Turkcell Süper Lig hiç bitmesin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Turkcell Süper Lig hiç bitmesin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Temmuz 2009 Perşembe

Vassel Ankaragücü'nde


Ankaragücü İngiliz milli takım oyuncusu Darius Vassel ile 1 yılı opsiyonlu olmak üzere 3 yıllık sözleşme imzalamış. Vassel İngiltere dönüşü resmi imzayı atacakmış. Gecenin flaş haberi olarak blogda paylaşalım

Ben bu açıkoturumu nefes bile almadan seyrederim arkadaş...


Geçen haftanın en önemli spor haberi, hiç kuşkusuz, Doğan Yayın Holding Ceo’su Mehmet Ali Yalçındağ’ın evindeki yemekli davetti... Aziz Yıldırım’ın Adnan Polat’a “Arda’yı bize ver, 15 milyon euro vereyim” dediği davet.
*
Hadi ben de size, önümüzdeki sezonun en önemli spor haberini vereyim...
*
Mehmet Ali Yalçındağ’ın her sezon sonunda şampiyon takımın başkanını kutlamak için verdiği yemeğin onur konukları, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş başkanlarıydı... Grubumuza ait gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenleri de oradaydı. Haliyle, Star Haber Grup Başkanı Uğur Dündar da...
*
Hasta Fenerbahçeli ama, bir o kadar da centilmen ve tarafsız bir futbolsever olan Uğur Dündar, hemen yanında oturan Aziz Yıldırım ve Yıldırım Demirören’e eğilerek, şöyle dedi:
“Sizler bu masada da görüldüğü gibi, birbiriyle son derece iyi anlaşan, gayet medeni insanlarsınız... Ama kamuoyunda sanki birbirinize düşmanmışsınız gibi bir algılama var. Gelin bunu yıkalım... Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor başkanları, ayda bir kez, benim yöneteceğim açık oturumda bir araya gelelim. Hem o ayın spor olaylarını canlı yayında tartışalım, hem de fair-play çerçevesinde birlik beraberlik mesajı verelim. Böylece, hem kamuoyundaki yanlış kanaat yıkılır, hem de başkanlar taraftarlara örnek olur.”
***
Aziz Yıldırım hemen kabul etti.
Yıldırım Demirören de.
Etti iki...
O sırada masada bulunmayan Galatasaray Başkanı geldi. Uğur Dündar, aynı teklifi, diğer başkanların yanında Galatasaray Başkanı’na da teklif etti. Adnan Polat da hemen kabul etti.
Etti üç.
*
“Peki ya Trabzonspor Başkanı?” diye sordum... Uğur Dündar, “Sadri Şener’e de bizzat ben teklif edeceğim, kendisini tanırım, son derece medeni bir insandır, hayır diyeceğini hiç sanmıyorum” dedi.
Eder dört...
*
Dört büyük.
*
Bunca yıllık gazeteciyim, dört büyük kulübümüzün başkanlarının, bir açık oturumda, hem de canlı yayınlanacak bir açık oturumda bir araya geldiğini görmedim...
*
Parti genel başkanlarını bir araya getiren, Tayyip Erdoğan-Deniz Baykal arasındaki ilk ve tek açıkoturumu yöneten, Kemal Kılıçdaroğlu ile Dengir Mir Mehmet Fırat’la TBMM çatısı altında tarihimizin ilk açıkoturumunu gerçekleştiren, Kemal Kılıçdaroğlu ile Melih Gökçek’i bir araya getiren Uğur Dündar... Bu kez, spor tarihimizde görülmemiş bir ilke imza atacak.
*
Peki ne zaman?
Nerede?
Programın adı ne olacak?
*
Şöyle diyor Uğur Dündar...
“Programın adı, Ayın Buluşması olacak... CNN Türk’te canlı yayınlanacak... Takvimi başkanlarla ayrıca görüşüp netleştireceğiz. Ancak ilk programı, yeni sezonun başladığı hafta yapmayı düşünüyorum.”


