıl da Fenerbahçe’de transfer, ihtiyaç duyulan yere ve Fenerbahçe geleneklerine göre yapılacaktır."

Aziz Yıldırım - 31 Mayıs 2008

30 Ağustos Zafer Bayramı'mız kutlu olsun


"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" demiş İranlılar

işte ; bundan yıllar önce evvel zaman içinde bir imparatorluk varmış
600 yıl boyunca hüküm sürmüş bu topraklarda
Türk adını Müslüman adını dünyaya tanıtmış
daha sonra "emperyalist" güçlerin oyununa gelmiş
değişen dünyaya ayak uyduramamış
sanayi inkılabında geride kalmış
ekonomik yönden güçsüzleşmesinin yanında dış politika hatalarıyla zamanla hem sözleri itibar görmemiş hem de topraklarını kaybetmek zorunda kalmış
sonra Allah bu topraklar üzerinde Türklük benliğini kaybetmeyecek bir lider yaratmış


o lider doğduğunda yıl 1881 idi
1888de babasını kaybeder yetim kalır
1889da okulundan alınır köyde yaşar
1899da Harp Okuluna girer
1905'te Harp Okulundan mezun olur kurmay yüzbaşı olarak
1905'te tutuklanır ülkenin özgürlüğü için çareler düşünürken; hücreye kapatılır daha sonra sürgüne gönderilir
1911 ve 1912de Trablusgarp'ı kurtarır ancak daha sonra masa başında ; politikasızlıktan; itibarsızlıktan kaybedilir bu topraklar da
Balkan Savaşlarında doğduğu Selanik de dahil Meriç nehrinden batısı düşman eline geçer
1915te Seddulbahirde Conkbayırında Anafartalarda derme çatma bir tümenle destanlar yazar; geçilemez Çanakkale dedirtir
1917de Bitlis ve Diyarbakırı düşman elinden kurtarır
1918de İngilizlerin ilerleyişini durdurur

İmparatorluğun payitahtı İstanbulda düşman gemilerine dönüp "geldikleri gibi giderler" der
inanır kurtuluşa ama inanmaz padişaha ve devlet-i ali Osmaniyeye
ona göre kurtuluşun tek yolu Amasya Genelgesinde belirteceği gibi "milletin azim ve kararlılığı" neticesinde olacaktır
1919da Türk çetelerinin zulümlerini (!) engellemek ve ellerindeki silahları toplayıp işgal kuvvetlerine vermek için Anadoluya tayini çıkartılır
1919'da Samsuna ayak basar ve çakmak çakmak mavi gözleri yurdun kurttuluşu için ışık olur
Havza Mitingi,Amasya Genelgesi,Erzurum ve Sivas Kongreleri onun ; Rumlara ve gayri müslimlere zulm eden Türklerin zulümlerini(!) durdurmak ve işgal devletlerinin her istediklerini yapmak üzere gönderilen onun: niyetini açığa vuruyordu
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM
tam bağımsız bir devlet amacıyla ve monarşi yerine meclis aracılığıyla Anadolu İhtilalini başlatır
"ORDU YOK" derler, "KURULUR" der
"PARA YOK" derer, "BULUNUR" der
"DÜŞMAN ÇOK" derler, "YENİLİR" der

"Âsi gelmiyelim" derler
"makamı hilâfet ve saltanata."
"Bütün aksâmı vatan birküldür" der
"Kabul olunmaz,"der
"Manda ve Himaye..."

"Amerikan mandası altına girelim," derler
"İstiklâl", derler, "şâyanı arzu ve tercihtir, amma "
"bugün bu", derler, "mümkün değil",
"birkaç vilâyet", derler, "kalacak elde",
"şu halde", derler, "şu halde",
"Memâliki Osmaniye'nin cümlesine şâmil
Amerikan mandaterliğini talep etmeği
memleketimiz için en nâfi
bir şekli hal kabul ediyoruz."

"Bizi bir başımıza bıraksalar,
tarafgirlik, cehalet
ve çok konuşmaktan başka müspet
bir hayat kuramayız.
İşte bu yüzden Amerika çok işimize geliyor.
Filipin gibi vahşi bir memleketi adam etti Amerika.
Ne olacak,
Biz de on beş, yirmi sene zahmet çekeriz,
sonra Yeni Dünya'nın sayesinde
İstiklâli kafasında ve cebinde taşıyan
bir Türkiye vücuda geliverir.
Amerika, içine girdiği memleket ve millet hayrına
nasıl bir idare kurduğunu
Avrupa'ya göstermek ister.
Hem artık işi uzatmağa gelmez.
Çok tehlikeli anlar yaşıyoruz.
Sergüzeşt ve cidâl devri geçmiştir :
Türkiye'yi, geniş kafalı birkaç kişi belki kurtarabilir." derler


«İstiklâlimizi kaybetmek istemiyoruz efendiler!»
der.
Fakat ayak direr efendiler :
«Mandanın, istiklâli ihlâl etmiyeceği muhakkak iken,»
derler,
«Herhalde bir müzâherete muhtacız diyorum ben,»
derler,
«Hem zaten,»
derler,
«birbirine mani şeyler değildir
istiklâl ile manda.
Ve esasen,»
derler,
«müstakil kalamayız böyle bir zamanda.
Memleket harap,
toprak çorak,
borcumuz 500 milyon,
vâridat ise 15 milyon ancak.
Ve Allah muhafaza buyursun
İzmir kalsa Yunanistan'da
ve harbetsek,
düşmanımız vapurla asker getirir.
Biz Erzurum'dan hangi şimendiferle nakliyat yapabiliriz?
Mandayı kabul etmeliyiz, hemen

derler.
«Onlar dretnot yapıyor,
biz yelkenli bir gemi yapamıyoruz.
Hem, İstanbul'daki Amerikan dostlarımız :
Mandamız korkunç değildir,
diyorlar,
Cemiyeti Akvam nizamnamesine dahildir,
diyorlar.»
o mandayı kabul etmez fakat
«Hey gidi deli gönlüm,»
der,
«Akıllı, umutlu, sabırlı deli gönlüm,
ya İSTİKLAL, ya ölüm!»
der.

8 Temmuz 1919'da padişah tarafından görevinden alınan paşa ; sivil olarak yönetir Türkün Ateşle İmtihanını
birbir geri alınır düşen şehirler
30 Ağustos 1922 günü Başkomutanlık Meydan Muharebesinde Yunan ordularını Dumlupınarda ihata eder
Yunan Başkomutanı da esir alınır
artık Türk mabedlerinde namehrem eli kalmayacaktır
Gazi yılmaz; emreder; "ordular ilk hedefiniz Akdenizdir ileri" diye
ordular ilerlerler; tek bir düşman kalmayacak şekilde
dökerler denize hepsini İzmirde

İzmir'de kendisini tebrik eden "onbaşı" Halide Edip Hanımefendiye ,Gazi "asıl savaş şimdi başlıyor" der
cehaleti bu toplumdan uzaklaştırıp aklı hür vicdanı hür aydınlık nesiller yetiştirmek için yola çıkar
beynini örümcek kaplamışlara travmalar yaşatan devrimleriyle modern bir Türkiye inşaa eder
sanayileşmeyle ülkesini muassır medeniyetler seviyesine çıkarır
her nefesinde her attığı adımda Türkiye sevdası vardır
ben padişahım dese kimse itiraz edemeyecekken demokrasiyi hukuku adaleti aydınlığı getirir

şimdi gelinen nokta onun suçu değil; onun izinden gitmeyenlerin suçudur
yazının başındaki kırmızı yere bir kere daha bakalım
Osmanlı Devletinin son dönemlerini gördüğümüz yazı
daha sonra "emperyalist" güçlerin oyununa gelmiş
değişen dünyaya ayak uyduramamış
sanayi inkılabında geride kalmış
ekonomik yönden güçsüzleşmesinin yanında dış politika hatalarıyla zamanla hem sözleri itibar görmemiş hem de topraklarını kaybetmek zorunda kalmış

peki şu anki durumumuz sizce ne?
emperyalistler tarafından yönetilmiyor muyuz?
değişen dünyaya ayak uyduruyor myuz? yoksa geriye mi gidiyoruz?
sanayileşme ne durumda (o ne ki yeniliyor mu!?)
ekonomimiz? içler acısı
dış politika? Yalova kaymakamından hallice
ibret alınmazsa tarih tekerrürden ibarettir demiş Akif
ibret mi aldık; sanmıyorum

yeni bir Mustafa Kemal bekleyeceğimize hepimiz Mustafa Kemal olmalıyız
ülkemizi seviyorsak ; Türklük ve Müslümanlık ilelebet sürsün istiyorsak ; bu ŞART

o büyük öndere ve vatan savunmasında emeği geçmiş tüm şehitlerimize şükran ve Allahtan rahmet diliyorum
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun
ölene dek Kemal'in askeri olarak kalmanız dileğiyle..

