30 Ağustos 2008 Cumartesi

30 Ağustos Zafer Bayramı'mız kutlu olsun


"Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" demiş İranlılar

işte ; bundan yıllar önce evvel zaman içinde bir imparatorluk varmış
600 yıl boyunca hüküm sürmüş bu topraklarda
Türk adını Müslüman adını dünyaya tanıtmış
daha sonra "emperyalist" güçlerin oyununa gelmiş
değişen dünyaya ayak uyduramamış
sanayi inkılabında geride kalmış
ekonomik yönden güçsüzleşmesinin yanında dış politika hatalarıyla zamanla hem sözleri itibar görmemiş hem de topraklarını kaybetmek zorunda kalmış
sonra Allah bu topraklar üzerinde Türklük benliğini kaybetmeyecek bir lider yaratmış


o lider doğduğunda yıl 1881 idi
1888de babasını kaybeder yetim kalır
1889da okulundan alınır köyde yaşar
1899da Harp Okuluna girer
1905'te Harp Okulundan mezun olur kurmay yüzbaşı olarak
1905'te tutuklanır ülkenin özgürlüğü için çareler düşünürken; hücreye kapatılır daha sonra sürgüne gönderilir
1911 ve 1912de Trablusgarp'ı kurtarır ancak daha sonra masa başında ; politikasızlıktan; itibarsızlıktan kaybedilir bu topraklar da
Balkan Savaşlarında doğduğu Selanik de dahil Meriç nehrinden batısı düşman eline geçer
1915te Seddulbahirde Conkbayırında Anafartalarda derme çatma bir tümenle destanlar yazar; geçilemez Çanakkale dedirtir
1917de Bitlis ve Diyarbakırı düşman elinden kurtarır
1918de İngilizlerin ilerleyişini durdurur

İmparatorluğun payitahtı İstanbulda düşman gemilerine dönüp "geldikleri gibi giderler" der
inanır kurtuluşa ama inanmaz padişaha ve devlet-i ali Osmaniyeye
ona göre kurtuluşun tek yolu Amasya Genelgesinde belirteceği gibi "milletin azim ve kararlılığı" neticesinde olacaktır
1919da Türk çetelerinin zulümlerini (!) engellemek ve ellerindeki silahları toplayıp işgal kuvvetlerine vermek için Anadoluya tayini çıkartılır
1919'da Samsuna ayak basar ve çakmak çakmak mavi gözleri yurdun kurttuluşu için ışık olur
Havza Mitingi,Amasya Genelgesi,Erzurum ve Sivas Kongreleri onun ; Rumlara ve gayri müslimlere zulm eden Türklerin zulümlerini(!) durdurmak ve işgal devletlerinin her istediklerini yapmak üzere gönderilen onun: niyetini açığa vuruyordu
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM
tam bağımsız bir devlet amacıyla ve monarşi yerine meclis aracılığıyla Anadolu İhtilalini başlatır
"ORDU YOK" derler, "KURULUR" der
"PARA YOK" derer, "BULUNUR" der
"DÜŞMAN ÇOK" derler, "YENİLİR" der

"Âsi gelmiyelim" derler
"makamı hilâfet ve saltanata."
"Bütün aksâmı vatan birküldür" der
"Kabul olunmaz,"der
"Manda ve Himaye..."

"Amerikan mandası altına girelim," derler
"İstiklâl", derler, "şâyanı arzu ve tercihtir, amma "
"bugün bu", derler, "mümkün değil",
"birkaç vilâyet", derler, "kalacak elde",
"şu halde", derler, "şu halde",
"Memâliki Osmaniye'nin cümlesine şâmil
Amerikan mandaterliğini talep etmeği
memleketimiz için en nâfi
bir şekli hal kabul ediyoruz."

"Bizi bir başımıza bıraksalar,
tarafgirlik, cehalet
ve çok konuşmaktan başka müspet
bir hayat kuramayız.
İşte bu yüzden Amerika çok işimize geliyor.
Filipin gibi vahşi bir memleketi adam etti Amerika.
Ne olacak,
Biz de on beş, yirmi sene zahmet çekeriz,
sonra Yeni Dünya'nın sayesinde
İstiklâli kafasında ve cebinde taşıyan
bir Türkiye vücuda geliverir.
Amerika, içine girdiği memleket ve millet hayrına
nasıl bir idare kurduğunu
Avrupa'ya göstermek ister.
Hem artık işi uzatmağa gelmez.
Çok tehlikeli anlar yaşıyoruz.
Sergüzeşt ve cidâl devri geçmiştir :
Türkiye'yi, geniş kafalı birkaç kişi belki kurtarabilir." derler