Yılmaz Özdil Fanatik'te yazmış. Biz taraftarlar (ve futbolseverler) için ilgi çekici bir program olacağı kesin

9 Şubat 2009 Pazartesi

Bence yersiz bir açıklama


Galatasaray resmi sitesinden yapılan Galatasaray Türkiyedir açıklaması için söylüyorum bunu. Sen bir ay önce ben böyle federasyon görmedim aman Yarabbim süper bu vs türünden bir açıklama yap bir ay sonra bunları söyle olacak iş mi yani. Hem de Kayseri maçından sonra.
Bakalım Kayseri maçına Lincoln'ün atılması mı bardağı hemen taşırıverdi. İki sarı kartı da haklıydı. İlkinde hakem, kendini attığı için ikincisinde de oyunun başlamasına engel olduğu için kart gösteriyor. Çok ağır gelebilir ama kural bu; aynı akşam Reggina Milan maçında Corradi de buna benzer bir kart görmüştü ve Reggina kulübü Reggina İtalyadır dememişti. Maçta Kayserinin verilmeyen iki net penaltısı var Baros hakemin formasına kan sürerken kesinlikle atılmalıydı vs vs Kayserililer veya Galatasarayın bu açıklamasına karşı olanlar bunları da öne sürebilir. Örneklere bakıyorum Kadıköydeki gol; ya dayı hala orda mısın ya ; hakem elini kaldırınca ne olur endirekt serbest vuruş yani Türkçe meali çift vuruş be gözüm. Eskişehir maçı; Ümit Karanın ayağına çarpıp girdiği net bi şekilde ortada neyin ofsaytı. Sivas maçında Ümit'in atılmasını ben de eleştirdim çünkü hakeme bir küfür yoktu normal bir tepkiydi o ama madem çifte satandart denilmiş benzer şekilde de Mehmet Yıldız yine Galatasaray maçında oyundan ihraç edilmişti; pek de çifte standart yok bu konuda
Galatasarayın gerçekten canı yanarsa hak vereceğim çünkü hakemlerden yıllardır canı yanan bir takımın taraftarıyım ve bunu anlayabilirim ama bu maçtan sonraki açıklama biraz günü kurtarma açıklaması olmuş. Fenerbahçe ve Beşiktaşın canının yandığı yüzlerce şey bulurum çifte standartı sergilemeye çalışırım; eğer çifte standart varsa kesinlikle benim gözümde Galatasaray yoktur bunun içinde.Mağdur edebiyatı biraz ucuz kahramanlık,başarısızlığı örtme olur. Moda bir söylemle "Benim için de federasyon bitmiştir" deyip şirin görünmeye çalışmak inandırıcı gelmedi bana. Neyse ben kerdi derdime döneyim

12 Temmuz 2008 Cumartesi

Kewell üzerine


bildiğimiz gibi Galatasaray Liverpooldan Harry Kewellı aldı
kimine göre büyük bir transfer kimine göre fiyasko
bunu tabi zaman gösterecek
bu iki kutbun iki dayanağı var
1. grup Kewellı Leeds zamanındaki Kewell olarak hatırlıyor
2.grup Kewellı Liverpooldaki müzmin sakat haliyle biliyor

ben fikrimi yazayım
Kewellı Leedsten de Liverpooldan da az çok bilirim
oynadığı vakit çok fayda sağlayacaktır
Liverpool dönemi bir şanssızlıktı ,kadroya girmekte zorluk çekeceği aşikardı
benim bildiğim Kewell kesinlikle o formayı kapardı
ama uyum ve sakatlıklar onu engelledi

şimdi önünde bambaşka bir imkan var
kariyerini tekrar canlandırabilme imkanı
başarabilir mi? bekleyip göreceğiz
Skibbenin 4-2-3-1inde de çok iş yapacaktır
ben onun iyi bir transfer olacağını düşünüyorum
Galatasaray taraftarı onun biraz arkasında dursun yeter