Korkuttun be Kaptan

dün akşam oynanan Karsluhe-Köln maçı sırasında fenalaşarak hastaneye kaldırılan büyük kaptan hayati tehlikeyi atlatmış ve bugün de taburcu edilecek
çok çok büyük geçmişler olsun adam gibi adam olan ve hala gönlümüzde büyük kaptan olarak kalan Ümit Özata
Allah onu bizlere bağışladı
aman kaptan dikkat et; üzme bir daha bizi

bir de teşekkürler dileyeyim kendi adıma
ezeli rakibimiz Galatasaray resmi sitesinde hemen Ümit Özata geçmiş olsun dileklerini iletti
yıllarca formasını terlettiği; kaptanlığını yaptığı Fenerbahçe kulübünden daha önce..
çok çok teşekkürler kendilerine
ve HELAL OLSUN
ama yalanlamaktan başka bir işe yaradığı meçhul resmi sitemiz editörlerine ve müdahele etmeyen yöneticilere de YAZIKLAR OLSUN

16 Ağustos 2008 Cumartesi

O ŞANLI FORMAYI YERDEN KALDIR!


Üsteğmen sadık bey sabah kaltığında şifonyerin üstündeki bir gün önceden yıkanmış formasına baktı.eşi elleri ile yıkmıştı formayı. Burnuna götürdü temiz formayı. Sabun kokusunu ciğerlerine çekti. Esir ülkesinin en özgür kokan şeyyidi bu forma.Yorgun halkının büyük önder eşliğinde ilk uyanışlarına şahitlik ediyordu. Papazın çayırınde istiklal ve özgürlük nefesleri istanbuldan anadoluya yayılmıştı bile. İçin için halkın özgürlük simgesi olmuştu Fenerbahçe...

ÜSteğmen sadık son bir kez formasını giydi‚ potinlerinin iplerini sıkılaştırdı.formasındaki küçük delik dikkatini çekti‚ başını iki yana sallayarak hanımına kızacak gibi oldu ama vazgeçti. Son kez giymişti formayı çünkü o akşam göreve çıkacak ve sevdiği istanbuldan bir süreliğine ayrılacaktı. Kuruluşuna şahitlik ettiği‚ top koşturduğu Fenerbahçesine kim bilir ne zaman kavuşacaktı.
Ezan okunurken içinden dua etmeyi de ihmal etmedi. " Allahım yalvarırım bir gün bu sahada özgür halkımın aklışları ile ingilizleri yeneceğimiz günleri göster"Ellerini yüzüne götürdü duasını bitirdi. Papazın çayırına eğildi bir tutam çim koydu çantasının cebine. Kendi kendine de şöyle dedi :" Tıpkı sabah formamı kokladığım gibi özlem duyduğum her an bu çimleri koklayacağım. Allaha emante ol özgür halkım‚ Allaha emanet ol Fenerbahçem!"
Göreve gideceği yer suriye sınırındaydı. Pilot olan Sadık bey her zamanki göreve gidişlerindne daha farklı şeyler hissediyordu içinde.‚
Ailesi ile vedalaştı. İStabulu kızıla çalan bir akşamüstü gidiverdi Sadık üsteğmen. Uzun yolculuklardan sonra 10 günde ulaşabildi görev yerine. Telgrafla haber verdi ailesine.
İngilizlerin işgal ettikleri bölgelerde şiddetli çatışmalar meydana geliyor ve sürekli şehit haberleri birliklerin moralini bozuyordu.Sıra bana ne zaman gelecek diye sürekli sabırsızlanırken bir yandanda çok sevdiği kardeşi gibi gördüğü Zeki Rıza ile mektuplaşıyordu. Fenerbahçe‚ istanbul ve özlediği her şey hakkında Zeki Rıza´dan haber alabiliyordu. Çantasına koyduğu Papazın çayırından kopardığı çimler kurumuştu. Okuduğu kitabın arasında saklıyodu. Bazen mum ışığında hayaller kuruyor‚ görevini tamamladıktan sonra İstanbul´da o çayırda arkadaşları ile top koşturacağı günleri düşünüp heyecanlanıyordu.
Zeki Rıza İstanbul´da ingilizlerin halkı nasıl aşağıladığını‚ ne kadar zor günler geçirdiklerini sürekli yazıyordu. Sadık üsteğmen bir mektubunda aynen şunları yazıyordu " Çok sevgili kardeşim Zeki Rıza‚ bir gün o zulüm abidesi ingilizlerle ben olmadan maç yaparsanız senden tek temennim benim adıma da bir gol atmandır. Ölüm var kalım var bu sana vasiyetimdir"

Zeki Rıza bu mektubu aldıktan bir hafta sonra üzücü haberi almıştı. Sadık üsteğmen Taberiye Gölü´nde şehit düşmüştü. Ailesine şahsi eşyaları ulaştırılmıştı. Sadık ÜSteğmenin hanımı Zeki Rıza´nın kapısını çalarak ona bir paket vermişti. Zeki Rıza elleri titreyerek açtığı paketten çıkan şeyi gördüğünde kapının eşiğine yığılıvermişti. Paketten Sadık üsteğmenin şehit olduğu sırada askeri üniformasının altına giydiği ve tam kalbe denk gelen yerinde kurşun ve kan lekesi olan Şanlı Fenerbahçe Forması çıkmıştı!. Zeki Rıza ağlıyordu.

Yıllar yılları kovaladı ve 29 Haziran 1923 günü Taksim Stadında Fenerbahçe - İngiliz karması karşılaşıyordu.Zeki Rıza 60 ve 74. dakikalarda ağları havalandırıyor ve her gol atışında abisi gibi sevdiği Sadık ÜSteğmene bakar gibi gökyüzüne bakarak‚ vasiyeti yerine getirmenin buruk mutluluğunu yaşıyordu.General Harrington Kupası Fenerbahçe´nin olmuş‚ tüm istanbul halkı moral bulmuştu.Zeki Rıza bir nebze olsun rahatlamıştı. Sadık beyin Taksim stadının tam tepesinden kendini seyrettiğine emindi...

Sadece Sadık bey değil‚
Piyade Teğmen Nurettin Bey‚ Piyade Teğmen Haldun Bey‚ subay adayı Halim Bey yine subay adayı Kemal Bey de Çanakkalede şehit düşmüş Fenerbahçelilerdir. Deniz Teğmen Sabri Bey‚ Piyade Teğmen M.Münir Bey‚ Emirzade Arif Bey‚ Havacı Cevat Hüsnü Bey ve Havacı Üsteğmen Zeki Bey 1. Dünya Savaşının çeşitli cephelerinde ve Kurtuluş Savaşımızda şehit düşmüş Fenerbahçeli sporculardır.

