Polonya ve Ukrayna'nın evsahipliği yapacağı Euro 2012 eleme grupları kuraları bugün çekildi. 2. torbadan kuraya giren Türkiye'nin A grubundaki rakipleri ise şöyle;
TÜRKİYE
Avusturya
Belçika
Kazakistan
Azerbaycan
Polonya ve Ukrayna'nın evsahipliği yapacağı Euro 2012 eleme grupları kuraları bugün çekildi. 2. torbadan kuraya giren Türkiye'nin A grubundaki rakipleri ise şöyle;
10 kişi kalsak da sonuç değişmedi. Hakeme rağmen de olsa yine yendik. Maçın yıldızları Kuyt, Gerrard Kaptan ve Mascherano'ydu. Maçın tek golü resimde görüldüğü üzere Dirk Kuyt'tan geldi. Kuyt'un Liverpool formasıyla attığı 50. goldü bu gol. Aynı zamanda Everton'un 17 yıldır buradan çıkamadığının resmiydi
Liverpool: Reina, Carragher, Kyrgiakos, Agger, Insua, Mascherano, Lucas, Kuyt (Skrtel 90+6'), Gerrard, Maxi (Aurelio 90+3'), Ngog (Babel 64')
Everton: Howard, Neville, Distin, Heitinga, Baines, Fellaini (Arteta 41'), Donovan, Osman (Anichebe 72'), Cahill, Pienaar, Saha (Yakubu 72')
Goller: 55' Dirk Kuyt
Abdul Kader Keita...
27 yaşındaydı...
İsmi aslında Abdulkadir'di ancak 18 numara miyop olan nüfus memuru ismini Abdul Kader olarak geçirmişti kayıtlara. Hayata şanssızlıkla, talihsizlikle başlayan Keita, bundan sonraki yaşamını da talihsizliklerle sürdürecektir. Somalili annesinden öğrenir açlığı, babasından öğrenir açlıktan yanan midesini eliyle bastırarak açlığını ve acısını dindirmeyi.
Yoksullukla yoklukla devam eder Keita'nın hayatı ve büyür. Artık çalışmalıdır, para kazanmalıdır. Düşer yollara Keita. Birleşik Arap Emirliklerine gider orada inşaatlarda çalışır, daha sonra yeteneği ve efendiliğiyle proje müdürünün dikkatini çekerek aynı firmanın Katar'daki projesine geçer. Çalışır çalışır Keita. Annesi ise oğlunun mürüvetini gözler. Ona bir kız bulur. Kız Fransız vatandaşıdır. Abdul Kader o kızla evlenerek Fransaya geçer ve Fransız vatandaşlığı hakkı kazanır.
Genç Kader'in artık bir ailesi vardır, geçindirmeye çalışacağı bir evliliği ve dünyalar tatlısı 3 çocuğu ve bir su kaplumbağası vardır. Kader artık daha çok çalışmalıdır. Çocukları da onun gibi yoksulluk içinde büyümemelidir. Artık ne iş olsa yapmaya başlar Kader. Kalıpçılık yapar demircilik yapar garsonluk yapar dönercilik yapar tuvalet temizler tesisatçılık yapar.
Günlerden bir gün Lille'li oyuncular halı saha maçı yapacaklardır, fakat o da ne takımlardan biri eksiktir. Takımın bir oyuncusu yoktur. Ararlar ulaşamazlar. Daha sonra adamın Budist olduğu ve Nepal'e gittiği öğrenilir. Keita da o gün halı sahanın halılarını yıkamış ve işi bittikten sonra kenara oturmuş bir cigara sarmıştır. Eksik takımın kaptanı
-hey sen, bir adamımız eksik bizimle oynar mısın dostum?
diye seslenir Kader'e. Genç Kader yorgundur ama hayır da diyemez insanlara, öyle de bir huyu vardır. Ama benim param yok ki der. Eksik takımın kaptanı "Kım'ooon meen biz senin paranı veririz ayıpsın" diyerek onu takıma dahil eder. Kader girer sahaya, hem zor durumdaki insanlara yardım etmek için hem de halı saha parasından dolayı kendini borçlu hissettiği için ölümüne oynar. O maçın yıldızı olur. Hemen Lille takımının kadrosuna alınır.
Oynar genç Kader. Her driplinginde annesi gelir gözünün önüne, her pasında babası, her topuk hareketinde karısı, her şutunda çocukları, her golünde de su kaplumbağası gelir gözlerinin önüne. Onlar için oynar genç Kader. Bu muhteşem oyunu bir gün röpteşambırıyla maçı izleyen Lyon Başkanı Aulas'ın dikkatini çeker. Ve hemen bu harika yeteneği Lyona transfer eder.