1 Haziran 2008 Pazar

Gegiç'ten Sevilla destanı


Bundan tam 38 yıl önceydi. Fuar Şehirleri Kupası'nın son senesi oynanıyordu. Çünkü, Avrupa futbol sahnesinde Fuar Şehirleri Kupası kalkacak, onun yerine UEFA Kupası çıkacaktı. Eskişehir, o sezon ikinci plaseli takım olarak, bu kupada Türkiye'yi temsil etmeye hak kazanmıştı. Kuraya göre, rakibimiz İspanyolların ünlü takımı "Sevilla" çıkmıştı. İlk maç deplasmandaydı; futbolcularım oldukça sıcak bir havada ilk defa gece maçı oynamasına rağmen ezilmeden 1-0 mağlup olmuştu. Rövanş karşılaşması için hem uluslararası maç tecrübesi kazandık hem de ikinci tur için umutlanmıştık. Maçtan sonra verilen resepsiyonda Sevilla Kulüp Başkanı'nın yanı sıra Sevilla'nın ünlü Avusturyalı hocası Max Merkel iyi oyunumuzdan dolayı bizi tebrik ederken iki hafta sonra rövanş maçı gelip çatmıştı. Ancak misafir takım Sevilla'yı Eskişehir'e yerleştirmek büyük sorun olmuştu. Çünkü o zamanlar Eskişehir'de Avrupa standardında kaliteli bir otel maalesef yoktu. En sonunda Ankara Genelkurmay Başkanlığı'ndan izin alarak Sevilla'yı Eskişehir Orduevi'ne yerleştirdik. Şehrin bütün sokakları adeta Kırmızı-Siyah bayraklarla donatılmıştı.
Karşılaşma öğleden sonra ve tıklım tıklım tribünler karşısında Atatürk Stadı'nda oynanmıştı. Maçı da ünlü spikerimiz Orhan Ayhan radyo vasıtasıyla tüm Türkiye'ye nakletmişti. Güneşli ve pırıl pırıl bir sonbahar gününde oynanan tarihî maçta seyircinin orkestra şefi ise Amigo Orhan'dı. Karşılaşma öncesi gol yemeden iki farklı galibiyeti strateji olarak kendimize belirlemiştik. Maçın ilk devresi 0-0 sona erdi. Karşılaşmanın 66. dakikasında ise tecrübeli İspanyol takımı 1-0 öne geçti. Bu golden sonra Atatürk Stadı adeta ölüm sessizliğine bürünmüştü. Çünkü ikinci tura çıkmak için artık 3 gol atmamız gerekiyordu. Futbol gerçekten sporun en tuhaf oyunlarından biridir. Sporun ve bilhassa futbolun mucizesi vardır. Maçın son 15 dakikası da bunu ispat etmişti. Sağ koridordan işletilmiş kombinasyonlardan sonra üç defa taymingli ve isabetli ortalar yaptık. Fethi Heper de mükemmel üç kafa golü atmıştı. Turu getiren son gol ise maçın son saniyesinde gelmişti. Golden sonra kısa bir şok yaşayan taraftarlar da maçın bitiş düdüğünden sonra stadı bayram yerine çevirmişti. Sevilla'nın oyuncuları ise çimlere uzanmış, kaçan tur için ağlıyordu. Eskişehir ise futbol tarihimizde bir İspanyol takımını eleyen ilk Türk takımı unvanını alıyordu.

İşte o muhteşem zaferi ülkemize yaşatan futbolcu kadrosu ve teknik heyeti: Mümin, İlhan, Süreyya, İsmail, Kamuran, Vahap, Küçük Burhan, Doğan, Nihat, Fethi, Halil, Ender, Abdurrahman, Büyük Burhan, Nuri, Ayhan, Taşkın, Faik. Teknik Direktör: Abdullah Gegiç. Antrenör: Abdullah Matay. Genel kaptan: Aydın Begiter. Kulüp başkanı: Celal Sölpük. 15 bin seyirci ordusu ve onların şefi Amigo Orhan. Türk futboluna altın bir sayfa açan maçın kahramanlarına binlerce kez teşekkürler...