Aradan yıllar geçti....2 Nisan 2008 günü Sadık beyin çimlerinde koparıp çantasına koyduğu papazın çayırının yerinde yükselen Şükrü Saraçoğlu stadında bir ingiliz ekibi ile Fenerbahçe karşılaşıyordu. Chelsea tüm ihtişamı ile karşımızdaydı. Sadık bey stadın gökyüzü bölümünde yerini almıştı.Karşılamayı Fenerbahçemiz kazandığında muhteşem golü atan Colin Kazım Sadık beyi dahada mutlu etmişti. Çünkü ingilterede doğup büyüyen ama Türk kimliğini hiç unutmamış bir oyuncu atmıştı gollerini. Ölmeden istanbulda iken tuttuğu dilek gerçek olmuştu. Özgür halkının alkışları arasında Papazın Çayırında Fenerbahçe bir ingiliz klübünü dize getirmişti. Belkide 90+2 de kısacık ciseleyen yağmır Sadık beyin göz yaşlarıydı.

Yine zaman geçti aradan. Fenerbahçe Partizan maçı. Colin Kazım oyundan alınıyor ve yedek kulübesine geçerken‚ Sadık Üsteğmenin‚ Piyade Teğmen Nurettin Bey‚ Piyade Teğmen Haldun Bey‚ subay adayı Halim Bey yine subay adayı Kemal Bey‚Deniz Teğmen Sabri Bey‚ Piyade Teğmen M.Münir Bey‚ Emirzade Arif Bey‚ Havacı Cevat Hüsnü Bey ve Havacı Üsteğmen Zeki Bey´in kanları ile ıslattığı o şanlı formayı yere fırlatıyordu.
Umarım sadık üsteğmen ve diğerleri orada değillerdir o anda... Umarım bunu görmemişlerdir.Ama ben gördüm.

Colin Kazım O ŞANLI FORMAYI YERDEN KALDIR!


Sevgilerimle

Ankaralı Apachi 06
ALINTIDIR !!!

Ateşler yakılmaya başlandı..



gözlerimde bir hayal..
gözlerimde bir şehir..
denizden içerilere geçiyorum bir rüzgar gibi..
gözlerimde bir stad
gözlerimde insanlar..
boyunlarında atkılar,üzerlerinde çubuklu formalar,dudaklarında Fenerbahçe..
dudaklarında aşk
dudaklarında sevda
dudaklarında coşku
dudaklarında kavga
haykırıyorlar Fener için
davullar çalmakta kimileri..
kimisinin meşale tutmaktan kimisinin bayrak tutmaktan kollarında laktik asit..
ama yorulduğunu bilmeden,ama sesinin kısıldığını bilmeden haykırıyorlar darağacında bile son sözleri olacak şeyi..
gölgeler giriyor görüntüye..
rakip taraftarlar değil bu karartı
polis değil
hayır bunlar bizden
iyice bakıyorum emin olmak için
evet bizim yöneticilerimiz ve başkanımız
10 yıldır takımı ihya edenler yani
ama neden karartı ki
daha güllük gülistanlık; daha sarı, daha lacivert olması gerekmiyormuydu görüntünün?
şaşıyorum,sonra şaşkınlığıma şaşıyorum şaşkın bir vaziyette
neden karartı peki
aklım ermiyor olanlara; aklım başka yerlere götürüyor beni
bilet kuyruğundayım
dün geceden beri mi ordayım sabahtan beri mi
ama bekliyorum
polis copu değiyor vücuduma; gülümsüyorum
aklım Fenerbahçe'mde,Fenerbahçe'mizde
sonra görüntü değişiyor
stada tırmanıyorum; zorlu ve meşşakatlı bir tırmanışın ardından görüyorum Papazın Çayırının büyüleyici yeşilliğini
sarhoş olmuş bir durumdayken sarı laci çubuklular arz-ı endam ediyor
kendimden geçiyorum iyice..
sonra manzara değişiyor..
gözlerimde şimdi modern bir stad; otel konforunda
çimler daha itinalı kesilmiş daha yeşil ama daha büyüleyici mi.. o an eskisi gibi büyüleyici gelmiyor
basamaklar yerine plastik koltuklar; daha sonra da daha konforluları konuluyor
çubuklular daha bir göz alıcı
daha sarhoş olmam gerekirken karartılar giriyor tekrar
alıyorlar elimizden pankartları
söküyorlar davulları
karartı dağılıyor marşlar çınlıyor kulağımda
ilahi bir ahenk gibi
bırakıyorum kendimi tezahurat nehrine
haykırıyorum onlarla beraber
sonra karartı..
sonra oturun yerinize deniliyor
elimize bir paket çekirdek veriliyor
alıyorlar meşalemizi konfetimizi
neden böyle oldu diye düşünürken haberler geliyor gerçek dünyadan
hayallerimden ayrılmak istemesem de kulak kabartıyorum olan bitene
kavgalar var tribünlerde
ortak sevdası ,herşeyi Fenerbahçe olanlar arasında kavga
neden böyle oldu diye düşünürken haberler gelmeye devam ediyor
Genç Fenerbahçeliler grubunu asimile etmeye çalıştıklarını görür gibi oluyorum
10 yılda takımı ihya edenlere başından beri destek vermiş grup düşman ilan edilmiş 10 yılda takımı ihya edenlerce..
sonra hayaller..
deplasmanlara giden otobüslerine biniyorum
öğrenci çoğu
harçlığından kesip gelmiş
bazılarının ailesinin haberi bile yok otobüste olduğundan
kimisi o gün sevgilisiyle buluşacaktı,kimisi eşini çocuğunu evde bırakmış
tek aşkı Fenerbahçeye koşmuşlar hepsi
düşünmüyorlar açlığı yoksulluğu parasızlığı
düşünmüyorlar sağlığını canını
düşünüyorlar sevdasını
düşünüyorlar..
haykırıyorlar akşamki maç öncesi sesinin kısılma ihtimalini düşünmeksizin
marşlar çınlıyor kulağımda
ilahi bir ahenk gibi
bırakıyorum kendimi tezahurat nehrine
haykırıyorum onlarla beraber..
sonra gerçek dünyadan havadisler geliyor
Fenerbahçenin yükselen güneşi Grup CK bildiri yayınlıyor
okuyorum tek tek hepsini şunlar yazıyor

Aşağıda yer alan bildirge son dönemdeki taraftar ve tribün sorunlarına yönelik olup, bildirgenin yayınlanması için uygun zaman dilimi beklenmiştir.

Fenerbahçe tribünlerinde yoğunlaşarak artan ve kabul edilebilirliğini çoktan yitirmiş, her fırsatta tribün kültürünün yok edilmesini amaçlayan baskıcı ve yasakçı bir dizi tavır alındığı aşikardır.


Son senelerde uygulanmaya başlayan bu baskıcı ve yasakçı zihniyetin yaptırımları, "Taraftar" olarak kulübünü maddi ve manevi anlamda desteklemekten başka amacı olmayan bizler tarafından ziyadesiyle hissedilmeye başlanmıştır. Türkiye`de kökünü halktan almış bir kulübün, halk ile bağını kopararak salt elit ve seçilmiş kişilerin kulübü yapılması üzüntüyle izlenmektedir. Bir başka ifadeyle Fenerbahçelilik gibi bir kavramın, tutku ve sevdanın yerine moda akımı yapılması sindirilememektedir.

Bu amaç doğrultusunda tribünün özüne ait bazı kavramların içi boşaltılmak istendiğini aleni olarak görülmektedir.Tribünlerimizin en eski ve köklü oluşumlarından GFB` nin, çeşitli hamlelerle tribünlerden yok edilmek istenmesine şahit olunmaktadır.1980 yılları ile birlikte vücut bulan, aynı zamanda "efsane maraton" olarak tabir edilen tribünü yıllarca ayakta tutmuş, Kadıköy ya da deplasman sınırı gözetmeksizin Fenerbahçe aşkı için kulübüne destek olmuş, en zor günlerde yönetimin yanında olmuş GFB grubunun yok edilme isteğinin ne için amaçlandığı merak edilmektedir.

