"FENERBAHÇE BÜYÜKLÜĞÜ NE ŞAMPİYONLUK BÜYÜKLÜĞÜ, NE KUPA BÜYÜKLÜĞÜDÜR. ONUN BÜYÜKLÜĞÜ BAŞKA BİR BÜYÜKLÜKTÜR İŞTE... ADI KONAMAZ."
7 Şubat 2010 Pazar
İslam Çupi
26 Temmuz 2009 Pazar
Çubuklu diyarında güzel şeyler oluyor
Fenerbahçe Cumhuriyeti deyince millet bir kıskançlık bir galeyan bir hezeyan halinde en milliyetçiden bile milliyetçi en cumhuriyetçiden bile cumhuriyetçi kesiliveriyor. E hadi bakalım biz de Fenerbahçe Cumhuriyeti demeyelim bu yazıda çubuklu diyarı diyelim. Çubuktan da rahatsız olmazsınız umarım!
Çubuklu diyarında dün yüksek divan kurulu toplantısı yapıldı. İşte yönetim yüksek divan üyelerine yaptıklarını yapacaklarını borçları projeleri vs anlattı. Benim dikkatimi çeken güzelliklerden bahsetmek istiyorum izninizle.
* Fenerbahçe'nin yaşayan en yaşlı futbolcusu Zeynel Üner'e Başkan Aziz Yıldırım tarafından bir plaket verildi. Üner 93 yaşında ve kulüp üyeliğinde 70 seneyi geride bırakmış bir isim. Allah uzun ömürler versin.
* Lefter Küçükandonyanis'in isminin Dereağzı Tesislerine, Can Bartu'nun isminin de Samandıra Kamp Merkezi'ne verilmesi önerisi oy birliğiyle kabul edildi.
Aziz Yıldırım ve yönetimin bu yönünü seviyorum. Vefa'yı İstanbulda bir semt adı olmasından öte değerlendiriyorlar. Yapılan stada da efsane başkan Şükrü Saracoğlu'nun ismi verilmişti hatırlarsınız ki. Efsane futbolcularımızın isminin tesislerimize verilmesi şahane bir karar. Bu isimler kimilerine göre farklı olabilirdi. Ancak ben Sinyor ve Ordinaryusun isminin verilmesini doğru ve güzel olarak buluyorum. Bundan sonrası için de yapılacak çok tesis verilecek çok isim var. Halit Çapın'ın dediği gibi "Biz Fenerbahçeyiz, bizden çok adam çıkar". Yönetim de ona göre davransın artık. Ya falanca ismi unuttuk hemen bi okul yapın da ismini verelim, ya şeyi unuttuk bi tesis yapalım da onun ismini verelim vs gibisinden Fener efsaneleriyle yarışmalı :D
* Bunlar dışında kulüpte 25. yılını dolduranlar ismi okunarak 40 ve 50. yılını dolduranlar da plaketle onurlandırıldı
*16. Akdeniz Oyunları ve Üniversite Oyunları'nda altın madalyalar kazanan Fenerbahçeli milli atletler Halil Akkaş ve Nevin Yanıt'a, Başkan Aziz Yıldırım ve Yüksek Divan Kurulu BaşkanıYüksel Günay tarafından plaket verildi
* Samandıra'daki basın odaları yenilenerek sandalye ve masalar değiştirildi ve odaya plazma tv konuldu. Şükrü Saracoğlu Stadyumundaki basın odası da Uefa kriterlerine göre büyütüldü. Ali Koç'un katkılarıyla Fenerbahçe zaten bazınla ilişkilerini önemli ölçüde geliştirmişti. Bu sene de Aragonesin nemrut suratı ve kurallarının aksine Daum basınla sıcak ilişkiler kurdu. Her ayda yapılması planlanan Ali Koç- Şekip Mosturoğlu bilgilendirme basın toplantıları da bu sene de devam etmeli diye düşünüyorum.
Gelelim Fenerbahçe Futbol takımına
Geçen seneki bedbaht ve berbat sezonun ardından bu sene hangi maçı izlesek keyif alırız zaten ama yine de iyiydi dün akşam Bolu karşısında izlediğim takım.
Maçı Fenerbahçe 5-1 kazanırken gollerin ikisi Alex'ten, diğerleri de Güiza ve yeni transferler Santos ve Bilica'dan geldi.
Daum en büyük kaptanım dediği Alex dışında hazırlık maçlarından bu yana denenen yeni kaptanlarına bir yenisini daha ekledi. Genç Gökhan Gönül; Büyük Kaptan,Carlos, Emre ve Deniz'den sonra bu sezon pazubandla maça başlayan 5. isim oldu. Bu takımda sorumluluk almayı ve liderliği kamçılayan güzel bir hamle. Başta karşıydım ama her futbolcumuza güvendiğimizin her futbolcunun önemli olduğunun her futbolcunun elini taşın altına sokma zorunluluğunun güzel bir nişanesi olarak belirmekte
Takımdaki arkadaşlık ve güzel hava da göze batıyor. Kampa geç katılan Güiza bile ne kadar şen şakraktı öyle. Yeni transferler Santos ve Cristian ilk kez takımla sahaya çıktı. Tabi Mehmet Topuz da. Santos arkasında dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol beki ile uyumluydu. Sol kanadı koridor yaptılar. Carlos ileri çıktığında Santos hemen sol beki kapatıyor böylelikle geçen senenin aksine daha canlı bir Carlos izliyorduk. Taraftarımız Carlosa bolca sallıyordu hiçbişey yapmıyor diye; Uğur Boral faktörünü gözönne almıyorlardı tabi. Uğur ne savunmaya yardıma geliyordu ne de Carlosun hücuma çıkmasına. Ama bizim taraftar sallamak için bahane aradığı için bunu da görmezler
Santos Carlos uyumunu sağa da kurarsak yeni kanatlarıyla kanarya çok yüksekten uçacak.
Orta sahada dün Denizi çok beğendim. Emreyi ise beğenmedim. Emrenin oyun kurmada oyun açmada topu ileriye taşımada daha çok inisiyatif alması gerekirken çok sönük kaldı. Yeni transfer Cristian da skorun avantajıyla sakin risksiz bir oyun oynadı. Rakip güçlü olmadığı için pek göremedik onu ama kumaşının sağlam olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde Topuz ve soru işareti taşıdığım ama dünkü maçta biraz olsun beni rahatlatan Bilica'nın da.
Bilicanın yanına sağlam bir stoper alınması gerektiğini düşünüyorum
son olarak da Alex'e değineyim. Alex; Alex işte. Kör gözlere belden aşağı vuranlara inat dimdik ayakta. Oynuyor oynattırıyor Alex berbat oynasa da ben demiştim diyeyim diye pusuda yatan akbabalar da hayal kırıklığına uğruyor
Çubuklu diyarında güzel şeyler oluyor
Daha da güzel şeyler olacak
Kopiket: Sarı Laci
2 Temmuz 2009 Perşembe
Transfer
Geçen seneki başarısız sezonun ardından bu sene köklü değişiklikler kaçınılmazdı hele ki Fenerbahçe gibi başarısızlığın tahammül görmediği bir camiada. Aragones'in gönderilmesi son derece doğru ve geç kalınmış bir hamleydi. Aragones'in yerine Daum geldi. Daum da bence güzel bir hamledir. Madem ki 3 sene üstüste şampiyonluk sözü verildi bunu Daum başarabilir. Daum ilk Fenerbahçe serüveninde çoluk çocuk sayılabilecek isimlerle bunu başarıyordu. Ümit milli takımdan oyuncular transfer edilip Pierre-pare eşliğinde gençler şampiyonluklar kazanmıştı. Yapılan iyi transferler de (Alex gibi Nobre gibi) şampiyonluğun önemli etkenlerindendi tabi. Son sene şampiyonluk kaybedildi ya da kaybettirldi ve Daum Köln'e gitmek istedi.