Abdullah Gegiç

1998 Şampiyonlar Ligi finalinde Real Madrid ve Juventus Ajax Amsterdam stadında karşılaşırlar
maçı Roberto Carlosun şutunda oluşan karambolün ardından Mijatoviçin golüyle Real Madrid 1-0 kazanır ve Şampiyonlar Ligi Şampiyonu yani Avrupanın en büyüğü olur
neden böyle bir giriş yaptım?
çünkü Real Madrid tam 32 yıldır bu kupayı alamamıştı
bu şampiyonluktan önce en son 1966 yılında kupayı kaldırmışlardı
finalde Partizan Belgradı 1-0 geriye düştüğü maçta son 20 dakikada attığı iki golle yenerek
ve sürpriz bir şekilde finale çıkan o Partizanın başında kim vardı biliyor musunuz?
Abdullah Gegiç
1924 doğumlu Yugoslav Hoca bu başarının ardından (ki kupayı alsa Realin yolunu tutardı)
daha sonra Fenerbahçe'nin teknik direktörlük teklifini kabul eder ve ilerde vatandaşlığına da geçeceği Türkiyeye gelir
ilk sezonun sonunda Beşiktaştan daha fazla galibiyet almasına rağmen 45 puanla Beşiktaş şampiyon olur ve Gegiç'li Fener 43 puanla ligi ikinci bitirir.
e tabi Fenerbahçe için ikincilik başarısızlıktır di miii
Gegiçin sözleşmesi devam etmesine rağmen görevine son verilir; o da ülkesinin yolunu tutar
lakin tam bu sırada Eskişehirspordan teklif alır
dönmez Belgrada Eskişehire gider
tesadüfe bakın ki sezonun ilk maçı Fenerbahçe iledir
Gegiç'in Eskişehiri Molnarın yönettiği Fenerbahçeyi 3-0 yener
o sene Fenerbahçe şampiyon olur

burda dikkatimi çeken birşey var; şu eski alışkanlığımız
1966-1967 sezonunda Gegiçle ikinci olmuşuz Gegiç yollanmış
1967-1968de Molnarla şampiyon olmuşuz
bir sonraki sene 1968-1969'da 20. haftada(ki lig 30 hafta) Molnarı göndermişiz iki hafta küçük Fikret iki hafta Mehmetçik Basri takımı yönetmiş sonra da Rumen Ionescuyu getirmişiz ve sezonun son maçlarını onla yapmışız ve ligi de 4. bitirmişiz
daha sonra 1969-1970de Ionescuyla şampiyon olmuşuz
ama başka bir Rumen Teasca'ya emanet etmişiz takımı; ligi 1 puan farkla ikinci bitirse de lig bitiminde ona da kapıyı göstermişiz
sonra Sabri Kiraz gelmiş ve şampiyon olamadığı için ona da kapı denilmiş
Didi gelmiş daha sonra dünya futbolunun efsanelerinden,Brezilyanın da şampiyon kaptanı
ilk sene Didi şampiyon olamasa da kalır ve Fener bunun semerisini 2 üstüste şampiyonlukla alır
ama bu 2 şampiyonluk ve yenilgisiz giden sezon Benfica yenilgisiyle ayrılığa dönüşür
neyse istikrarın önemini anlatmayacağım
biz her sene hoca göndermeye devam edelim bakalım