Bulunulan makamların gereği olan ‘’sorun çözme’’ felsefesinin yerine, ‘’sorun yaratma’’ mantığının benimsenmesinin bulunulan mevkiler ile ne derece bağdaştığı kamuoyunun takdirine bırakılmaktadır. Kulübümüzde ve Türk Sporunda önemli devrimlere imza atmış Sn. Başkanın, konumunun gereği olarak uzlaşmacı bir tutumun aksine, her defasında ‘’tribüncü’’ kesimi dışlayıcı bir tavır sergilemesi tarafımızca anlaşılmamaktadır. Fenerbahçe’ yi Avrupa standartlarının üstüne çıkarmak amaç edinilirken, bu yükselişin salt para ile olmayacağı ve beraberinde maneviyat teşkil eden değerlerinde bulundurulması gerektiği kat-i doğruların ürünüdür. Ortak amaca, yani Fenerbahçe adına doğruya giden yolda en büyük gücün bölünmüşlük ve sevgisizlikle değil, uzlaşmacı ve bütünleyicilikle olacağı unutulmamalıdır.

Bütün bu sorunlar ekseninde, 1999 yılında salt Fenerbahçe sevdalıları tarafından kurulan grubumuzun Fenerbahçe adına üretme konusunda haz almama noktasına geldiği bizler için bir gerçektir. Bin bir emekle ve özveriyle gerçekleştirilen, menfaatsiz ve karşılıksız bir anlayış ile bezenen hizmetlerimiz, yaşanan genel sorunların gölgesinde kalarak ciddi bir rahatsızlık yaratmış durumdadır.Yaşanan bu sorunlar, Fenerbahçe adına üreteceklerimize bugünden ipotek koymaktadır.


Son olarak ... Tribünlerimizde yaşanan genel deformasyonun ana nedeninin birlikten yoksun oluşumuzun olduğu bariz olarak anlaşılmaktadır.
Şirket yönetmekle kulüp yönetmeyi bir tutan anlayışların, bizi biz yapan değerlerden anlamayacağı düz mantığın sonucuyken, omuz omuza olduğunu her fırsatta dillendiren kesimin yaşanan çeşitli ve sürekli sorunlar karşısında duyarsız ve pasif kalması tarafımızdan kabul görmemektedir.

1 Ekim 2006 tarihinde oynanan Bursaspor maçında vuku bulan ve günümüze kadar uzanan olaylar bir takım gerçekleri de beraberinde getirmiştir. Kişisel veya kurumsal hedeflerini Fenerbahçe ve Fenerbahçe tribünlerinin önüne geçirenlerin varlığı, bizleri bu tribünde birliğin olmayacağı mantığına yöneltmiştir. Bu düşüncenin ürünü olarak yıllardır içerisinde bulunduğumuz Taraftarlar Birliğinden, an itibari ile ayrıldığımız kamuoyunun bilgisi dahilinde olması gereken önemli bir noktadır. Yüreğindeki Fenerbahçe sevgisini belirli hesaplarla birlikte taşıyan, aynı yolda yürüdüğü insanları şahsi hesaplar ile yarı yolda bırakan, kişisel faydaları her fırsatta genel faydanın önünde tutan mantıkların kısmi olarak bulunduğu bir ortamda varolmak, bizlerin kendi değerlerine göstereceği saygısızlık olacaktır.
’’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ mantığı ile, bugün ve dün olan kalıtsal sorunlara kayıtsız kalanlar şunu iyi bilmelidir ki; bu rüzgar hep aynı yöne esmeyecektir. Değerlerimizi kaybetmemize neden olan çeşitli tribün sorunlarına duyarsız kalanlar, er geç bu rüzgardan nasibini alacaktır.

Saygılarımızla...

Grup CK



tüylerim diken diken oluyor yüzüme bir gülümseme yerleşiyor
aklıma Beşiktaş Deplasmanındaki truva geliyor
valiliğin deplasman takımının taraftarına yani Fener sevdalılarına izin vermediği maç
300 kişi bilet alıyor Beşiktaş tribünlerinden
içlerinde olduğumu görüyorum hayalimde,gerçekten olamasam da
içimizde saklı çubuklular
kalbimizi sarmakta
içeri giriyoruz
maç başlamadan çıkartıyoruz üzerimizdekileri,sarı lacivert kalıyoruz
ışıktan korkan yarasalar gibi dağılıyor Beşiktaş taraftarları sarı laciverti görünce..
karartı..
Beşiktaş tribünlerinde bilet alıp izleyebilirler diyen Vali korkmuş
Beşiktaşlı Emniyet Müdürü salıyor polisleri üzerimize
ve dışarı çıkarılıyoruz; destek arıyoruz 10 yıldır Feneri ihya edenlerden
gözlerimiz umutsuzluğa saplanıp kalıyor
maç çıkışı karartı büyüyor
onlar bizim taraftarımız değildir diyor 10 yıldır Feneri ihya edenlerin ikincisi
taraftarlık ne o zaman diye düşünüyorum..
marşlar çınlıyor kulağımda
ilahi bir ahenk gibi
bırakıyorum kendimi tezahurat nehrine
haykırıyorum onlarla beraber..
sonra gerçek dünyadan havadisler geliyor

bir bildiri de Avrupadaki sesimiz EuroFeb yayınlıyor
başlıyorum onu da okumaya


Kuruluş amacı kulübüne tribün desteği vermek olan Eurofeb‚ son 5 yıldır tribün desteği yanında başka alanlarda da gücünün yettiği oranda Fenerbahcemize maddi manevi destek vermiştir.

Kurumsallaşan Fenerbahçemizin Avrupa`da her gecen gün söz sahibi olması bizlere gurur vermektedir.
Buna bağlı olarakta Avrupada tribün gücü oluşturmak üzere yola çıkan bizler‚ stadımızda her geçen gün azalan tribün desteğini üzülerek izlemekteyiz. Korkumuz‚ endüstriyel futbolun takımına her koşulda destek veren ve yaşam biçimini Fenerbahce olarak seçen insanların yavaş yavaş tribünlerde azalması‚ genç nesillerin bu bilinçten uzak yetişmesidir.

En son Fenerbahce tribünlerine sınırsız emeği gecmiş Genç Fenerbahçeliler grubunun bazı üyelerinin karşılaşmalardan men cezası aldığı açıklanmıstır. Bizler ceza alan bazı kişilerin ceza almalarına sebep olan olay mahalinde olmadıklarını biliyoruz.

Hiç bir şekilde stadımız içerisinde ya da dışarısında hoş olmayan olayları tasvip etmemekteyiz ancak olayların içinde bulunmayan insanların da ceza alması adil değildir.
Cezayı veren ve verilmesine vesile olan mercilerin‚ yanlış bilgilendirilmeleri sonucunda verildiğine inandığımız bu cezaların‚ kulübümüzün de yardımıyla kalkacağına ve suçsuz insanların ait oldukları yere yani Fenerbahçe tribünlerine geri döneceği umudunu taşımaktayız.

Avrupa`da bir çok büyük kulüpte olduğu gibi kulübümüzün tribün grupları ile sıkı işbirliği içinde olması en büyük temennimizdir. Bu diyalog bir çok yanlış anlaşılmayı ortadan kaldıracağı gibi organizasyonları kolaylaştıracak ve tribünlerimizin efsane günlerine dönmesini sağlayacaktır.


Fenerbahce kulübü ve taraftarı olan bizlerin en büyük şansı Aziz Yıldırım gibi bir başkana sahip olmamızdır. Başkanımızın her alanda olduğu gibi Fenerbahçe camiasının temel taşını oluşturan tribünlerimiz konusunda da eminiz ki yapabileceği çok şey vardır ve Başkanımızın katkısıyla eski efsane günlere dönmek hayal değildir.
Kombine karti olan renkdaşlarımızın koltuklarında oturarak ya da kimseyi engellemeden ayakta maç seyretmeleri en doğal haklarıdır. Stadımızın belirli bölümlerinin ayakta maç izlemek ve maç boyunca susmadan bağırmak arzusunda ki taraftara ayrılması‚ bu durumun tüm taraftarlara duyurulması ve belirli bölümlerin bilet fiyatlarının (kombinelerinin) ülkemiz ekonomik koşullarına göre belirlenmesi‚ eminiz ki bir çok sorunu ortadan kaldıracaktır.