Daum herşeyden önce iyi bir hoca. İyi bir taktisyen. Koch eşliğinde takım 90 dakika koşan mücadele eden bir takım hüviyetindeydi. Denizli kupa maçında 105 dakika 10 kişi 15 dakika 9 kişi oynayan sol beki ve stoperi atılmış takımda oyuncu değişikliği yapılmamış mevcut kişiler üzerinde değişiklikler ve müthiş kondüsyonla takım turu geçmişti bunun bir benzerini şampiyonlar liginde Schalke Arena'da gerçekleştirmiş ve ilk yarı Luciano ikinci yarının başında Aurelio'nun atıldığı maçta 9 kişiyle Alman ekolüne Alman usulü cevap vermiş ancak 2 atakla yenilmiştik. Daum döneminde Avrupa'da başarısız olduk doğru ama yani Manchester deplasmanı Milan deplasmanında oynadığımız oyunu görmüyor muyuz; gayet iyi oynamıştık. Schalke maçında Volkan hata yapmasa Nobre boş kalede Anelkaya verse , Milano'da Kaka'ya orta sahada faul yapılsa, Manchester deplasmanında Fatih Akyel ve Rüştü kabul gününde olmasa hala başarısız der miydik acaba. Neyse bunlar geçmişte kaldı artık ne diyorduk Daum. Daum Fenerbahçe'yi ve Türk futbolunu Türk futbolcusunu Türkiye'yi iyi tanıyor. Bir uyum sorunu olmayacak. Asıl doğru hamle ise ilk defa teknik direktöre bırakıldı transferler. Daum transfer konusunda geçmişi başarıyla dolu birisi. Evet Luciano belki dünyanın en iyi stoperi değildi ama Daum zamanında çok iyi işler yaptı. Keza Aurelio normal bir sağ kanat iken Daum döneminde milli takımda bile alternatifsiz önliberoya dönüştü. Daum futbolcusundan yararlanmayı biliyor kim ne derse desin. Serkan Balcıyı sağ bek Ümit Özatı sol bek Tuncayı sol açık oynatması başarıyla neticelenmiş hamleler. Daum'un aradığı en önemli şey çok yerde oynayabilen oyuncular. Total futbolu uyguluyor Daum farkında olmadan :)
Bu senenin transferlerine dönelim uzatmadan
Öncelikle alınmasını istemediğim Topuz alındı. Neden istemedime geçmeme gerek yok. Tavşan dağa küsmüş durumu olmasın. Alındı işte napalım artık. Topuz futbolcu olarak iyi bir oyuncu. Orta sahanın sağı ve ortası asıl yeri ancak bununla birlikte forvet arkası, orta sahanın solu ve defansın sağında da görev yapabiliyor. Daum için ideal bir oyuncu. Özer bu senenin bence en flaş transferi olmaya aday biri. Kalitesi ve karakteriyle uzun süre adından söz ettirebilir. Forvet arkası, Sol açık ve Sağ açık bölgelerinde başarılı olmuş bir oyuncu. Sakatlığı nüksetmezse çok fayda sağlar. Bekiri çok tanımıyorum genç yaşında Gaziantep gibi bir kulüpte kaptanlık alması bence önemli birşey. Karakterini gösterir bence ve karakterli oyuncuları hep sevmişimdir. Bekir muhtemelen iki yabancı stoperin yedeği olarak forma bekleyecek. Yabancı stoperlerden biri Bilica. Bilica geçen senenin en iyisiydi. Ancak Fenerbahçe'nin oyun yapısı Sivasspor'un aksine kapanan yardımlaşmalı bir takımdan çok oyunu önde kuran defans çizgisi orta sahaya yakın bir takım. Geniş alanda yakalanacak bir Bilica Sivasspor'un son hafta maçlarını anımsatmaz umarım. Bülent Uygun'un geçen günlerde NTV'de Doğru Transfer programında yaptığı açıklamalar her ne kadar yüreğime su serpse de hala bir yanım korkuyor açıkçası. Başarılı olacağını umut ediyorum.
Diğer yabancı stoper şu an için belli değil. Edu'nun sakatlığı sebebiyle yollar ayrılacak gibi, Lugano defteri de büyük ihtimalle kapandı. Fenerbahçe o bölgeye bir yabancı stoper alacak muhtemelen. ABD'li savunma oyuncusu Onyewu ismi medyada çokça geçmekte. İyi bir oyuncuya benziyor ancak ABD de geriye yaslanan ve kontra atak futbolu tercih eden bir takımdı. Eğer alınırsa Carlos ve çocuğa(Gökhan Gönül) çok iş düşecek. Öte yandan Daum'un eski öğrencisi Lucio Bayern'deen ayrılıyormuş Milan veya Real ister ama yine de ne yapıp edilip takıma kazandırılmalı bence. Müthiş transfer olur
Kalede Volkan kalacak gibi. Anlaşma sağlanır tahminimce. Ki sağlanmalı da. Her ne kadar eleştirsek de bence Türkiye'nin en iyi kalecisidir. Sağ bekte çocuğa bir yedek alınmalı. Ben Önder'i istemiyorum orada. Atak yapabilecek bir bek olmalı. Açıkçası hiç sevemediğim Ali Bilgin'i sağ bekte baya beğenmiştim. Satılmayıp orada değerlendirilebilir. Önder de stoper alternatifi olmalı Bekir'le. Bu bölgeye yerli bir oyuncu daha alınırsa şaşırmam. Sol bekte Carlos ve Vederson varken transfer yapılmayacaktır.
Orta saha kuvvetlenmeye başladı. Deniz Emre Selçuk Özer Topuz iyi oyuncular. Deivid Uğur kanat alternatifleri. Forvette Alex Semih muhteşemler. Alex'i istemeyen Fenerlilere anlam veremediğimi belirteyim. Her sene çıkar bunlar ortaya Alex gitsin Alex şöyle Alex böyle diye. Alex de her sene cevabını verir. Alırlar yine cevabını o yüzden ben birşey yazmıyorum.
Kadromuzda Lugano Edu Maldonado ve Josico'yu saymazsak 4 yabancı kalıyor. Alex 5. senesini doldurdu. Türk statüsünde oynatılması için neden başvurulmuyor ki. Keza Deivid 3 oldu ve milli takımda oynayabilirliği yüzünden Nobre ve Vederson formülü ile Türk yapılabilir. Ki yapılmalı da. Yabancı oyuncu almak çok daha ucuz. Neyse elimizde 4 yabancı kontenjanı oluşuyor. Bunlardan 3'ü as 1'i yedek olur. Güiza giderse bir yabancı da forvete alınır ki İspanya basnına yaptığı açıklamalar doğruysa gönderilmeli değilse kalsın derim ama yine de 12 milyon + Tekke'ye balıklama atlardım ben olsam. Güiza kaldı diyelim. Ön liberoya bir as yabancı alınır. Poulsen ismi geçiyor ama ben Rolfes'i daha çok tercih ederdim açıkçası. Poulsen gelse de fena olmaz hani. Sol açığa bir yabancı alınır. Bu yabancı da Vargas'sa eğer iyi bir transfer olur. Vargas hem meziyetli hem de saldırgan yırtıcı ve kararlı bir oyuncu mücadeleyi bırakmayan birisi. Uğur Boral'ın Sevilla maçlarındaki performansını her maç gösterebilir düşüncesindeyim. Forvete de bir Türk yedek bulunmalı. Şimdilik bu kadar.
Bu arada benim şahane(:D) futbolculuğumda en büyük pay sahibi olan küçüklükten beri futbol idolüm ; büyük Fenerbahçeli, kral Aykut Kocaman'a da kocaman bir hoşgeldin demek istiyorum
Kopiket: Sarı Laci
Ben bu açıkoturumu nefes bile almadan seyrederim arkadaş...
Geçen haftanın en önemli spor haberi, hiç kuşkusuz, Doğan Yayın Holding Ceo’su Mehmet Ali Yalçındağ’ın evindeki yemekli davetti... Aziz Yıldırım’ın Adnan Polat’a “Arda’yı bize ver, 15 milyon euro vereyim” dediği davet.
*
Hadi ben de size, önümüzdeki sezonun en önemli spor haberini vereyim...
*
Mehmet Ali Yalçındağ’ın her sezon sonunda şampiyon takımın başkanını kutlamak için verdiği yemeğin onur konukları, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş başkanlarıydı... Grubumuza ait gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenleri de oradaydı. Haliyle, Star Haber Grup Başkanı Uğur Dündar da...
*
Hasta Fenerbahçeli ama, bir o kadar da centilmen ve tarafsız bir futbolsever olan Uğur Dündar, hemen yanında oturan Aziz Yıldırım ve Yıldırım Demirören’e eğilerek, şöyle dedi:
“Sizler bu masada da görüldüğü gibi, birbiriyle son derece iyi anlaşan, gayet medeni insanlarsınız... Ama kamuoyunda sanki birbirinize düşmanmışsınız gibi bir algılama var. Gelin bunu yıkalım... Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor başkanları, ayda bir kez, benim yöneteceğim açık oturumda bir araya gelelim. Hem o ayın spor olaylarını canlı yayında tartışalım, hem de fair-play çerçevesinde birlik beraberlik mesajı verelim. Böylece, hem kamuoyundaki yanlış kanaat yıkılır, hem de başkanlar taraftarlara örnek olur.”
***
Aziz Yıldırım hemen kabul etti.
Yıldırım Demirören de.
Etti iki...
O sırada masada bulunmayan Galatasaray Başkanı geldi. Uğur Dündar, aynı teklifi, diğer başkanların yanında Galatasaray Başkanı’na da teklif etti. Adnan Polat da hemen kabul etti.
Etti üç.
*
“Peki ya Trabzonspor Başkanı?” diye sordum... Uğur Dündar, “Sadri Şener’e de bizzat ben teklif edeceğim, kendisini tanırım, son derece medeni bir insandır, hayır diyeceğini hiç sanmıyorum” dedi.
Eder dört...
*
Dört büyük.
*
Bunca yıllık gazeteciyim, dört büyük kulübümüzün başkanlarının, bir açık oturumda, hem de canlı yayınlanacak bir açık oturumda bir araya geldiğini görmedim...
*
Parti genel başkanlarını bir araya getiren, Tayyip Erdoğan-Deniz Baykal arasındaki ilk ve tek açıkoturumu yöneten, Kemal Kılıçdaroğlu ile Dengir Mir Mehmet Fırat’la TBMM çatısı altında tarihimizin ilk açıkoturumunu gerçekleştiren, Kemal Kılıçdaroğlu ile Melih Gökçek’i bir araya getiren Uğur Dündar... Bu kez, spor tarihimizde görülmemiş bir ilke imza atacak.
*
Peki ne zaman?
Nerede?
Programın adı ne olacak?
*
Şöyle diyor Uğur Dündar...
“Programın adı, Ayın Buluşması olacak... CNN Türk’te canlı yayınlanacak... Takvimi başkanlarla ayrıca görüşüp netleştireceğiz. Ancak ilk programı, yeni sezonun başladığı hafta yapmayı düşünüyorum.”