Abdullah Gegiç diyorduk
Abdullah Gegiç Anadolu İhtilali tamlamasını gerçeğe dönüştüren kişidir
Üç büyüklere kök söktüren şampiyonluğu elinden alınan(!) bununla yetinmeyip Avrupada destanlar yazan Sevillayı Porsuk'un sularına gömüp İspanyol takımını eleyen ilkTürk takımı olma şerefine nail olan, Türkiye Kupasını ve Cumhurbaşkanlığı kupasını kazanan Eskişehirsporun başında o büyük hoca vardı
daha sonra Bursaspor Beşiktaş Adana Demirspor ve yine Fenerbahçeyi çalıştırdı
son yıllarda Dardanelsporun alt yapısında görev yapan Gegiç ; Fevzi Elmas,Hasan Kabze,Mehmet Topal,Okan Koç,Mehmet Çoğum Selçuk İnan gibi ismleri Türk Futboluna armağan eder
kendisini kendisinden dinleyelim isterseniz
1966'da Partizan'la Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Real Madrid'e yenilmiştik. Bu sırada birçok ünlü Avrupa kulubünün yanı sıra F.Bahçe de peşimdeydi. Rahmetli babam Türkiye'ye gitmemi istedi. Bana, "Orada harika insanlar yaşıyor. Para pul istemeden Türk futbolunu kalkındıracaksın."dedi. Ben de F.Bahçe'yi tercih ettim. Fakat daha 2 yıl sözleşmem olmasına ve takımı 2. yapmama rağmen gruplar beni F.Bahçe'den ayırdı.

Yugoslavya'ya gitmek için eşyalarımı hazırlıyordum. Tam o sırada Eskişehirspor'dan teklif geldi. Avrupa'nın en kariyerli hocalarından biri olmama rağmen "Türkiye'de başarısız oldu" dedirtmemek için Eskişehirspor'a "evet" dedim. Aksi halde vicdan azabı çekerdim. Eskişehir'in seyirci potansiyeli süperdi ve ilk maçı F.Bahçe ile oynadık. 3-0 kazandık. Gazeteler, "Gegiç'in intikamı" diye manşet atmıştı.

Türkiye'de o yıllarda idman teknikleri fazla gelişmemişti. Yeni teknikler ve metotlarla futbolcuları test ettim. Pazar günkü maçın ilk 11'ini salı günü ilan ederdim. Maç sabahına da idman koyardım. Ama bu topsuz ve psikolojik ağırlıklı bir çalışmaydı. Rakip uyuyorken biz maça hazırlanıyorduk. Ayrıca futbolcuların boyunlarına karton veya havlu bağlayarak kafaları yukarıda top sürmelerini öğrettim.

Eskişehirspor efsanesinin doğuşunun temelinde sihirli bir üçgen yatıyordu. Seyirci, teknik heyet ve idareciler... Avrupa'da da ses getirdik. 1970'te Sevilla'yı eleyerek Türkiye'deki başarımızın tesadüf olmadığını kanıtladık. Takım ilk kez gece maçı oynamıştı, buna rağmen Sevilla'yı saf dışı bırakmıştık.

İstanbul saltanatını yıkmanın zor olmadığına inanıyordum. Ancak Eskişehir'in şampiyon olmasını, üç büyüklerin baskısı üzerine Türkiye'ye gelen yabancı hakemler engelledi. Bizden sonra Trabzonspor'un önü açıldı. Her şeye rağmen Eskişehirspor, Anadolu ihtilalini başlatan ilk takım olarak görevini yapmıştır.

Adana Demirspor?u çalıştırdığım yıllarda Fatih Terim benim öğrencimdi. Terim, o zaman ortasahada oynuyordu. Birgün ona "modern libero" görevini vereceğimi söyledim. Ancak bu, ilk etapta içine sinmemişti. 10 gün sonra tekrar çağırıp, "Geriden çıkıp gol atacaksın. Çok yönlü futbolcu olacaksın" deyip onu kandırdım. Bu yeniliği, üst üste 3 kez şampiyon olan G.Saray'a karşı denedim. Maçı da Fatih'in sayesinde 1-0 kazandık. Fatih de G.Saray'a transfer oldu ve bugünlere kadar geldi.