Fenerbahce Başkanlığı sıfatını başarıyla‚ onurla taşıyan bir lider olarak kendisinden bu gidişata son verecek hamleleri yapmasını rica ediyoruz.


Tüm Tribünlerin Birliği ve Dirliği adına


EuroFeb




gülümseme devam ediyor
hayaller de
sonra yakın geçmişten bir haber..
tutuklama kararı çıkartılmış GFBliler için
Başkana çok yakın olan bir adamın genel yayın yönetmenliğini yaptığı gazetede terörist yaftası asılmış Gönülden Fenere bağlı olanlara..
askerlerimize kurşun sıkanlarla çoluk çocuk dinlemedn masum insanları katledenlere aynı kefeye konulmuşlar
acaba Fener sevgisi terör suçları kapsamına mı giriyor diye düşünürken sorular beliriyor beynimde..
neden yönetim bu hakarete bu küfre bu hayasızlığa tepki gösterip taraftarına sahip çıkmıyor
şaşıyorum.. şaşkınlığıma şaşarak..
marşlar çınlıyor kulağımda
ilahi bir ahenk gibi
bırakıyorum kendimi tezahurat nehrine
haykırıyorum onlarla beraber..
sonra gerçek dünyadan havadisler geliyor

Fenerbahçenin aydınlık gençliği 1907 Unifeb yayınlıyor bir bildiri
Tribünler Taraftarlarıyla Güzel diyorlardı ve devam ediyorlardı



Üç sezon önce tribünlerdeki gidişattan rahatsız olduğumuz için mabedimizde açtığımız pankartta bu sözler yazılıydı. Bu sözler, sadece bir tribün grubu olmayan 1907 ÜNİFEB’in tribün konusundaki değişmeyen duruşunun özetidir. Biz, üniversiteli gençler, Fenerbahçe’nin aydınlık geleceği olma amacıyla çıktığımız bu yolda en başından beri bu duruşumuzun arkasındayız. Ancak, son yıllarda kulübümüzün Avrupa’da en büyük olma yolunda attığı adımları desteklerken, bunun sonucunda eriyen taraftarlık ruhu ve ayrıca iç yüzüne tam olarak hakim olamadığımız bazı tribün olayları karşısında kaygılanmaktayız.

Üzüntümüz odur ki; yitip gitmekte olan, bir zamanların efsanesi Fenerbahçe tribünlerinden başka bir şey değildir.


Bizler, aynı renklere aşık insanların, konumu ve sıfatı ne olursa olsun Fenerbahçe etrafında tek bir yumruk olacağı günlerin hayaliyle yaşıyor ve bunu arzuluyoruz. Hayallerimizi gerçeklere dönüştüreceğimiz güne kadar, aynı dik duruşu sergileyeceğimizi ve bu anlamda üzerimize düşenleri eksiksiz yerine getirme gayretinde olacağımızı da kamuoyunun bilmesini istiyoruz.


101 yıllık Fenerbahçemiz’in tribünleri, bizlere dedelerimizden, babalarımızdan mirastır. Futbolun endüstriyelleşmesi ile birlikte kaybetmeye başladığımız tribün ruhunu yaşatmak adına elimizden gelen her şeyi yapmakta olduğumuzu ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğimizi camiamıza bir kez daha duyuruyoruz.


Bütün bunların yanında, tribünlerimizde sadece maddi katkı yaparak yer alan seyircilerimize de saygı duyuyoruz. Ancak bizim onlara duyduğumuz saygı kadar, onların ve camiamızın da tribün ruhunu yaşatmaya çalışan bizlere saygı göstermesini bekliyoruz.


Çünkü biliyoruz ki tribünler, onu yaşatan taraftarlarıyla güzel.

1907 ÜNİFEB Fenerbahçe Derneği





gülümsüyorum tekrar
sonra karartı
sonra sesler
"vurdurtmayın lan kendinizi" diyor 10 yılda Feneri ihya edenlerin en büyüğü Fenerbahçe taraftarlarına
s.. olun gidin diyor taraftarına
sesimizi çıkarmıyoruz ,saygı gösteriyoruz hala başkanımıza
bizim karşılık vermemiz Fenerbahçe menfaatlerine zarar verir diyoruz

marşlar çınlıyor kulağımda
ilahi bir ahenk gibi
bırakıyorum kendimi tezahurat nehrine
haykırıyorum onlarla beraber..
sonra gerçek dünyadan havadisler geliyor

10 yılda takımı ihya edenlerce en fazla düşmanlık beslenen grup; Gönülden Fenere Bağlı olanlar bir bildiri yayınlıyorlar
mağduruz diyorlar ;seslerini duyurmaya çalışıyorlar
okuyorum tek tek her satırını



30 Temmuz 2008 Çarşamba günü kendi sahamızda oynadığımız Mtk maçı esnasında Maraton Üst E Blok'ta gerçekleşen ufak çaplı tartışmalar ve büyütülmeyecek olaylar sonucunda bugün itibariyle Sefa ağabeyimiz ve grubumuzdan bazı kardeşlerimize 1 yıl spor müsabakalarından men + para cezası getirilmiştir. İşin komik ve ilginç yanı ceza alan kardeşlerimizin içerisinde maçta olmayanlar, Migros Kale Arkası Tribünü'nde olanlar, olaylar esnasında koridorda namaz kılan ve daha henüz tribüne girememiş olanlar (Mtk maçına gelenler bilirler ki gişelerde ki yoğunluk yüzünden maça geç girenler olmuştu) yer almaktadır. Bu cezanın amacı GFB'ye karşı yapılan alışıla gelmiş ve ısmarlama oyunların son perdesidir. Fenerbahçe için yapmış olduğumuz her iyi işe bir gölge düşürmek amacıyla ve tribündeki varlığımızı sekteye uğratma amacıyla yapılmış bu tezgahlar artık maalesef kabak tadı vermiştir. Bu tarz hareketlerin ve yapılan bu yıpratma operasyonlarının artık GFB'den çok Fenerbahçe'ye ve tribünlerine zarar verdiğini görememek, göz yummak ve müdahale etmemek Fenerbahçe menfaatleriyle zıtlaşmaktadır. Amacı Fenerbahçe'ye hizmet eden bir grubu takdir etmek ve desteklemek yerine pasifize etmek Fenerbahçelilik'le ne derece bağdaşmaktadır?

Bizlere sahip çıkması gereken kişiler maalesef gerekli birimlerle iş birliği yaparak bu oyunları engellemek yerine bu oyunların başrolünde yer alarak bizleri hayal kırıklığına uğratmaktadırlar. Acaba bu oyunlar bizlere yapılan bazı teklifleri kabul etmediğimiz için mi olmaktadır? Aslında konuşmamız ve söylememiz gereken çok şey var ama yine de Fenerbahçe menfaatlerini göze alarak susmayı tercih ediyoruz ve takdiri kamuoyuna bırakıyoruz. Fenerbahçe camiasına yakın kişiler bu olayların iç yüzünü ve mağduriyetimizi bilmektedirler fakat kimse bu olaylara tepki verme cesaretini gösterememektedir. Aslında her zaman ki gibi üstümüze oynanan bu oyunlar bizleri birbirine daha çok kenetlemektedir.