Uzatmayalım sözü, daha sonra da Galatasaraya transfer olur Kader.
Ancak Fransadaki mutlu günleri geride kalmıştır. Türkiye hayatın acımasız olduğunu defalarca kez hatırlatır Kadere.Galatasarayın en önemli rakibi Fenerbahçeyle Fenerbahçe stadında yaptığı maçta bunu daha fazlasıyla hisseder. Korner kullandığı bir esnada yüzünün sağ tarafı taraftarlara dönükken atılan bir bardak sonucu talihsiz bir şekilde sol gözünden yaralanır Keita. Çocukluğuna döner darbenin etkisiyle Kader. Topu alır sahadan çıkar. Top benim oynamıyorum der çocuksu yüreğiyle. Ama gaddar 4. hakem elinden alır topu. Boynu bükük şekilde sahaya döner talihsiz Kader. Maçın ilerleyen dakikalarında Fenerbahçe'nin sol beki Roberto Carlos kafa atar Keitanın yumruğuna. Eli uf olur Kader'in. Ama talihsizdir Kader, kadersizdir. Hakem anlaşılmaz bir şekilde kin ve nefretle onu oyundan atar. Çaresizce sahadan ayrılır talihsiz genç.
Ve dün... Yani o meşum maçta...
Galatasaray Kayseridedir Keita da sahada. Maçtan bir iki gün önce de başkanları kasap futbolculardan yakınmışken üstelik...
Hakemler kasaplara karşı önlem almıştı almasına ama sniperları hiç düşünemişlerdi. Kayseri tribünlerinden açılan ateş sonucu yere düşer Keita'nın hayatın acılarına karşı durmuş bedeni.
O silah/silahlar o stada nasıl sokuldu polis hala araştırıyor ama kaybedilen bir hayatı nasıl geriye getirebilirsiniz? Annesinin babasının karısının çocuklarının su kaplumbağasının akan gözyaşlarını dindirebilir misiniz? Yiten umutlarını sevinçlerini nasıl geriye getirirsiniz.
Beterin beteri varmış
Biz seni kasaplardan korumaya çalışırken sniperlar aldı seni. Tüfek icat oldu mertlik bozuldu. Gökler verdi gökler aldı talihsiz Kader'i. Seni hep özlemle anacağız Kader. Kalbimizdesin...
NOT: Arkadaşlarım az önce ulaştırdı bu bilgiyi. Keitanın durumu iyiymiş. Bünyesinden Cumhurbaşkanı, siyasetçiler, sadrazamlar, vezirler çıkaran Kayseri'nin cerrahları bu tür suikast konularında çok uzmanlarmış. Yapılan müdaheleler sonucu Keita yaşama döndürülmüş. Polis çıkan kurşunların balistik incelemesini yapacakmış. Oh çok şükür
Trabzona gelecek mi gelmeyecek mi, gündemi baya meşgul eden Fatih Tekke Rubin Kazan'a transfer oldu. Gökdeniz'le beraber iyi işler yapacaktır. Bu arada bir önceki posta gönderme yapalım. Galatasaray neden Fatihi almadı ki. Bence çok faydasını görürdü. Baros gelince de paşa paşa yedek oturabilirdi.
Neyse hayırlı olsun Fatih için. 3 yıllık anlaşma imzalayan Fatih Tekke Ağustostan itibaren Rubin Kazan forması giyecek.
Galatasaray Spor Kulübünden yapılan açıklamayla Antalya maçında sakatlanan Jo'nun 3 hafta sahalardan uzak kalacağı açıklandı.
Galatasarayın kulüp doktorları da bizim geçen seneki doktorlarımız gibi; giden 3-5 ay gelemiyor.
Galatasarayda önce Baros sakatlanmıştı ardından da Kewell. Nonda da yabancı kontenjanı boşalsın diye gönderilmişti. Eldeki tek alternatif santrafor Jo'ydu ve o da 3 hafta oynayamayacak. Santraforsuz Galatasaray'ın dün yokları oynadığını gördük Antalya maçında. Bu sakatlık Galatasarayı çok zorlayacak
Bardağın dolu yanı ise Atletico Madrid maçlarında Jo zaten oynayamayacaktı böylelikle Galatasaray Jo'suz dolayısıyla santraforsuz daha fazla oynama şansı bulacak ve bu oyun sisteminin artılarını eksilerini daha fazla görebilme şansı olacaktır