Yılmaz Özdil Fanatik'te yazmış. Biz taraftarlar (ve futbolseverler) için ilgi çekici bir program olacağı kesin
Gereksiz
Atasay kuyumculuğun sahibi. İstanbul Belediye Başkanlığı Seçimlerinde yüce başbakanın oğluyla falan ilişkileri gündeme gelmişti; kendisi AKP (yazar burada "edepsizlik" yapmıştır) hükümeti sayesinde yürüyen ya kullardandır bir bakıma( el attığı sektörlere şans eseri vergi kıyakları yapılmıştır); Eyüpteki arsa vurgunu iddiaları da cabası her neyse bu adamın Fenerbahçe yönetiminde bulunmasını istemiyordum istemiyorum istemeyeceğim. Konumuza gelelim uzatmadan; Fenerbahçe yöneticisi sıfatlı Cihan Kamer Fenerbahçe dergisinin bu ayki sayısında inciler saçmış; demiş ki:
''Rijkaard elbette ki kalitesi, kariyeri itibarıyla çok başarılı bir teknik direktördür, muhakkak ülkemiz futboluna artı değerler kazandıracak. Ancak başarılar uzun vadede olacaktır ve Galatasaray'a güzel ikincilikler yaşatacaktır''
''Biz isteseydik, yönetim ve Sayın Başkan Aziz Yıldırım isteseydi bugün takımımızın başında Rijkaard vardı. Bu taraftarın, başkanın ve yönetimin tercihidir. Bence doğru bir tercihtir. Çünkü pek çok kişiye de sordum, hep iki isim söyleniyordu. Birisi Lucescu, birisi Daum idi. Hiç kimse Rijkaard demiyordu. Lucescu'nun sözleşmesi devam ediyor. Daum'un sözleşmesi sona ermişti. Taraftarımızı, Fenerbahçe'yi ve Türkiye'yi tanıması nedeniyle de tercihimizi Daum'dan yana kullandık. Biz hızlı şampiyonluk istiyoruz.''
Kim ne derse desin Reijkaard'ı getirebilmek önemli bir iştir ve bence bir başarıdır. Doğru tercihtir değildir Fenere uygun veya değil bunlar tartışılır ama şimdi böyle bir açıklamaya ne gerek var ki. İstesek Reijkaard'ı alır gelirdik; Reijkaard güzel ikincilikler yaşatacak falan ne kadar gereksiz açıklamalar. Fenerbahçe'ye yakışmıyor böyle açıklamalar. Biz bunları Yıldırım Demirören Beşiktaşının yöneticilerinden duymaya alışmıştık
'Shakhtar Donetsk ve Werder Bremen'i finalde izledik. Bizim takımımız geçen sezon UEFA'yı yüzde 100 kazanabilecek bir kaliteye sahipti. Bizim doğru bir teknik direktörümüz olsaydı, örneğin yine Daum olsaydı UEFA Şampiyonluğu, lig şampiyonluğu ve Türkiye Kupası bizimdi''
''Başkanın haksızlığa ve sorumsuzluğa tahammülü yok, kendisine bu yönde agresif deniliyor, ancak bence tepkisi normaldir. Başkan futbolda nasıl ilerleneceğini her daim tarif eden bir yöneticidir. Başkan etiğe, hukuka ve futbola yakışır bir şekilde hareket eder. Başkanın futbol ve futbolcu bilgisi de pek çok teknik direktöre taş çıkartacak kadar iyidir''
Bu iki açıklama birbiriyle çelişmedi mi??
Geçen seneki teknik direktörümüz Aragones'i (evlerden ırak!!) getiren ve göndermemekte ısrar eden de sayın başkandı neticede.
Neresinden tutarsanız tutun gereksiz açıklamalar silsilesi bence
Kopiket: Sarı Laci
19 Mayıs 2009 Salı
10+3 ; Aziz Reis'le yeni dönem
Aziz Yıldırım'ın kongrede başkan olacağı yüzde yüz; aksini düşünmek pek realistik olmaz. Kongre üyeleri genel olarak Aziz Yıldırım'dan memnun. İstikrar, tesisleşme, güçlü ekonomi, hırsız olmayan başkan vs gibi şeyler futbol takımının bir sene başarısızlığından çok daha önemli onların nezdinde.
Neyse şimdi biz Aziz Yıldırım'ın yeni dönemine bir önizleme yapalım
Evvela şunu söyleyeyim Aziz Başkan'dan memnun birisiyim. Hakikaten 10 yıllık döneminde kulübümüze çağ atlattı. Tabi bu çağ atlamanın yan etkileri oldu elbette. Ve tabi yanlış atılmış adımlar da oldu. Ama resmin bütününe bakınca bence Aziz Yıldırım iyi bir başkan. Kendisini eleştirdiğimiz noktalar kendisinin düzeltemeyeceği şeyler değil. Bunlardan da zamanla döneceğini umuyorum.
Başkanın dün 3. Devrede futbol takımının bu senki başarıszlığını kabul edip sorumlusu benim demesi bu değişimin bir nişanesi gibi. Umarım da öyle devam eder. Başkan çok iyi bir Fenerli buna yürekten inanıyorum. Herşeyi ben bilirim ben ne dersem o görüntüsünden sıyrılacak beklentisindeyim. Taraftar gruplarını küçümseyemez elbette. Onların liderleriyle bir araya gelip bakın ben size karşı değilim rantçılara karşıyım demeli. Demeli ki ben şu bağırmayana davul tokmağı fırlatılmasından küfredilmesinden, maçı oturarak izleyene tacizden vs neyse artık yönetimin karşı oldukları söylemeli. Taraftar grupları da ama başkanım şöyle şöyle der başkan böyle böyle der bir ortak görüşte anlaşılır elbette. Bunlar denendi bildiğim kadarıyla ama tek taraflı ve brifing havasında geçen bir toplantı görünümündeydi. Şimdi artık karşı tarafı da yani Fenerbahçenin taraftarlarını da dinlemeli. Bu taraftar politikasından vazgeçip herkesin kabullenebileceği politakalar benimsenmeli.
Bilet fiyatlarında indirim olacağını sanmıyorum malesef. Bu fiyatlar normal belki ama ülkenin mevcut şartlarında pahalıdır. Ekonomosi herkesin çok aman aman falan değil. Bu kulüp halkın takımıysa her ekonomik sınıftan insan takımını izleyebilmeli. Heeleki bu kriz döneminde. Bakmayın kriz teğet geçti masallarına. Kriz baya baya etkili ve daha da arttıracak etkisini hükümetimiz sayesinde. Neyse siyasete çok girmeden Fenerbahçe'ye döneyim tekrar. Bilet fiyatlarında indirim olmayacak diye düşünüyorum lakin kongre üyelerinin Avrupanın önde gelen takımlarının da uyguladığı öğrenci bileti uygulamasına sıcak baktıklarını biliyorum. Yeni dönemde ülkenin aydınlık geleceği üniversite ve lise öğrencilerine indirimli bilet uygulamasının başlatılmasını bekliyorum. Taraftar grupları için gelecek sezondan itibaren başlayacak taraftar blokları da bu az önce inandığım uzlaşının bir ön adımı gibi. İnşallah da yönetim ve taraftar arasında olmaması gereken tartışmalar bir son bulur çünkü bundan zarar gören Fenerbahçe oluyor.
Önümüzdeki 3 sene şampiyonluk için iddialı başkan. Bunun için de gerekeni kendisi söyledi. Dedi ki iyi oyuncular iyi hoca ve savaşan Fenerbahçe. Gerekeni yapması da boynunun borcudur. Böyle savaşan bir takımın Aragonesle gelmeyeceği aşikar. En basitinden Türkiye Kupası finalinde Beşiktaşın golünden sonra somurtmuş ve yığılmış bir Aragones gördük. Daha maçın başları ve sadece 1-0 geridesin. Çıkıp takımını ateşleyecek bir hoca görüntüsünden çok uzaktı maçı bırakmış ve herşey bitti türünden bir yüz ifadesine bürünmüş bir adamın oyuncuları ne kadar savaşır ki. Ki aynı oyuncular geçen sene Avrupayı sarsıyordu. Öncelikle hoca değişimi bizi bekliyor. Kaybetmeyi kabullenmeyen. disiplinli. göze hoş futbol oynatan vs bir hoca bekliyorum. Bunun dışında kulüpteki Fenerde oynamayı bilememiş kişilerle yollar ayrılıp daha bize yakışır oyuncular alınmalı.
Çok fazla yazacak vaktim yok. O yüzden çoğu şeyi atlayarak ve parça parça ve dağınık ve eksik yazıyorum kusuruma bakmayın. Son olarak da başkandan bir ismin alınmasını bekliyorum. Hem yıldız hem savaşçı ruhuna çok uygun bir isim...Tuncay Şanlı
Kopiket: Sarı Laci
3 Mayıs 2009 Pazar
Onurdur seni sevmek
"Fenerbahçe Kulübünün her tarafa mazhar-i takdir olmus bulunan asari mesaisini isitmis ve bu Kulübü ziyaret ve erbab-i himmeti tebrik etmeyi vazife edinmistim. Bu vazifenin ifasi ancak bugün müyesser olabilmistir. Takdirat ve tebrikatimi buraya kayd ile mübahiyim."
5.5.1334 (3.5.1918)
ORDU KUMANDANI
Mustafa Kemal
(Fenerbahçe Kulübünün her tarafta beğenilip değer verilen, ortaya çıkmış eser ve çalışmalarını duymuş ve bu kulübü ziyaret edip bu işte emeği, yardımı olanları tebrik etmeği görev edinmiştim. Bu görev ancak bugün yerine getirilebilmiştir. Takdir ettiğimi ve kutladığımı buraya kaydetmekle övünüyorum.)