Her zaman bir futbolcunun ilk önce "modern insan" olması için uğraş verdim. Türk futbolunun ilerlemesi için yürekten çalıştım, bazıları gibi reklam yapmadım.

Gegiç Türk Futbolu ve Eskişehirspor için unutulmaması gereken bir efsanedir.2007 Anadolu Yıldızı derneği gecesine katıldığında unutulmadığını görmüş ve şu dizelerle karşılanmıştır

ister efsane deyin isterse imparator
ister el sallayın isterse kaşkol
destanda baş roldeki ölür mü hiç
hoşgeldin safa geldin Abdullah Gegiç

adını duyduk ilk babamızdan
seni bizden bildik bağrımızdan
bu şehirde bu ne güzel sevinç
hoşgeldin safa geldin Abdullah Gegiç

siyahın yanına kırmızıyı koyduk
yetmedi Türkiye Avrupada coştuk
bu taraftar o gururu unutur mu hiç
hoşgeldin safa geldin Abdullah Gegiç

uyandı anadolu derin uykudan
şahlandı coştu yılmadı yıldırımlardan
senin açtığın yol kapanır mı hiç
hoşgeldin safa geldin Abdullah Gegiç

sen yoktun Anadolu yine uykuya daldı
Es-Es'liler şahlanmazsa geriye kim kaldı
Es-Es ruhunda senin yerin es geçilir mi hiç
hoşgeldin safa geldin Abdullah Gegiç

Abdullah Gegiç'in nezdinde tekrar "hoşgeldin safa geldin Es-Es"


11 Mayıs 2008 Pazar

Şampiyon Galatasaray

Süper Ligin 50. şampiyonu Galatasaray oldu.İki hafta önce Ali Sami Yen'de Fenerbahçeyi yendikleri gün şampiyon olmuşlardı ancak işte kesinlik bugüneymiş.Sezonun son maçında Oftaşı Hakan Şükür ve Hakan Baltanın golleriyle yenen sarı kırmızılılar kendi taraftarı önünde 17. şampiyonluğunu elde etti.Gol kralı ise Fenerin "yedek golcüsü" " genç" Semih
Sezonun son haftasının sonuçları
bu sonuçların ardından Galatasaray ve Fenerbahçe şampiyonlar ligine Beşiktaş ise UEFAya katılmaya hak kazandı.Düşen takımlar ise daha önceden belli olduğu gibi Kasımpaşa,Manisa ve Rize oldu.
2007-2008 Sezonu Türkcell Süper Lig Puan durumu şu şekilde


29 Nisan 2008 Salı

Arda

derbiden ilginç bir resim daha
pozisyonda Ardayı izleyin
topla hiç alakası yok tek amacı hakemi kandırıp bir serbest vuruş kazanabilmek
ben onu anlıyorum bu resimden
yeteneğine şüphe yok ama eskiden sporcunun aynı zamanda ahlaklısı makbuldü

Volkan gol gol gol


CSKA'dan gol yeriz Allah belanı versin Edu
Sevilladan yeriz Allah belanı versin Edu
iyi de Serdar varken mesela hiç öyle birşeyin tehlikesini bile yaşamıyoruz
bir defansla bir kaleci nasıl konuşmazlar ya
sen top gelirken niye,sakiin, bendeee, vuuuur vs. demezsin ki
geçtim onu ceza sahasının ön çizgisine kadar ne diye açılırsın ki
geçtim açılmanı ne diye topa tek el çıkarsın ki

mağlubiyeti sana yüklemiyorum
daha 55 dakika vardı sen o golü yediğinde
ama Serdar varken de senin Fener kalesini korumanı istemedim hiç bir zaman
belki ondan daha iyisindir ama güven vermiyorsun bana
neden mi