Saygılarımızla,

Genç FENERBAHÇELİLER





gülümsüyorum
sonra hayaller..
bas bas bağırmışlardı geçen sene Migros'a kombine diye
verilmedi
onlar da daha önceki mekanlarına Maratona geçtiler
herkes gibi kombine alarak
ama herkes gibi muamele görmüyorlardı geçen sene 10 senede Feneri ihya edenlerin en büyüğünün Kill For You grubu üyelerine "polise veririm lan sizi" tehditlerini savurduğu Maraton Üstte
koridorlar bölünüyor
cam bölmeler yerleştiriliyor
taraftar birlik isterken bu bölme girişimi ne diye düşünüyorum
şaşmıyorum bu sefer

marşlar çınlıyor kulağımda
ilahi bir ahenk gibi
bırakıyorum kendimi tezahurat nehrine
haykırıyorum onlarla beraber..
sonra gerçek dünyadan havadisler geliyor

tüm Fener gruplarınca belki en fazla saygıyı gören,tribünlerin şah damarı KFY bildiri yayınlıyor
okuyorum soluksuz ve tüylerim diken diken olurcasına

30 yıla dayanan geçmisi ile KFY`nin takıma,taraftara, tribüne ve camiaya bakışı, duruşu herkesçe bilindiği gibi bir gün bile değişmemiştir. Fenerbahçe için varolan KFY, Fenerbahçe tribünlerinin düşürüldüğü duruma karşı yıllardır tepkisini açık ve net ortaya koymuştur.

Son günlerde yaşanan gelişmeleri değerlendirilecek ve şaşırılacak bir durum olarak görmüyoruz. Beklediğimiz gelişmeler olmuş ve tahminimizce de bu tatsız olaylar yaşanmaya devam edecektir.


Taraftarlık bilinci ve sorumluluğunda düşünen ve davranabilenlerin ortak endişesi olan tribünlerimizin geldiği son durum için maalesef ümitlenecek hiçbir soyut/somut adım ve çare göremiyoruz. Yıllarca üstüne koyarak geliştirdiğimiz, daha güçlü ve tek parça olması ve bunun yanında takıma, kulübe ceza aldırmamak adına verdiğimiz çabalar ile Avrupa dahil olmak üzere herzaman takdir alan tribünlerimizin, maalesef çok saygı duyduğumuz ama neden yaptığı konusunda en ufak bir fikir yürütemediğimiz başkanımız tarafından yok edilmesini üzülerek izliyoruz ve soruyoruz; nedir paylaşılamayan, nedir bu inatlaşma, nedir bu kavga, kime ne faydası vardır !!!
.... Geçtiğimiz sene ve bu son olayda, başkanımız tarafından tribün gruplarına veya tribüncü ruhu taşıyan renktaşlarımıza yapılan haksız itham ve hareketlerde, Fenerbahçemiz`in çıkarları için susmamız, sanıyoruz ki olaylara tepki vermediğimiz ya da bu yapılanların haklı olduğunu düşündüğümüz şeklinde bir tablo ortaya koymuştur. Bilinmesini isteriz ki; sessizliğimiz saygımızdır, tepkimizdir ve belki de ümitsizliğimizdir.

Kfy olarak bizler; daha sezon başlamadan tribünlerimize yapılan bu çok tatsız ve kasıtlı saldırılardan ve buna mağruz kalan arkadaşlarımıza karşı takınılan dostane olmayan tavırlardan son derece rahatsız ve o derecede üzüntülüyüz.

Tribüne her koşulda emek veren, yaz-kış, yurtiçi-yurtdışı demeden çubuklu formanın temsil edildiği her yere imkanları elverdiğince gitmeye çalışan ve yaşadığımız bu vahşi endüstriyelleşme sürecinde belki de en büyük sıkıntıları çekmesine karşın, Fenerbahçe mücadelesinde her zaman gururla yerini almış olan Genç Fenerbahçeli arkadaşlarımıza yapılan bu haksızlığı şiddetle protesto ediyoruz.



KFY




gülümsüyorum
gülümsemem daha da yayılıyor yüzümde
üzücü olaylar bunlar lakin gülümsüyorum
efsane maraton beliriyor gözlerimde
karartı var yine
ama bu karartı diğerlerine benzemiyor
bu bir duman
belli ki artık gayrık yeter denilmiş
belli ki artık 10 yılda Feneri ihya edenlerce stadın dışına gönderilmek istenenler biz buradayız diyorlar
karartı var yine
ama bu karartı diğerlerine benzemiyor
bu bir duman
ATEŞLER YAKILIYOR FENER İÇİN

o kaşları yıkık
çakmaktaşı gibi tribüncüler
efsane maraton şafağının kıyısında öylece duruyorlar
yüreklerinde katıksız güvenleri
yalın yüzlerinde haklı öfkeleriyle
öylece duruyorlar
dimdik
ve apaydınlık
..
ben bu gergin havaları her zaman sevdim


duman bulutu dağıldığında Efsane Maratonu göreceğimi düşünüyorum
huzurlu bir şekilde dudaklarımda tebessüm hayallere dalıyorum

marşlar çınlıyor kulağımda
ilahi bir ahenk gibi
bırakıyorum kendimi tezahurat nehrine
haykırıyorum onlarla beraber..
haykırıyoruz sonsuza kadar..

14 Ağustos 2008 Perşembe

Değerlerimizi kaybetmemize neden olan çeşitli tribün sorunlarına duyarsız kalanlara..

Tribünlerde yaşananlarla ilgili Grup CK Partizan maçı sonrası beklenen açıklamayı yaptı
Grup CK'nın sitesinden duyurduğu bu açıklamayı;
Ortega'dan birebir alıntıyla cemil cümleye duyuralım

duyuralım ki ; duyanlar duymayanlara anlatsın
duyuralım ki ; tribünlerimizdeki birliğin mevcut şartlarla hayal olduğu bilinsin
duyuralım ki ; birileri artık köstek olmaktan vazgeçsin

keser döner sap döner gün gelir hesap döner..

işte o açıklama





Son Gelişmeler Üzerine..

Aşağıda yer alan bildirge son dönemdeki taraftar ve tribün sorunlarına yönelik olup, bildirgenin yayınlanması için uygun zaman dilimi beklenmiştir.

Fenerbahçe tribünlerinde yoğunlaşarak artan ve kabul edilebilirliğini çoktan yitirmiş, her fırsatta tribün kültürünün yok edilmesini amaçlayan baskıcı ve yasakçı bir dizi tavır alındığı aşikardır.

Son senelerde uygulanmaya başlayan bu baskıcı ve yasakçı zihniyetin yaptırımları, "Taraftar" olarak kulübünü maddi ve manevi anlamda desteklemekten başka amacı olmayan bizler tarafından ziyadesiyle hissedilmeye başlanmıştır. Türkiye`de kökünü halktan almış bir kulübün, halk ile bağını kopararak salt elit ve seçilmiş kişilerin kulübü yapılması üzüntüyle izlenmektedir. Bir başka ifadeyle Fenerbahçelilik gibi bir kavramın, tutku ve sevdanın yerine moda akımı yapılması sindirilememektedir.

Bu amaç doğrultusunda tribünün özüne ait bazı kavramların içi boşaltılmak istendiğini aleni olarak görülmektedir.Tribünlerimizin en eski ve köklü oluşumlarından GFB` nin, çeşitli hamlelerle tribünlerden yok edilmek istenmesine şahit olunmaktadır.1980 yılları ile birlikte vücut bulan, aynı zamanda "efsane maraton" olarak tabir edilen tribünü yıllarca ayakta tutmuş, Kadıköy ya da deplasman sınırı gözetmeksizin Fenerbahçe aşkı için kulübüne destek olmuş, en zor günlerde yönetimin yanında olmuş GFB grubunun yok edilme isteğinin ne için amaçlandığı merak edilmektedir.

Bulunulan makamların gereği olan ‘’sorun çözme’’ felsefesinin yerine, ‘’sorun yaratma’’ mantığının benimsenmesinin bulunulan mevkiler ile ne derece bağdaştığı kamuoyunun takdirine bırakılmaktadır. Kulübümüzde ve Türk Sporunda önemli devrimlere imza atmış Sn. Başkanın, konumunun gereği olarak uzlaşmacı bir tutumun aksine, her defasında ‘’tribüncü’’ kesimi dışlayıcı bir tavır sergilemesi tarafımızca anlaşılmamaktadır. Fenerbahçe’ yi Avrupa standartlarının üstüne çıkarmak amaç edinilirken, bu yükselişin salt para ile olmayacağı ve beraberinde maneviyat teşkil eden değerlerinde bulundurulması gerektiği kat-i doğruların ürünüdür. Ortak amaca, yani Fenerbahçe adına doğruya giden yolda en büyük gücün bölünmüşlük ve sevgisizlikle değil, uzlaşmacı ve bütünleyicilikle olacağı unutulmamalıdır.