Şeref defterini imzaladıktan sonra gitme vakti gelmiştir artık.Kulubün iskelesine iner.Kendisini Moda'ya götürecek olan tekneye binmeden önce (ki kürekte yine Mustafa Elkatipzade oturmaktadır), kulüp binasına doğru geri döner ve sağ elini havaya doğru kaldırarak "Fenerbahçe'ye ebedi muvaffakiyetler dilerim" der.Aslında Atatürk o an Fenerbahçe'ye ebedi muvaffakiyetler dilememiştir ebedi muvaffakiyetler emretmiştir.
ve işte o 3 Mayıs günü Fenerbahçe'nin tarihinde o kadar çok önem kazanmıştır ki 1907 senesinin Mayıs ayında kurulan Fenerbahçe kulubü bir kongresinde 3 Mayıs günü kulubün kuruluş günü kabul etmiştir.Ve bugün Fenerbahçe Spor Kulubü 3 Mayıs 1907 günü kulubün kuruluş tarihi olarak tarihe geçerken, 3 Mayıs 1918 günü de böylece ebedileşmiştir.
başı goğe kadar
her sabah özgürlüğe doğar Fenerbahçe
sonsuza kadar
onurlu uygar
bir tek tarihe sığar Fenerbahce
her yeni kuşak
bu emaneti
bayrak gibi iftiharla taşır soylu FENERBAHÇE
bayrak gibi iftiharla taşır büyük FENERBAHÇE
sonsuza kadar
yaşa FENERBAHÇE
Kopiket: Sarı Laci
Fenerbahçeli'yim göğsümü gere gere, ver Lefter'e yaz deftere
Başta Grup CK olmak üzere taraftarlığın sadece oturup(!) maç izlemek olmadığını gösteren ve böyle güzel böyle anlamlı böyle vefalı bir vazifede emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler
ne de güzel yaptınız helal olsun herbirinize
"Fenerbahçe'de efsaneleşen birçok futbolcu var. Neden Lefter'in heykeli dikildi. Çünkü efsane isimlerin her biri futbol profesörü, ancak bir tane ordinaryüs var. O da Lefter'dir"-(Faruk Ilgaz)
Kopiket: Sarı Laci
27 Nisan 2009 Pazartesi
bi git artık
beyimiz Ankaragücü maçı sonrası diyor ki kaybedecek oyun ortaya koymadık kiiii. Doğru sen oyun ortaya koymadın ki kaybedecek ya da kazanacak olsun. Koca Fenerbahçe sezon başından beri bir iki istisna hariç oyun oynamadı.
Neydi Aragones'in en bilinen özellikleri?
1. Disiplin;
her maçta oyundan alınışına tepki gösterenler ve ertesi maç 11e koyulanlar, formasını yere atanlar maç bitmeden soyunma odasına gidenler vs. görmedik mi. Bu mu disiplin? Disiplinsiz Zico döneminde bir Uğur Boral hatırlıyorum oyundan alınışına tepki gösteren onu da Zico çekti yanına 10 dk konuşmuştu. Aragones disiplinli öyle mi evet evet eminim
2 Takım bol pas yapar;
Zico döneminde takım bol pas yapıyordu zaten. Kazanılan maçlarda takımın bol pası göze batıyordu. rakiplerin nasıl pasla yorulduğu falan. Bunu ilk Randers maçında görmüştüm. Takım 60 dakika pas yaptı rakip yoruldu böylece ve son 30 dakika fark gelmişti. İnter maçında atılan ilk golde de 15-16 pas yapılmıştı. Yani bu adam hazır pas yapan takımı da mahvetti. Hı ona değinmişken bu takım iki senedir Avrupada Nisan ayını görmüş bu sene belki mayıs olacaktı o ne diye bozulur ki. Niye gönderirsin Zicoyu ne diye alınır kulüp takımlarında sıfır başarı elde eden biri. Aragones gibi biri ancak 3-5 yıl şampiyon olamamış takımlara alınır ki yeniden bir takım kursun bu takım da senelerce şampiyon olsun diye. Senin takımın zaten başarılı ligde de Avrupada da Kupada da. Şimdi Ligde yokuz Avrupada yokuz kupa ile mi avunacağız yani. Aziz Başkanın derhal göndermesi gerek Aragonesi. Yeni hoca şu an alınmalı o hocayla sene bitirilmeli. O hem takıma ve lige biraz alışır hem de transferler onun istediği gibi yapılır.
İlk defa bir hocaya bu kadar tahammülsüzüm defolsun gitsin Aragones
Kopiket: Sarı Laci
9 Şubat 2009 Pazartesi
Hep kahır hep kahır bıktım be !!!
Dün Cem Karaca rahmetlinin ölüm yıldönümüydü. Başlığımız da kendisinin güzel bir şarkısına ithafendir.Bu seneki Fenerbahçeyi ve taraftarını en güzel anlatan şarkılardan birisidir bence. Bunun dışında nereden sevdim o zalimi vs de dillendirilebilir.
Ligde üstüste 2 hafta Trabzonspor ve Gazianteple kendi evimizde berabere kalarak taraftarını kahreden takımımız 3.kez zıplayamadı ve fire verdi. Rakip son bilmem kaç maçtır kazanamıyor, geçen hafta 6 yemiş, as kadrodan 3-4 oyuncusu oynayamıyor,taraftarı bile yok. Kaldıki bir de ilk yarı bitmeden 10 kişi kalmış. Sen Aragones efendi bu takımı yenebilecek çözümü bulamıyorsun.
Maçtan notlar şeklinde yazalım da çok fazla hatırlayıp sinirlenmeyeyim
# Hakem Cüneyt Çakır berbat maç yönetti yardımcıları da. Belediyenin iki golü de ofsayttı. İki penaltılı bir pozisyonumuz da mevcut vermedi penaltı. Gökhanın ilk sarısındaki faul yanlış kart doğruydu. Belediyeli Mahmutun gördüğü ikinci sarı kart ağırdı. Orada faul verirse sarı doğru olabilir belki ama faul de verilmezdi. Takım kötü ama sanane sen nasılsa Fener kötü diye saçmalamak zorunda mısın
# Aragones defolsun gitsin diye hafta içi 3-1 kazandığımız Bursa maçı sonrası yazmıştım hala da diyorum. Semih gibi adam neden yedek? İspanyayla yakın zamanda maçımız olacak ve en önemli golcümüz Semih formsuzluğa mahkum ediliyor diye düşünmez miyim? Kaldı ki bu adam geçen sene Türkiye gol kralı olmuş, Avrupa Şampiyonasında 3 gol atmış,oynattığın zamanlarda da hemen hemen hep ya gol atmış ya asist yapmış vs faydası olmuş. Ne diye ilk 11e almazsın hala da 4-4-1-1 oynarız. Anadolu takımından farksızız yemin ederim oyun olarak
# Rakip 10 kişi kalmış elinde skor değiştirmeye en yatkın isim olan Alexi 60da oyundan çıkarıyorsun; bu adamın o dakikalarda neler yaptığını bilmiyorsun, skor için sorumluluk aldığını bilmiyorsun, ara paslarını, kanatlara açılmayı en iyi yapan adam olduğunu bilmiyorsun, 5 yıllık Türkiye kariyerindeki insanüstü istatistiklerini bilmiyorsun vs. Peki be adam duran toptan başka silahımız yok ve bunu en iyi kullanan Alex ve rüzgar da arkanda; Alex Semih bu ülkenin en iyi anlaşan oyuncuları belki de; daha geçen hafta bundan daha kötü bir Alex 88de seni ipten almadı mı bunadın kabul ama geçen haftayı da mı unuttun veya hafta içi 2 dakikada seni yarı finale çıkartmasını da mı unuttun
# Rakip 10 kişi kalmış neden Denizi hala tutarsın da Güiza Semihi çift forvet sahaya sürmezsin
kimden korkuyorsun; korktun al ne değişti
# Aziz Başkan gönder şu bunağı defolsun gitsin. Alexi de bitirdi Semihi de
kanser olacağız üzüntüden sinirden
# Yapılacak tek şey Aragonesi gönderip kupadaki kalan 3 maçımızı kazanmak. Başka türlü Avrupa'ya gidemeyiz
Kopiket: Sarı Laci
7 Şubat 2009 Cumartesi
Kezman heryerde aynı
4 Şubat 2009daki Bordeaux maçında Kezman oyundan alınıyor. Taraftar ıslıklar ve bilimum küfürle kendisine eşlik ederken Kezman formasını sahaya bırakıp doğruca soyunma odasının yolunu tutuyor.
bu olayın ardından Paul Le Guen Kezmanı kadro dışı bırakır. Kezman defalarca kez ya benim kendime olan bir tepkiydi o valla formama değil dese de elin oğlu affetmiyor. Bir de komik olan Kezmanın hala gerçek Kezmanı görmediler demesi. Ne zaman göstereceksin kuzum 2 sene bizde de aynı lakırdıları dinledik durduk. Kezman are you player oldun en sonunda. Hala bizim futbolcumuzsun seni nasıl göndereceğiz merak ediyorum
Alex "Cup"tan emin
Aslında hep dediğim birşeydir. Bu kupanın hiç mi hiç önemi yok. Kimse de pek itibar etmiyor. Belki Anadolu takımlarının Avrupa'ya en kestirme güzergahıdır lakin Anadolu takımları da pek hevesli değil gibiler; ya da güçlerinin yetmeyeceğine inanıp ligi düşünüyor olmalılar sanırım.
Bu kupa bu şekilde olmamalı.
Almanyada İngilterede amatör ligden 3. ligden takımlar finale hatta kupaya uzanabilirken bizde bu mümkün olmuyor. Bunu bizde de görebilmek için bu lig usulünü ortadan kaldırmalıyız. Mesela geçen senelerde İnegöl Beşiktaşı yendi ama gruptan çıkamamıştı. Bu sene Altay veya Tokat Galatasarayı Feneri yenseydi bile durum değişmeyecekti.
Tek maçlı eleminasyon ile çeyrek finale kadar gidilmeli.