bu duruşundan dolayı
Serdarı da birebir stadda izledim
top ondan uzaktayken sürekli kolarını bacaklarını ısındırır ve top rakipteyken mesafenin önemi olmaksızın hazır bekliyordu
bunu yapmazsan adı Keita olan bir ademoğlu 35 metreden çakar golü
bunu yapmazsan bir basit geri pası uzaklaştıracağım diye sezonu kapatırsın

içinden ulan maç penaltılara kalsa da şu hatalı golümü telafi etsem de sustursam donnie'yi diyorsun ama Sevilla maçında bile susmadım ki şimdi susayım
sezonun o anki en önemli maçına sıfır konsantrasyonla başlarsan veya Çelsi maçına veya Galatasaray maçına
ben susmam
kötü oyun hata vs. bunlar futbolun olmazsa olmazları
ama laubalilik hem formana hem rakibine hem de futbola saygısızlıktır

Ümit üzerinden derbi değerlendirmesi


Ümit aslına bakılırsa bu maç iyi de oynamadı
diğer arkadaşlarının yanında da bana göre vasattı
ama işte bu "vasat"oyuncunun maçtan gelen bu birkaç enstantanesine bakalım

sağ kanatta Fenerin sol beki Uğurla boğuşurken

sol kanatta Fenerin sağ beki Çocuk'la

orta sahada

kendi kale sahasında

rakip stoperlerin arasında

Galatasaraya maçı getiren acaba bu muydu?
ben cevabı biliyorum da öylesine sordum

100. maçta 100. gol ve 100'de 99 şampiyon

Zico hatalı kadro çıkarmış da o oynayamazmış da bu oynamalıymış da sistem şöyle olmalı taktik böyle olmalı vs. vs.
bunlara hiç gerek yok
bu bir derbi mi?
evet
şampiyonlukla birebir alakalı bir debi mi hemi de?
evet
o zaman birader paf oyuncusu olsan da çıkacaksın oynayacaksın
şurda 2 hafta sonra lig bitiyor
bacağın kopsa da oynayacaksın
sert bir giriş oldu biraz kusura bakmayın,dünden beri yatışmış halim bu
ha benim sinirim kendimedir etrafa saldırmakla göstermem öfkemi

neyse
evet Türk futbolunun gülen yüzüdür Fenerbahçe Galatasaray derbileri
Türk futbolunun olmazsa olmazıdır
yıl boyunca tüm Türk futbolseverlerin beklediği unutulmaz anlardır
her Fenerbahçe Galatasaray maçı önemlidir ama bu maç daha bir önemliydi
bu maçı önemli kılan ise kazananın şampiyon olacağı maç olması

maça Fenerbahçe kalede Volkan defansta Çocuk,Edu,Lugano,Uğur
ortada Kazım Maldonado Aurelio Deivid önlerinde Alex ve tek forvet Kezmanla
Galatasaray ise kalede Aykut defansta Sabri Servet Emre Hakan Balta
ortada Barış Mehmet Topal Ayhan Arda ve ileri ikilide Nonda Ümitle başladı
Hakanla Ümit kadar anlaşamıyor Nonda Ümit ikilisi
nitekim Galatasarayın da maç boyunca pozisyonu yoktu neredeyse
kılıf arama birader demeyin gördüğümü yazıyorum
mesela son kupa maçında daha maçın başında Ümitin Hakanı kaçırdığı pozisyonu Nonda Ümit şeklinde mümkün değil göremezsiniz
Galatasarayın Luganonun ıska geçtiği top sonrası Ümitle direkten dönen topundan sonra hah dedim bu iyi oldu bizimkiler uyanır artık
ı ıh
dakika 35te Sabri rastgele doldurdu Volkan efendinin bir başka ikramıyla Nonda golünü attı
Volkana sonra döneceğim için bu tek golü kısa anlatmış oldum
daha dakika 35 ,55 dakika var hallederiz
ı ıh
ilk yarı bitti olsun be ikinci yarı takım kendini hatırlamış gelir
ı ıh
Semih de girdi takım canlanır artık
ı ıh
son 20 dakika
ı ıh
10 dakika var yeter bize
ı ıh
5 dakikada bitiririz ya sorun değil
ı ıh
sabaha kadar da oynansa maç Fener futbolcularının oynama isteği yoktu
az biraz Edu ve Çocuk çok az Maldonado Deivid ve Kezman o kadar
hani derbi öncesi geyiklerde Fener anca 8 kişi kalırsa Galatasaray yenebilir diyordu ya bazı taraftarlar
ya da ne bileyim böyle bir geyik vardı
haklı çıktılar
Fener 5 kişiyle bu kadar oynayabildi ancak
ona rağmen Galatasarayın pozisyona girememesi Edu Çocuk ve Maldonadonun zamanında müdaheleleri ve Galatasaraylı oyuncuların beceriksizliği yüzünden oldu
mesela Ayhan
ya yıllardır oynuyorsun birader
kale karşında ne diye geri dönersin ki
Galatasarayda Sabri Emre Servet ve Mehmet Topal iyiydiler özellikle