«İstiklâlimizi kaybetmek istemiyoruz efendiler!»
der.
Fakat ayak direr efendiler :
«Mandanın, istiklâli ihlâl etmiyeceği muhakkak iken,»
derler,
«Herhalde bir müzâherete muhtacız diyorum ben,»
derler,
«Hem zaten,»
derler,
«birbirine mani şeyler değildir
istiklâl ile manda.
Ve esasen,»
derler,
«müstakil kalamayız böyle bir zamanda.
Memleket harap,
toprak çorak,
borcumuz 500 milyon,
vâridat ise 15 milyon ancak.
Ve Allah muhafaza buyursun
İzmir kalsa Yunanistan'da
ve harbetsek,
düşmanımız vapurla asker getirir.
Biz Erzurum'dan hangi şimendiferle nakliyat yapabiliriz?
Mandayı kabul etmeliyiz, hemen

derler.
«Onlar dretnot yapıyor,
biz yelkenli bir gemi yapamıyoruz.
Hem, İstanbul'daki Amerikan dostlarımız :
Mandamız korkunç değildir,
diyorlar,
Cemiyeti Akvam nizamnamesine dahildir,
diyorlar.»
o mandayı kabul etmez fakat
«Hey gidi deli gönlüm,»
der,
«Akıllı, umutlu, sabırlı deli gönlüm,
ya İSTİKLAL, ya ölüm!»
der.

8 Temmuz 1919'da padişah tarafından görevinden alınan paşa ; sivil olarak yönetir Türkün Ateşle İmtihanını
birbir geri alınır düşen şehirler
30 Ağustos 1922 günü Başkomutanlık Meydan Muharebesinde Yunan ordularını Dumlupınarda ihata eder
Yunan Başkomutanı da esir alınır
artık Türk mabedlerinde namehrem eli kalmayacaktır
Gazi yılmaz; emreder; "ordular ilk hedefiniz Akdenizdir ileri" diye
ordular ilerlerler; tek bir düşman kalmayacak şekilde
dökerler denize hepsini İzmirde

İzmir'de kendisini tebrik eden "onbaşı" Halide Edip Hanımefendiye ,Gazi "asıl savaş şimdi başlıyor" der
cehaleti bu toplumdan uzaklaştırıp aklı hür vicdanı hür aydınlık nesiller yetiştirmek için yola çıkar
beynini örümcek kaplamışlara travmalar yaşatan devrimleriyle modern bir Türkiye inşaa eder
sanayileşmeyle ülkesini muassır medeniyetler seviyesine çıkarır
her nefesinde her attığı adımda Türkiye sevdası vardır
ben padişahım dese kimse itiraz edemeyecekken demokrasiyi hukuku adaleti aydınlığı getirir

şimdi gelinen nokta onun suçu değil; onun izinden gitmeyenlerin suçudur
yazının başındaki kırmızı yere bir kere daha bakalım
Osmanlı Devletinin son dönemlerini gördüğümüz yazı
daha sonra "emperyalist" güçlerin oyununa gelmiş
değişen dünyaya ayak uyduramamış
sanayi inkılabında geride kalmış
ekonomik yönden güçsüzleşmesinin yanında dış politika hatalarıyla zamanla hem sözleri itibar görmemiş hem de topraklarını kaybetmek zorunda kalmış

peki şu anki durumumuz sizce ne?
emperyalistler tarafından yönetilmiyor muyuz?
değişen dünyaya ayak uyduruyor myuz? yoksa geriye mi gidiyoruz?
sanayileşme ne durumda (o ne ki yeniliyor mu!?)
ekonomimiz? içler acısı
dış politika? Yalova kaymakamından hallice
ibret alınmazsa tarih tekerrürden ibarettir demiş Akif
ibret mi aldık; sanmıyorum

yeni bir Mustafa Kemal bekleyeceğimize hepimiz Mustafa Kemal olmalıyız
ülkemizi seviyorsak ; Türklük ve Müslümanlık ilelebet sürsün istiyorsak ; bu ŞART

o büyük öndere ve vatan savunmasında emeği geçmiş tüm şehitlerimize şükran ve Allahtan rahmet diliyorum
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun
ölene dek Kemal'in askeri olarak kalmanız dileğiyle..

blog comments powered by Disqus