Böylelikle en azından büyükler Anadolu şehirlerine gitmiş ve o şehirlerdeki halk tuttukları takımları sahada görmüş olabilecektir.Artı Büyüklerin küçüklere yenilmesi ve elenmesi futbolun güzelliğini gösterecektir heyecanını gösterecektir. Grup saçmalığı ile Fenerin Beşiktaşın Galatasarayın gruptan çıkamamaları biraz zor gibi yani. O zaman üç takımdan hangisi alıra bakılıyor artık.
Tabi ona da bakılmıyor bizde.
Bizde Kupa başlarken ilk sorulan soru şudur :
-"Acaba Fener bu sene kazanabilecek mi?"
evet doğrudur bu kupanın tek anlamı "Fenerin 25küsür senedir kazanamadığı kupa" olması;
Fener alırsa o da ortadan kalkacak -belki de o yüzden birkaç senedir hakem hatalarıyla kupa verilmemekte-. Neyse bu sene alalım bari de o anlamı da ortadan kaldıralım; inşallah ondan sonra kupayı eleminasyon şeklinde uygularlar artık
Bu sene gruplarda Bursaspor Eskişehirspor Tokatspor ve Ankaragücü ile eşleşen Fenerbahçe; ilk maçında Ankaragücünü Ankarada Semihin golüyle 1-0 yenmiş, ikinci maçında Bursayı 2-0 üçüncü maçta da Eskişehiri 3-0 son maçında da Tokatı deplasmanda 1-0 yenerek çeyrek finale çıkmış çeyrek finalde de gruptan beraber çıktığı Bursaspor ile eşleşmişti. Geçen hafta oynanan ilk maçı Deivid'in tek golüyle kazanarak Bursaya avantajlı gelmişti.
Bursadaki maç durgun başlasa da Alex'in iki usta golü yarı finali getirmişti. Maçın özeti budur ama akılda kalanlar neydi onlara bakalım kısa kısa:# Alex De Souza : bu adamı izlemek keyif veriyor; Arsenalden puan çıkarıp Alexe sallayanlar vardı yok yavaşlatıyormuş da takımı yok basmıyormuş da falan da filan da. Galatasaray da Hagi için aynısını düşünseydi ne 4 sene şampiyonluk ne de Uefa kazanırlardı; ya da Alex geldiğinde beğenmeyip gönderseydik ne şampiyonluklar ne de Avrupada martlar nisanlar görürdük. Alex bu takımın vazgeçilmezlerindendir vazgeçilmemelidir. Aragones takımı mahvetti Aleximizi de küstürmesin.
# Fenerbahçe Türkiye Kupasındaki ilk golünü 84te Bursalı İbrahimden yedi. Dolayısıyla Volkan (dur bakayım gazete ağzı kullanayım) 534 dakika sonra kalesinde gol gördü (vay be çok iyiyim)
# Emre kırmızı kart görmeliydi. Volkana yaptığı hareket kırmızı olmasa bile niyetine verilebilirdi. Yaptığı sahte centilmenlik ise hareketinden daha çirkindi
# Güizanın okunu gördük nihayet bilmem kaç maç sonra
# yazıktır Semih'e
# Aragonesi sevmiyorum bir an önce gitsin istiyorum
# bu sene kupa gelir mi ki (gelsin artık ya)
Kopiket: Sarı Laci
24 Ocak 2009 Cumartesi
Aziz Yıldırım'ı da götürmesinler?
Ergenekonla ilgili pek gazete okumayı sevmiyorum. Genelde suçlu ilan eden yorumlar olduğu için hem hukuka aykırı hem de anayasanın 38. maddesindeki "suçu hükmen sabit olmadıkça kimse suçlu ilan edilemez" e aykırı
ama gazeteler televizyonlar bu konuda çok dikkatsiz( ya da gayet bilinçli)
neyse efendim hukuk var bu ülkede ve suçlu suçsuz belli olur
benim dikkatimi çeken başka birşey ; ergenekon iddianamesine göz gezdirirken bir iki kez Fenerbahçemizin başkanı Aziz Yıldırım'ın ismi geçiyor
Acaba bizim başkanı da götürüler mi
şimdi ilişkiler falan filan derken Alexi Carlosu da bunun içine sokarlar mı acaba
kulüp binasında arama yapsalar desem eski maç görüntülerini bulup bu takım nasıl bu hale geldi başkan diye sorarlar mı acep
ulen Saracoğlu Stadını kapatırlar mı ki
Tuncay Güneye bir sorulması gerek tabi önce
o ne derse mutlak doğrudur
21 Ocak 2009 Çarşamba
Asr-ı Fener

Şimdi düşünce çok güzel de, koskoca Fenerbahçe camiasında sadece 2007 kişide mi olacak bu kitaptan ? Haksızlık değil mi bu ? Tamam bizimki 30 kilo olmasın, el yapımı deriyle kaplanmasın, 22 ayar altın logosu olmasın, sayfalar eldivenle açılacak kalitede parlak kağıttan değil saman kağıt olsun ama, bu eserden bizde de olsun.. Özellikle spor tarihi ve Fenerbahçe tarihi ile kafayı yemiş bizim gibi numunelerde kesinlikle olsun. 1907 Derneği ya da Fenerbahçe Spor Kulübü, bu eseri normal boyutlarda, normal kağıt standardında ve normal bir kitap formatında da hazırlayıp piyasada satışa sürmelidir. Fenerbahçe Spor Kulübü tarihinin en nadide kareleri, en özel anları sadece 2007 kişinin elinde bulunamaz. Fenerbahçe Spor Kulübü bir halk kulübüdür, halktan doğmuştur, halkın olmuştur. Bu insanların bu kitaba, en azından normal versiyonuna ücreti mukabili sahip olmaları en doğal haklarıdır. Burayı okuyan Fenerbahçelilerden ricamızdır.. Sitenizde, blogunuzda, çevrenizde dillendiriniz. Bu kitabın normal versiyonundan bizler de istiyoruz. Kimiz bizler ? Fenerbahçeliler.. Yabancı değil...
King Santillana'dan alıntıdır.
Kopiket: Sarı Laci
20 Ekim 2008 Pazartesi
kurtarıcı Deniz Barış
bu bir Deniz Barış eleştirisi değil evvela
Ziconun ilk senesi ligde kötü durumdayken henüz büyüklerle maç yapılmamış ve sıradışı puanlar kaybedilmişti
iki sahtekar Aurelio ve Appiahı yedeğe çeken Zico Deniz ve Tümere orta sahanın ortasında görev verince şaşakalmıştık
öyle ya Deniz mesela stoperdi,nasıl olacak da ön libero gibi yerde oynayacaktı
taraftarın ıslıklarını aldırmadan her hafta Denizi koydu Zico ve 100. yılımız "hüzün"cü yılımız olmamıştı
Denizn takım için önemi yokluğunda daha net anlaşılıyordu
Zico gittikten sonra Deniz unutuldu gitti
Aragones Selçuk da Selçuk dedi; ön libero da alınmayınca; satılacak denilen Maldonadoya Antep ve Partizan maçlarında sarılmak zorunda kaldı Aragones (kadro planlamasına bakın hele,gönderilmesi kesin adam kurtarıcın oldu)
neyse konu bu değil
Kayseri maçında skor 2-0ken Deniz Maldonado değişikliği yapıldı
ilk yarının bitimine 20 saniye kala yapılan bu değişiklikle mağlubiyetin sorumlusu aha bu Maldonadodur dedi Dede
futbolcusunu taraftara yem eden bir hoca; yazık ki ne yazık
Deniz iki maçtır kurtarıcı ammma bu maçı ele alalım sadece
dakika 67
resimde görüldüğü üzere Aragones 3. oyuncu değişikliğini Deniz ile yapacak
skor 1-1
Deniz kim ; ön libero,hadi bilemedin bek ya da stoper
yani 1-1de ne gibi avantaj katacak çözemedim
golü Uğur atıyor ve Uğur Deniz değişikliği yapılıyor
bunun mantığını anlayamadım ben
Uğur golü atmasa skor 1-1 olsa yine Uğur mu çıkardı
maç kazandıracak hamleyse bu neden golden sonra ertelemedi
ertelemediyse ve gerçekten maç kazandıracaksa neden faydasını göremedik bu değişikliğin
Denizi almak geriye çekilin skoru koruyun mu demek
Uğur iyiyken neden çıkarılır
rakip saldırmaya başlayınca kontrada işimize yaramaz mıydı
sorular sorular sorular
cevapları askıda kalan sorular
hadi bir soru daha Deniz madem kurtarıcın
bu maç 3 gol 5 asist yapmış olsun Arsenal maçında Selçuğun yerine oynatır mıydın Aragones
oynatamazdın çünkü Uefa listesinde Deniz Barış ismi yok
bu nasıl bir kadro düzenlemedir heyhat
Kopiket: Sarı Laci
Sevindik!!!
o esnada kendimin de halısahada maçım olduğundan mütevelli Kocaelispor-Fenerbahçe maçını izleyemedim; sadece skorunu biliyordum
geriden gelip maçı almamızın Arsenal maçı öncesi daha ekstra bir moral olacağı ümidine büründüm
gece LigTvde tekrarını izlemeye koyuldum ki o ana kadar maçın gollerini bile izlememiştim
ilk 15-20 dakika mide bulantısı sonrası lavaboda geçti; televizyon başına 22. dakikada geçmemle gol olması bir oldu; uğursuz geldim deyip kapatmadım televizyonu biz bu maçı 3-2 alırız dedim, tabi bunda skoru bilmemin bir payı yok,içime öyle doğmuştuu
neyse şu yediğimiz gole bir bakın heleSemavi topu alıyor
yürüye yürüye orta sahayı geçiyor; rahatsız eden yok
boşluğu görüyor ufak da bir verkaç yapıveriyor
sonra Taner'e bir ara pası; ki burada dünya starı Carlosumuzun ofsaytı bozduğunu bile bile kılını kıpırdatmaması hazin birşey. Dalga değil bu evet dünya yıldızı,ama bu sene ondan ne hücumda ne defansta verim alamıyoruz
ve sonra Taner'in golü; çerçevede 6 Fenerli 2 Kocaelili var ama yani Semavi bile gol atabilirdi nerdeyse (savunmamız şahane(!))