Bütün bu sorunlar ekseninde, 1999 yılında salt Fenerbahçe sevdalıları tarafından kurulan grubumuzun Fenerbahçe adına üretme konusunda haz almama noktasına geldiği bizler için bir gerçektir. Bin bir emekle ve özveriyle gerçekleştirilen, menfaatsiz ve karşılıksız bir anlayış ile bezenen hizmetlerimiz, yaşanan genel sorunların gölgesinde kalarak ciddi bir rahatsızlık yaratmış durumdadır.Yaşanan bu sorunlar, Fenerbahçe adına üreteceklerimize bugünden ipotek koymaktadır.

Son olarak ... Tribünlerimizde yaşanan genel deformasyonun ana nedeninin birlikten yoksun oluşumuzun olduğu bariz olarak anlaşılmaktadır. Şirket yönetmekle kulüp yönetmeyi bir tutan anlayışların, bizi biz yapan değerlerden anlamayacağı düz mantığın sonucuyken, omuz omuza olduğunu her fırsatta dillendiren kesimin yaşanan çeşitli ve sürekli sorunlar karşısında duyarsız ve pasif kalması tarafımızdan kabul görmemektedir.

1 Ekim 2006 tarihinde oynanan Bursaspor maçında vuku bulan ve günümüze kadar uzanan olaylar bir takım gerçekleri de beraberinde getirmiştir. Kişisel veya kurumsal hedeflerini Fenerbahçe ve Fenerbahçe tribünlerinin önüne geçirenlerin varlığı, bizleri bu tribünde birliğin olmayacağı mantığına yöneltmiştir. Bu düşüncenin ürünü olarak yıllardır içerisinde bulunduğumuz Taraftarlar Birliğinden, an itibari ile ayrıldığımız kamuoyunun bilgisi dahilinde olması gereken önemli bir noktadır. Yüreğindeki Fenerbahçe sevgisini belirli hesaplarla birlikte taşıyan, aynı yolda yürüdüğü insanları şahsi hesaplar ile yarı yolda bırakan, kişisel faydaları her fırsatta genel faydanın önünde tutan mantıkların kısmi olarak bulunduğu bir ortamda varolmak, bizlerin kendi değerlerine göstereceği saygısızlık olacaktır.’’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ mantığı ile, bugün ve dün olan kalıtsal sorunlara kayıtsız kalanlar şunu iyi bilmelidir ki; bu rüzgar hep aynı yöne esmeyecektir. Değerlerimizi kaybetmemize neden olan çeşitli tribün sorunlarına duyarsız kalanlar, er geç bu rüzgardan nasibini alacaktır.

Saygılarımızla...
Grup CK

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Golden "Terlik"

Fenerbahçeli Roberto Carlos dünyanın en prestijli futbol ödüllerinden biri olan Golden Foot - Altın Ayakkabıya aday

vakti zamanında yok ben daha iyiyim ; yok benim kadar iyisi yok; yok benim yaptığımı yapamaz; yok ben daha verimliyim onun adı var; yok kafasına çarptı gol oldu adamı kahraman yaptılar (Sivas maçındaki gol için) vs. vs. diyen İbrahim Üzülmez'e duyurulur

ona da Altın Terlik ödülü verilmişti pardon

Carlos'a oy vermek için;

www.goldenfoot.com

1 Ağustos 2008 Cuma

Balkanlardan gelen sıcak hava dalgası

Şampiyonlar Liginde 3. Ön eleme Maçları belli oldu.
Buna göre Fenerbahçe ,Inter Bakü/Partizan maçının galibiyle oynayacak.ilk maç Baküde 1-1 sonuçlanmış.Büyük ihtimalle ateşli seyricisiyle göze çarpan Yugoslavya(benim için hala Yugoslavyadır) şampiyonu Partizan Fenerbahçenin rakibi olacak.İlk maç deplasmanda

Galatasaray ise zor takımlar arasından nispeten kolayını buldu.Galatasaraya da Rumen Steau Bükreş çıktı.İlk maç Ali Sami Yende

Yani Şampiyonlar Liginde mücadele eden Fenerbahçe ve Galatasaray'ın gruplara kalabilmesi için Balkanları aşması gerekecek.

ilk maçlar 12-13 Ağustos'ta, rövanşları 26-27 Ağustos'ta

İşte tüm eşleşmeler

Anorthosis / Rapid Wien - Olympiakos
Guimares - Göteborg / Basel
Shaktar - Domzale / Dinamo Zagrep
Schalke - Atletico Madrid
AaB Modrica / Modrica - Rangers / Kaunas
Barcelona - Beitar / Wisla
Levski - Anderletch / Bate
Standart Liege -Liverpool
Twente - Arsenal
Spartak Moskova - Drogheda / Dinamo Kiev
Juventus - Tampere United / Artmedia
Brann / Ventspils - Marsilya
Fiorentina - Slavia
Panathinaikos / Dinamo Tiflis - Sheriff / Sparta

Arshavin Tottenham'da


Özellikle Euro 2008deki performansıyla dikkatleri üzerine çeken Andrey Arshavin; Tottenham'a gitti.
o kadar takım isterken Tottenham...
hayır kötü takım olmasından değil ama yine de İspanya daha uyardı sanki.
neyse yazın en büyük transfer bombası bence budur

Tribünler üzerine

yine mi kardeşim demeyin; bahtsızlıklar slsilesinden kurtulamadım gitti,bu sefer de anakart ve işlemci yandı ; değiştrimem zaman alacak,o sürede mülteci takılacağım.
Tabi blogu da biraz ihmal etmiş olduk.Genelde yapmadığım birşeydir ama forumlara yazdıklarımı derleyip bir yazı eklemek istiyorum

bilenler vardır geçen hazırlık maçında yönetim pankartları toplatmış; özellikle gfbnin..
Yönetim evvelsi gün de tarihi bir kararla taraftara OTUR yerine dedi
evet evet bunu dediler sonunda

işte resmi sitenin duyurusundan bazı bölümler
"Büyük Fenerbahçe Taraftarı"
nın
Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda problemsiz ve en iyi şekilde ağırlanması adına stadyum yönetimi tarafından alınan önlemlere dikkatinizi çekmek istiyoruz;
Maraton üst ve Fenerium Üst tribünlerdeki izleyicilerimizin özellikle can güvenlikleri açısından balkon kısmında ayakta durmamaları gerekmektedir. Taraftarlarımızın sarkma, birbirlerinin üzerine yüklenmeleri gibi durumlar istenmeyen sonuçlar doğurabilmektedir. Ayrıca, bu davranış, tribünde oturan diğer taraftarların karşılaşmaları izlemesini de engellemektedir. Bu konuda diğer taraftarlarımızın haklarına göstereceğiniz özen ve hassasiyete şimdiden teşekkür ederiz.
(............)