bu golün ardından ilk yarının bitimine kadar Fenerbahçe Kocaeli kalesini ablukaya aldı
sağlı sollu ataklarla Serdarın kalesine gol atmaya çalıştı
kanatlar,geriden bindirmeler,araya atılan toplar,yoğun pas trafiği ,verkaçlar; herşeyi denedi Fener.. demeyi çok isterdim ama Güizanın göğsüyle düzeltip vurduğu ve Serdarın kurtardığı top haricinde gole yaklaşmamız söz konusu bile değildi
neyseki ilk yarı bitti
ikinci yarı daha şahane bir takım beklentisndeydim; ama nerdeee
Önderin de sakatlanmasıyla Ali Bilgin (Zico döneminde Alexin alternatifiydi(!)) bu sefer sağ bekte görev almak zorunda kaldı
Kazım da sakatlandı mı bilmiyorum oyundan alınarak Gürhan sağ açığa geçti
Gürhan demişken şu kare çok güzelAlexin savunma arkasında topla buluşturduğu pozisyon
Uğur ve Kazımın yapmadığı şey yani
tek forvetiz,hadi 2 olsun; ama kanat oyuncuları içeri girmedikçe gol atmamız zor
Kazım geçen sene Chelseaye böyle bir gol atmıştı,milli takımda da böyle ama bu sene tık yok
Uğur da ha keza öyle
neyseki bu maç o da ceza sahasına girdi ve golünü yaptı
bunları istedik Uğurla Kazımdan ; kötü bişey mi dedik yani
64'te Ali Bilgin kalemizdeki pozisyonu uzaklaştırdı,Gürhan kaptı,sonra Selçuk takıldı neyseki hızlı atak kesilmedi,Gürhan sonbra Semih,Semihin çalımı ve müthiş ara pası ve Güizanın araya kaçıp müthiş bir gol vuruşu.. Fenerbahçe dengeyi buldu
sonra Güiza kaptı Uğura çıkardı o da güzel bir vuruşla 3 dakikada ligin deplasmanda galip gelemeyen tek takımını öne geçirdi
bu golden sonra iyi oynayan Uğuru oyundan almayı gelenek haline getiren Aragones Denizi aldı
Fener geri çekildi ve kalesinde 2. golü gördü
78te Musanın ortasında Deniz ıska geçti ve Jestroviç maça dengeyi getirdi
gelin bu gole de bakalımekranda kaç Fenerli var ;8
kaç Kocaelili; 3
ve bu top gol oluyor; vahim
Hakem Bülent Yıldırım 5 dakika uzatma vermişti; uzatmalardaki oyuncu değişikliğini de dikkate aldı sanrıım ve maçı bitirmedi
ve "genç" Semih Kral; Güiza kralın pasıyla son dakikada Feneri galibiyete taşıdı
Semih ve Güiza için söylenecek birşey yok ama Fener için var
bu Fener Arsenalden fark yer
ne mücadele var,ne pres,ne adam gibi pas yapma,ne kanat kullanımı,ne ara paslar,ne verkaçlar hiçbirşey yok
ligin dibindeki takımı ite kaka ve şansla yeniyoruz
Aragonesin maç çevirecek hamlesi bu maçta da yoktu
savunma içler acısı
kale güven vermiyor
Kocaelinin kaleyi tutan iki şutu var ikisi de gol
defans evlere şenlik
Carlos futbolu unutmuş
Edu Lugano arkasına atılan her top gol pozisyonu
Rüştü de yok ki birebirde kurtarsın
Gökhan Çocuk sakat ,sakat olmasa da formsuz,yedeği Önder öyle,Ali Bilgin biraz iyiydi ama yeri orası değil
ön liberolarımız ileri pası bilmiyor
Maldonado çok sağlam ama ileri gitmiyor
Selçuk; Selçuk işte , varlığı bir risk
Deniz; kurtarıcı Deniz; Arsenal maçında oynatamayız kadroya alınmadı
Alexi bitirdik önlibero yaparak
Selçuğun açığını kapatmak için geride hep ama defans bilmiyor pek; hücumda da o etkinliği olamıyor
kanatlar içeri girmiyor ne ofansta ne defansta; bu maç Uğur iyiydi sağolsun Dede iyi bir Uğur izletmeden aldı oyundan
Semih ve Güiza ise banko beraber oynamalı
yedeklerde maç çevirecek bir adam olmaz mı ya
nasıl bir kadro düzenlemesidir
ilk Kocaeli golünü gördünüz; solbekten itibaren adama basan yok; elini kolunu sallaya sallaya geliyor
6 Fenerlinin arasında 2 kişi gol atıyor
ikincisinde 8 Fenerli arasında 3 Kocaelili var ve goll
durumlar vahim; ama başka bir yazıda değineyim
galibiyete sevinelim ama yalnızca galibiyete
başka sevinilecek bir şey yok
Kopiket: Sarı Laci
3 Ekim 2008 Cuma
"İtiraf ediyoruz kullanıldık, ancak değiştik, değişmeye devam edeceğiz."
GFB grubu Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Dergisinde yer alan ve futbol takımının durumundan ziyade tek vücut olması gereken camiayı birleştirici değil hala taraftar ve tribün gruplarıyla ilgili ve kendisine istifa diyenlere binayen yaptığı açıklamaların akabinde; sitelerinde bir bildiri yayınladı
okunası ve üzerinde düşünülesi bir yazı;
İtiraf ediyoruz kullanıldık, ancak değiştik, değişmeye devam edeceğiz.
Sayın Aziz Yıldırım takımın gidişi ile ilgili tek bir açıklama bile yapmazken sürekli GFB yi hedef alan açıklamalarla gündem saptırmaya devam ettiğine ve bu açıklamaları yapmakla takımımıza zarar vermediğine göre biz de Sayın Yıldırım'ın iftiralarına, hakaretlerine, onur kırıcı ithamlarına cevap vermekte sakınca görmüyoruz. Zamanında kullanıldık evet kabul ediyoruz ama dört senedir değiştik ve değişmeye devam ediyoruz. 4 sene öncesine dönmemiz için yapılan her teklife karşı çıktığımız için bu günlere geldik.
12 Eylül 2008 günü FBTV de Sayın Aziz Yıldırım “o zaman şartlar onu gerektiriyordu artık değişti” demişti. Ekim 2008 tarihli kulübümüzün resmi yayın organı olan Fenerbahçe Dergisi’nde “Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun sürecek” demiştir. Sayın Aziz Yıldırım kişisel sorunlarına kulübümüzün resmi yayın organlarını alet etmeye devam ediyor. Üstü kapalı ithamlarda bulunuyor. Sürekli olarak geçmişten “o zamanın şartları” şeklinde bahsediyor. Herkes öğrensin o zaman neler oldu? Şartlar neydi? Bugün GFB ne kadar değişti? Aziz Yıldırım ne kadar değişti?
Öncelikle protestolarımız Sayın Aziz Yıldırım’ın bahsettiği gibi Gençlerbirliği maçında ya da takım kötü sonuçlar aldığında değil, Aziz Yıldırım'ın taraftara uyguladığı yaptırımlar zamanında başlamıştır. Yani Partizan maçından beri protesto vardır. Bu protestolar kesinlikle takımın aldığı kötü sonuçlar için ya da fubol takımımız kötü gittiği için yapılmamıştır ve yapılmayacaktır. Taraftar maç boyunca takımına 90 dk. desteğini verecektir.
Aziz Yıldırım'ın idaresinde olduğumuz o günlerde neler yaptık? Neler yaşadık? Nelere şahit olduk? Geçmişte şartlar neydi o şartlarda neler yapıldı herkes bilsin istiyoruz.
1- Sayın Yıldırım ilk istifanızı açıkladığınız Show Tv ye gitmeden önce yanınızdaydık. Göreve geldiğiniz günden itibaren en çekindiğiniz slogan “Ali Şen Başkan Fenerbahçe Şampiyon” du. Show Tv'ye giderken akıl hocalarınız size “ Türk halkı duygusaldır, duygusal bir ortam oluşturursan Ali Şen'in “Ali Şen başkan Fenerbahçe Şampiyon” sloganını unutturur “Aziz Yıldırım başkan Fenerbahçe şampiyon dönemini başlatırsın” dediler. Siz de çıktınız uzun süren konuşmalar ardından birden istifa ettiğinizi ağlayarak ve tv karşısındaki yüzbinleri ağlatarak anlattınız. Aynı gecenin sabahında bize otobüsler tutmamız için para göndertip semtlerden insanları toplattınız. Bu otobüslerle yüzlerce kişiyi Fenerbahçe parkına taşıttınız ve “Taraftarız biz çekeriz cefa, büyük başkan bizi bırakma” tezahüratlarıyla yürüttünüz. Tabii bu yürüyüşe hiçbir şeyden habersiz gönülden katılan yüzlerce taraftarda katıldı. Onların hakkını teslim etmek gerekir.
2- Deplasmanda kaybedilen Diyarbakır maçı sonrasında bizzat grubumuzun kurucularını
arayarak “toplanıp alana gelin, Mustafa hocayı protesto edin, istifaya zorlayın” dediniz. Sonrasında havaalanında yaşananları anlatmaya gerek yok herkes biliyor.
3- Altay maçı ve Göztepe maçları sonrasında protestolar başlayınca bunu daha fazla büyümeden engellememiz için bizimde içinde bulunduğumuz bazı gruplara bedelsiz 3000 er tane bilet yolladınız. Hem de şu an hain ilan ettiğiniz Sayın Tahir Kıran a rica ederek yanımıza gönderdiniz. Sayın Kıran da bizlere hitaben hala unutmadığımız güzel bir konuşma yaptı ve sizin yolladığınız biletleri verdi.
4- Deplasman yasağını protesto için maratonda bulunan kadim dostumuz KFY nin açtığı “Taraftar+Kombine= Dolar” ve “Fenerbahçemizi izlemimizi İngiliz İşgal Komutanları Bile engelleyemedi” pankartları sonrasında hafta içi dereağzına bizleri çağırarak “Seneye Maraton ortayı size veriyorum” dediniz. Kabul etmememiz üzerine yanınızdakileri ısrar edip ikna olmamız için peşimizden yolladınız. Biz “dostlarımızı satmayız” diyince gözlüğünüzü çıkartıp bize “sizi de üzerim” dediniz.
5- Aranızın kötü olduğu 1907 Dernek başkanı Sayın Necdet Ersoy UNIFEB oluşumunu destekleyince bizi çağırdınız ve “Bunlar çok büyüyor, başımıza dert açacaklar, tribünde barınmalarına Müsaade etmeyin” dediniz. Biz de bu emir büyük yerden diyerek bir basket maçında “UNIFEB başkanının kalbini kırdık. Sonradan hatamızı anlayıp özür diledik ve UNIFEB ile kardeş olduk... 6 Kasım 2002 GS maçı sonrası yaşanan haksız gözaltılar esnasında Sayın Necdet Ersoy'un ismini verdiniz ve UNIFEB sorumlularından Barış Ertül'ü gözaltına aldırdınız.
6- Dereağzında yapılan Galatasarayla oynanan PAF maçından önce aradınız “kalabalık gelin” dediniz. Ve aranızın açıldığı Sayın Atiila Kıyat'ı protesto ettirdiniz.
7- İkinci kez kulubümüzü zor günde bırakıp gitme kararı aldığınızda bile hain dediğiniz Sayın Tahir Kıran bizleri arayarak “Bakın mutlaka yürüyüş yapın ve yapılan yürüyüşlere katılın, başkanı istifadan döndürmek lazım. Defalarca başkanla konuştum ikna etmeye çalışıyoruz, siz de kırgınlıkları unutun ve Fenerbahçe için bu yürüyüşlere destek verin” dedi. Biz bu teklifi reddettik. Israrla size destek vermemiz için bizi arayan Tahir Kıran ile bizi özdeşleştirdiğiniz o günlerde en sonunda biz de yürüyüşe dahil olduk. Aranız kötü diye her yerde konuştuğunuz Tahir Kıran ile o günlerde her gün görüşüyordunuz. Sebebi neydi acaba? Ve ne ilginç ki o da sizi istifadan döndürmek için gayret ediyordu.
8- İkinci kez istifa etmenizin gerçek sebebini ise bir çok kişi gibi biz de biliyoruz. Gazeteci yakınlarınız, o dönem sizinle olan idareci arkadaşlarınız, yakın dostlarınız gibi biz de biliyoruz. Sağlık sebebi de bir sebep ama asıl sebep değil. Gerçek sebebini tüm Fenerbahçe camiasına açıklamanızı bekliyoruz.
9- 2004 yılında tarafımıza vermiş olduğunuz 1200 adet Migros kombinesi iptal ettiniz. Çünkü hoşlanmadığınız diğer tribün gruplarına karşı bir şeyler yapmamızı istiyordunuz ancak biz dostlarımızı satmadık, isteklerinizi uygulamadık ve bize karşı savaşınızı başlattınız.
10- Olimpiyat stadında oynanan kupa finalinde 2 kişiyi yanımıza yolladınız ve bir istekte bulundunuz. Biz reddettik. Aynı kişileri tekrar yolladınız ve adeta tehdit ederek isteğinizi yinelediniz. Ama biz kabul etmedik ve yapmadık. Kaybedilen kupadan sonra çıkıp “anama küfredenlerle beraberler” açıklaması yaptınız. Oysa sizin istediğinizi kabul etsek bu açıklamayı yapmayacaktınız. Bu teklifinizin bize iletildiği an kapalı tribünde olaya şahit olan bir çok kongre üyesi ve taraftarda vardı.
11- MTK maçında size yakın bir grubu bedelsiz kombineler vererek satada soktunuz ve olaylar meydana getirttiniz, sonra önceden hazırladığınız senaryoyu hayata geçirtip haksız cezalar aldırttınız.
12- 1 oyla başkan seçildiğiniz kongre ile 600 oy farkla başkan seçildiğiniz kongre arasında geçen dönemde neler yaşandı biz biliyoruz. Neler döndü, ne senaryolar hayata geçirildi hepsine şahidiz. Şu an çok iyi dost gözüktüğünüz camiamızdaki büyüklerimizle ikili ilişkilerinizin bozulmaması için susuyoruz. O döneme ilişkin tek bir açıklama bile yapmamış olmanızı hayretle izliyoruz.
Bütün kamuoyu önünde bu olayların gerçek olduğuna dair ŞEREFİMİZ ve NAMUSUMUZ üzerine yemin ederiz.
Anadoluda sizle resim çektirmek, sizden imza almak isteyen insanları hor gördünüz, yanınızdan kovdunuz, selam almadınız, selam vermediniz, kibirinizle, kendinizi dev aynasında görmenizle halkı HALKIN TAKIMINDAN soğutmaya çalıştınız. 100.yıl kutlamalarını bile bir ilçeye ve bir caddeye, o caddeyle özdeşleşmiş bir kültüre hitaben yaptınız. Anadoludaki milyonlarca taraftarımızı yok saydınız. Hatta İstanbul'un öbür yakasını bile unuttunuz. Çünkü siz taraftar değil müşteri istiyordunuz ve insanlara bakışınız “kulübe kaç dolar kazandırır” bakışıydı. Oysa Fenerbahçeyi bugünlere o insanların vefa duyguları ve hiçbir paranın satın alamayacağı sevdaları getirmişti. Sizin istediğiniz müşteriler oyuncularımızı, takımımızı yuhalamayı, oyunculara küfretmeyi, ıslıklamayı kendilerine hak olarak görüyor ama siz tribünlerimizi bitirmek için sürdürdüğünüz politikanın en büyük avantajımız olan iç saha avantajımızı yok edip bitirdiğini görmüyorsunuz.
Ranttan bahseden Sayın Aziz Yıldırım’ın şu an rantla hiçbir ilişkisi olmayan GFB’ye karşı yapmış oldukları teklifleri sırayla ve tarihleriyle aşağıya yazıyoruz. Bu bahsedilenlerin hepsi gerçek ve yaşanmıştır.
İşte tarafımızdan reddedilen teklifler ;
1 – Sayın Bülent İşcen, 7 Ağustos 2008 tarihinde Grubumuzun kurucularını arayarak yanında Sayın Aziz Yıldırım’ın olduğunu ve Maraton Üst Tribünü’nde bizden şikayetçi olanlar olduğunu ve derhal Sayın Ömer Temelli ile sorunların giderilmesi için görüşmemiz gerektiğini aksi taktirde “Aziz Yıldırım sizi Başbakan’a ve İstanbul Valisi’ne şikayet edecek, haberiniz olsun” diyerek tehdit olarak algıladığımız bir konuşma yapmıştır. Teklif 8 Ağustos 2008 tarihinde Sayın Ömer Temelli aracılığıyla grubumuzun kurucusuna, Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda yapılmıştır. Yapılan görüşme esnasında Sayın Ömer Temelli “Kombine kartları ücreti karşılığında iade ediniz ve sizlere karşılık olarak 500 adet bedelsiz bilet” verelim teklifinde bulunmuştur. Teklif sıcağı sıcağına orada reddedilmiştir. Grubumuzun kurucusu, oraya sorunların giderilmesi ve E Blok’un bağıran taraftara ayrılması umuduyla geldiğini ancak hayal kırıklığına uğradığını belirtmiştir. Görüşme anında Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu Müdürü Sayın Ayhan Bak, Sayın Özcan Tuzcuoğlu ve görüşmeye kısmen de olsa telefonla iştirak eden Sayın Bülent İşcen’de yer almıştır. Bu görüşme tamamen Sayın Aziz Yıldırım’ın izni, istekleri ve bilgisi dahilinde olmuştur.
2 – İkinci teklif ilk tekliften birkaç saat sonra yani akşam saatlerinde Sayın Aziz Yıldırım’la sürekli olarak beraber olan Sayın Bülent İşcen tarafından telefonla yine grubumuzun kurucusuna yapılmıştır. Sayın Bülent İşcen 500 adet olan bedelsiz bilet tekliflerini, 1.000 adet bedelsiz bilete çıkardıklarını, kartları bir an önce iade etmemiz gerektiğini aksi taktirde Sayın Aziz Yıldırım’ın bizleri devlet büyüklerine şikayet edeceğini belirtmiştir. Başkanın ilk teklifi reddetmemize inanamadığını ve “bu ….ler naz yapıyor” dediğini aktarmıştır. Başkanın onayı ile bilet sayısını arttırdıkları yeni teklifde grubumuzca “ bir daha bu konular için bizi aramayın” denilerek reddedilmiştir. İlk teklifin olduğu gün yani 8 Ağustos 2008 günü Sayın Aziz Yıldırım başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bazı devlet büyüklerimize asılsız ithamlarla GFB’yi kötü lanse etmiştir. Zaten bu durumuda FBTV de itiraf etmiştir. Valiyle bu konuyu konuştuğunu açıklamıştır. Hakkımızda yasal işlem yapılması için asılsız iftiralarda bulunmuştur. Daha önce yaşadığımız haksız gözaltıların benzeri durumların yaşanması için bir senaryo hayata geçirilmiştir.