diğer taraftarlarımızın huzurlu bir şekilde maç izlemesini engelleyen ve kurallara uymayan izleyicilerimiz güvenlik kameraları ile tespit edilecek, biletli izleyicilerimiz maçtan çıkarılacak, kombine kart sahibi taraftarlarımızın ise kombine kartları iptal edilecektir.
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ


sebep can güvenliği denmiş
elbette doğru ancak bence asıl niyet bu değil
farklı düşünenlere saygım var ama perşembenin gelişi çarşambadan belliydi
reklamları kapatıyor diye pankartların yasaklandığını da gördük mesela
davullukların söküldüğünü
pankartların toplatılması da ilk değil
bizzat başımıza da gelmişti

gelelim alıntıma
ne denilmekte oturanlar da göremez diye
herkes otursun anlıyorum ben
ön sıradakiler kalkarsa arkadaki göremez ve oturuyorsa kalkmak zorunda kalır
tüm tribün bir meksika dalgası edasıyla ayaklanır
ve herkes ayakta izlerdi
ancak şimdi ayakta durmanın bile yasaklanacağı yakın gibi
baksanıza kameralardan tespit edilip atılacaklar; kombineleri iptal olacakmış
UEFAnın da bu konuda bir kararı vardı bir aralar
hala var mı bilmiyorum

bu genel olarak alınmış bir karar
asıl rahatsızlık Maraton Üstten

deplasmanlar
ah o deplasmanlar
sayıca az Fenerli canına ot tıkar ev sahibinin
sesini kimse bastıramaz
neden?
çünkü birlik vardır
kavga yoktur orada
karışan yöneticiler de
neden Fenerbahçenin kendi stadında bunu göremiyoruz
herkesin bu konuda fikirleri elbette vardır
neden
neden neden

geçen sene tribünlerimizin demirbaşlarından Genç Fenerbahçeliler grubu Migros tribünündelerdi
Telsimde Esenler Gfb ; 1907 Ünifeb ve Grup CK vardı
Maraton Üstte Vamos Bien ve KFY
Feneriumda Legend vs. gibi tüm gruplara girmeyeyim
dağılım bu şekildeydi
her yerde grubun olması demek her tribünde belli başlı birliklerin olması ve çok grup tek amaç doğrultusunda Fenerbahçe için destek veren yığınlar görmemiz demekti
yanındaki bağırdıkça bağırmayan da bağırır (bir nevi mahalle baskısı)

geçen senelerde Migros ve Telsim birbirlerini zor duyarlardı
stad akustiğinin stad inşaasında göz önüne alınmaması yüzünden Migrosun sesi Yoğurtçu Parkına ; Telsimin sesi Salı Pazarına doğru havada hoş bir sada olarak kayboluyordu
bunu engellemenin tek yolu özellikle Kill For You idi
tribün gruplarının abisidir bir bakıma KFY; herkes saygı duyar
Fener tribünlerinin şah damarıdır
KFY bu konuda bir köprüydü
tribünleri örgütleyen ve sözünü dinleten bir gruptur
belki de yönetim bundan rahatsız oldu

önce Kill For You nerdedir
Maraton Üst E ve F de genelde
geçen sene Aziz Yıldırım da (biraz ağır olacak ama ) adına E-Blok düşmanlığı denilebilecek bir şey vardı
cam bölmeler falan derken iş Aziz Yıldırımın bizzat polislerle E Blok'a baskınına kadar dayandı
tek tek kombine kart kontrolü yapıp herkesi koltuklarına oturtmaya çalıştı
başkan ha
yönetici değil stad müdürü stad görevlisi veya özel güvenlik değil
bizzat Fenerbahçenin başkanı Aziz Reis
ve Kill For You üyesi taraftarlarımıza "sizi polise veririm" tehditleri savuruyordu
başkan kendi taraftarını polise veriyordu
bir yaşımıza daha girdik
çoğu zaman medet umardık yönetimimizden
yönetim uyuma taraftarına sahip çık diye tezahüratımız da vardı
şimdi ise direkt olarak polise gidelim vasıtaya gerek duymadan
Lacivert Tribün daha geçen sene polis tarafından dövüldü
orası Alex tribünü olarak geçer hatırlarsınız
deplasman taraftarının hemen yanında yer alır
ve sebep her neyse polis dövüyor ve tam karşısındaki Şeref Tribününde maçı seyredenler onları görmüyor
Manisa maçında polisten dayak yemedik mi sırf lay lay Fenere tepki gösterdik diye
nerdeydi uyumaması gerekenler
Trabzonda taşlar fırlatıldı kafamıza destek nerdeydi
Beşiktaş maçında tribün tarihimizin en heyecan verici olaylarından bir olan Truva gerçekleştirildi
Fener taraftarı alınmıyordu ve 300 taraftarımız Beşiktaş tribününde yer alarak destek vermek istediler takımlarına
münferit olarak gelip Beşiktaş Tribünlerinde maç izleyebilirler diyen valinin emriyle dövülerek dışarı alındılar
maç sonrası Nihat Özdemir (tanımayanlar için Fenerbahçenin 2. başkanı) onlar bizim taraftarımız olamaz dedi
yönetim uyuma taraftarına sahip çık'tı
ama sahip çıkmak bir yana dışlıyorlardı


neyse konuya dönelim (bunlar Çarşambaydı,gelelim Perşembeye)
Migrosa kombine isteyen Genç Fenerliler bu istek reddelince önemli bir kısmıyla Maraton Üste geçme kararı aldı
parası olanlar E ve F den olmayanlar G ve H den kombine alarak başarıyla geçiş yaptılar
bunun dışında Migrosu da boş bırakmamak için Yücel Abi başta olmak üzere bir çok üyesi Migrosta kaldı
şimdiki Maraton Üstte cam bölmeler var
al sana birlik
büyük maraton üst koridoru yerine arada koca bir duvarı olan koridor var
buradan giriyorsunuz
A-B-C-D-E ve F-G-H-I arasında duvar var ve bu da yetmemiş içerde sadece E Blok giriş ve çıkışı için büyük bir oda yapılmış. Kapısında güvenliklerin durduğu bu kapıdan kartınızı göstermeden giremiyorsunuz. Sanki tecrit odası...demişti Efsane Maraton abim bu konuda
resmini de vermişti

E ve F ayrılmış
özellikle E üzerinde yoğun bir güvenlik önlemi var
sanırsın terörist bunlar
Migrosun tayfasının Maratona taşınması Fener tribünleri ve Efsane Maraton özlemindekiler için iyi bir karardı
zaten bilet fiyatlarının astronomikliği de cabası ve kombine kart alıp Fenerden uzak kalmamak cabası

ancak gelinen noktada
oturarak maç izletilmek isteniyor
davullar yasaklandı
pankartlar toplatılıyor
meşale zaten yasak
sopalı pankartlar yasak
yüksek bilet fiyatlarıyla müşteri hüviyetli taraftar yetiştiriliyor papazın çayırında
onlardır ki oyuncusunu ıslıklayan
onalrdır ki gol yediğinde rakibi tepki için alkışlayan (iyi oyun için amenna)
onlardır ki susan
onlardır ki bir sussanıza diyen
onlardır ki maça 5 dk önce gelip maç bitmeden ayrılan
onlardır ki ben güzel futbol güzel sonuç isterim deyip kötü sonuçta sahayı terkeden

sonra da kimse taraftara laf atmasın
sen gerçek taraftara defol git diyorsun bağırmayanı elinde tutuyorsun
sebep?
parası çok
herşey maddiyat olmuş yönetimin gözünde
evet yaptıkları şeyler çok güzel ama bir de berbatlıkları var
iyinin yanında kötü yanlarını da görmek gerek


taraftar konusunda her zaman hatalıydı yönetim

ama şu unutulmasın senin kovduğun taraftar yarın öbür gün senin başarısızlığında yanında olur yine
ama öbürleri başarın için sever seni
düş ikinci lige 35 milyonun kaçı ayıklanacak görelim
müşteri
müşteri diyoruz ya
müşteri bir marketten memnun olmazsa başkasına gider
senin maçının olduğu gün gider Realin Barcanın maçını izler
çünkü o futbol görmek ister ; Fenerbahçe mi o da ne; o onun için ikinci plandadır

ama taraftar yari gibi sever seni
ne dersen de yine sana sığınır yine seni kollarına alır
bırakmaz seni
ayrılmaz senden


tribünlerin canlanması bekleniyor bu sene
iki maçtır maraton üst ve telsim ağırlığında mükemmel ses olmaya başladı
tribünler bir olmakta cümle alem de ne olursa olsun artık
bu birleşime
bu ayaklanışa
yönetim köstek değil destek olsun
hep destek tam destekti ya
bir kere de onlar destek versin taraftarına


yoksa encamı fenadır bu gidişatın
E blok şah damarıdır tribünlerin
Efsane Maratondan bir resim koymadan önce ondan bir alıntı yapayım

E BLOK YAKARSA KADIKÖY YANAR