Sonraki günlerde 2 kez daha kamuoyunca bilinen yeni teklifler gelmiş ama grubumuz hepsini reddetmiştir.
12 Eylül 2008 Cuma günü Fenerbahçe Televizyonu’nda yayınlanan Futbol’un Zirvesi adlı programda bütün kamuoyu önünde “ufacık beyinliler”, “rantçılar”, “elebaşı” ve benzeri gibi ithamlarla hakaretlere uğruyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlık Makamı kullanılarak, “ben ne dersem doğrudur ve doğru anlaşılır” mantığıyla yapılan bu açıklamaların nedeni Sayın Aziz Yıldırım’ın isteklerini kabul etmememiz ve kendimizi teklif ettiği biletlere karşı teslim etmeyişimizdir.
Sayın Yıldırım, tekliflerinizi kabul etmediğimiz, artık bizi istediğiniz gibi yönetemediğiniz için yaşadığınız şaşkınlıkla yaptığınız tutarsız açıklamalarınızın ve attığınız iftiralarınızın ardı arkası kesilmiyor.
Bu tekliflerin ve anlattığımız olayların tamamı gerçektir. Bu yaşananlara şahitlik edecek olan tarafsız onlarca kişi vardır. Bütün kamuoyu önünde bu olayların gerçek olduğuna dair ŞEREFİMİZ ve NAMUSUMUZ üzerine yemin ederiz. Aksini iddaa edeceklerinde aynı şekilde bütün kamuoyu önünde yemin etmelerini isteriz.
Sayın Aziz Yıldırım reddetmiş olduğumuz tekliflere karşılık makamını ve kulübün çıkarlarını bir yana bırakarak bizlere resmen kişisel bir savaş açmıştır.
Rantı reddedenlere karşı iftira, hakaret, yalan dolu ithamlar savaşına başlamıştır. Sayın Aziz Yıldırım’ın devlet büyüklerine söylemiş olduğu “Stadımızda mescit var ama onlar mescitte namaz kılmak yerine koridorda kılıyorlar. Tinerci, hapçı, çapulcu ve serseri takımı bunlar” sözlerii çok acıdır. Öncelikle belirtmek isteriz ki Migros ve Maraton Üst tribünlerinde herhangi bir mescit yoktur. Bu yüzden namaz kılmak isteyenler namazlarını koridorlarda kılmaktadırlar.
Tinerci, hapçı, serseri ve çapulcu kişiler miyiz? Yoksa namazı ve dini istismar etmeye çalışan kişiler miyiz? Burada yaşanan çelişki maalesef Sayın Aziz Yıldırım’ın bizlere karşı beslemiş olduğu kin duyguları sonucu kurduğu yanlış cümlelerdir. Bu konu bizleri son derece üzmüştür. Bir başka çelişkide Sayın Aziz Yıldırım’ın her yerde bizi azınlık olarak göstermesi, “bunlar 100-200 kişi” demesi, ancak bu sayının çok fazlası bilet teklif etmesi ayrıca bir çelişkidir. Son olarak bahsettiği ve iftira attığı, hakaret ettiği, aşağıladığı 10 kişiler diye küçümsediği kişiler öyle parmakla sayılacak kişiler değildir. Bizim arkadaşlık bağımızda hepimiz biriz, o itham ettiğiniz kişiler tüm GFB dir. İzmir ve Ankaradaki elebaşları diyerek çamur attığı arkadaşlarımız üniversite mezunu, kariyerli, mesleklerinde son derece başarılı iş adamı kişilerdir.
Taraftar olarak Fenerbahçe iktidarında gözümüz yoktur. Fenerbahçe iktidarına muhalefetimizde yoktur. Aksine o makama saygımız vardır fakat bu makamın başında olan Sayın Aziz Yıldırım, kişisel sorun ve kavgaları sebebiyle başta GFB olmak üzere bazı tribün gruplarımızı camiaya karşı olarak göstermektedir.
Bir sorun var, bir kavga var ama bu FENERBAHÇE Tribünleriyle, FENERBAHÇE arasında değildir. Bu kavga Sayın Aziz Yıldırım ile Fenerbahçe tribünleri arasındadır. Bu kavgayı başlatanda ne yazık ki Sayın Aziz Yıldırım’dır. Bu kavgayı başlatan o olduğu gibi bitirmesi gerekende o olacaktır. Taraftarına sahip çıkması gereken yerde taraftarını sürekli olarak hedef olarak göstermesi ve dışlaması bulunduğu makama yakışmamaktadır. Bugün beğenmediğimiz camiaların taraftarına nasıl sahip çıktığını hepimiz gördük.
Paramızla Migros'a kombine istedik, çıkarmadınız. Bunun üzerine Maraton’a geçtik ve kombine almak istediğimiz yerden satışları durdurdunuz. Biz bunları yaparken sizden herhangi maddi bir destek beklemedik sadece manevi olarak desteğiniz bizlere yeterdi fakat sizler manevi destek yerine deyimi yerindeyse köstek oldunuz.
Tutturmuşsunuz kombine kartları bizlere başkaları aldı diye. Açıklayın o zaman kim aldı bize kombine kartları. Açıklayabiliyor musunuz? Hayır. Çünkü öyle birisi yok. O kartları kimimiz borçla, kimimiz banka kredisiyle, kimimiz taksitle, kimimiz kendi harçlığıyla, kimimiz de babasının parasıyla aldı. Varsa aksini iddia eden çıksın da ispatlasın. Sürekli olarak “çamur at, izi kalsın” mantığıyla yürütülen bu tutuma bundan önce olduğu gibi bundan sonrada tepkimizi vermeye devam edeceğiz.
“Tek Reis” olmak başında olduğu camiayı birleştirmek, kaynaştırmak ve ayırmamaktan geçer. Bu düzen sağlanırsa şayet başarı kaçınılmazdır, aksine sağlanmaz ve çifte standartlara sebebiyet verilirse başarısızlık kaçınılmazdır. Bunları sizde çok iyi biliyorsunuz fakat kişisel sorunlarınız maalesef camianın başarısının üstüne çıkıyor. Biz bir adım attıkça siz adım atmak yerine yaptırımlar uygulamaya devam ediyorsunuz. Bu kişisel kavganızda camianın başkanlık makamını, yayın organlarını ve devletin birimlerini kullanmanızda ayrıca rahatsızlık verici ve üzücü bir durumdur.
GFB’nin geçmişte çokca hataları olmuştur, bu hatalarından geçte olsa bile ders çıkarmıştır ve bu hatalardan dolayı özür dilemesini bilmiştir. Sürekli olarak kendini yenileyen ve iyileştirmeye çalışan GFB, gönül verdiği renklerin başkanlık makamından daha cana yakın ve babacan tavırlar beklerken “ufacık beyinliler”, “kandırılmış gençler”, “elebaşı”, “çapulcu”, “rantçı”, “serseri”, “dini istismar edenler” ve benzeri gibi asılsız ithamlarla daha da üzülmüş ve soğutulmuştur.
Futbol takımımız bu kadar kötü ve zor bir durumdayken bugün resmi yayın organımız olan Fenerbahçe Dergisi’nde çıkan “Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun sürecek” başlıklı yazınızın içeriği bu sezon ve bundan sonraki sezonlar için bizde hedefin kupalar, şampiyonluklar ve başarılar olduğunu değil de bizler olduğu izlenimini uyandırmıştır. Hal böyleyken yapacağınız en iyi iş önceki satırlarda belirtmiş olduğumuz gibi taraftarı bir sorun olarak görmemek, onlara manevi anlamda destek vermek ve tezahüratlarımızda belirttiğimiz gibi “Bizimle uğraşmayarak, Takımı toparlamanız” olacaktır..
Son bir uyarı tribündeki taraftarlarımıza: Lütfen dikkatli olunuz, tribünle ve taraftarlıkla ilgisi alakası olmayan grup ve oluşumlar stadımıza tekrar sokulabilir, provakasyon ortamı oluşturulabilir, GFB başta olmak üzere aktif tribün gruplarının mensuplarına cezalar aldırtmak için yeni bir senaryo hayata geçirilebilir. Sayın Aziz Yıldırım benzeri girişimlerde daha önce bulunmuştur. Bursa ve MTK maçlarında kardeşi kardeşe kırdırma politikası uygulanmıştır. Lütfen provakasyonlara alet olmayınız.
Saygılarımızla, Genç FENERBAHÇELİLER |
Kopiket: Sarı Laci
2 Ekim 2008 Perşembe
Daha fazla cesaret
cesaret cesaret daha fazla cesaret
kurtuluş mutlaka ellerimizde
kır zincirleri kopar geleceği
kurtuluş mutlaka ellerimizde
bugünler de geçer elbet..
Kopiket: Sarı Laci
30 Eylül 2008 Salı
Tanrı hesap sorsun bizim için sana...
"Bu sezon daha başarılı olabilecek bir kadro oluşturduğumuza inanıyorum."
" Avrupa'da şimdi hedefi koymak lazım. Hedef için ne dedik? Yapılan başarıları tekrarlamak. Şampiyon olacağız diyebilir miyiz. Biz tecrübe kazandık. Eski Fenerbahçe yok artık. Artık oyuncu, camia ve kültür değişti. Biz güveniyoruz bu gruptan çıkarız. Hedef geçen seneki başarı, olursa daha üstü."
Aziz YILDIRIM - FBTV- 12 Eylül 2008
Kopiket: Sarı Laci