bir şeye daha deyineyim
Cevat Gülerin değişikliklerine aklım ermedi
ya zaten Fener oynamıyor,ne diye takımını defansa çekersin ki
iyi bir Fener çok ağır bir şekilde ödetirdi bu yanlışı
olmaz olmaz bir de ikili averaja kalırsa o zaman da ödersin bunun bedelini

velhasılı kelam
sezonun en önemli maçında daha çok inanan daha çok isteyen daha çok mücadele eden Galatasaray son 2 haftaya 3 puan farkla lider girdi
bize de Sivas yense diye hayal kurmak kaldı
tebrik etmek gerek Galatasarayı

başlığa gelirsek de
bu ligdeki 100. FB-GS derbisydi ve Nondanın tek golü de ligde Galatasaray adına Fenerbahçeye atılmış 100. goldü
100'de 99 da sırf matematiğe ihanet olmasın diye yoksa iki tane daha 100 ekleyecektim başlığa

20 Nisan 2008 Pazar

Alex'le herşeye varım ben

ya anlamıyorum bu adamı ya
maç boyunca müthiş paslar atmasına falan alıştık zaten
Alexin önünde forvet olmaktan daha güzel ne olabilir ki bu dünyada diye düşündürüyor
valla al da at diyiveriyor
sağolsun dün Kezman bunu dil farkı nedeniyle anlayamadı; olsun
kaçırdığı golleri ilkokul çocukları kaçırmazdı ama attığı gol güzeldi
ama biz onu gol atsın diye aldık zaten,ekstra birşey yapmış sayılmaz
öyle bir hale getirdi ki bizi atınca şaşırır olduk

neyse ya dün Fener Denizliyi 4-1 yenerek şampiyonluk için geri saymaya devam etti
bugün de Galatasaray yenerse Ali Sami yende haftaya ligin finali oynanacak

Fenerin gollerini Kezman Deivid Murat(kk) ve "Fenerin golcüsü sayılmayan" Semih atttı
maçın yıldızı bana göre elbette Alex ve ardından Uğur idi

niye Alex peki?
maç boyunca attığı insan üstü paslara,yaptığı yerinde preslere ve gereken yerde mücadelelerine birşey demiyorum
zaten biliyoruz onları
bu sefer en ünlü Alexsavar olan Tomas Abraham bile durduramadı

ben en çok kaptanlığına değineceğim
o kadar pasını saçmasapan şekilde harcayan Kezmanı golünden sonra yerden kaldırıp sarılan oydu
ha bu arada
Kezman acaba bilerek mi kaçırdı Alexin paslarını,Alex asist kralı olmasın diye
olur mu olur Brezilya çetesi demek ne kadar komikse tek kişilik Sırp Çetesi diye saçmalamam da o kadar komik diii mi
peki Alex niye sarıldı gol sonrası
hii !!! mafyada böyle yapar hep, önce iyi görünür sonra sıkar topuğuna,amaniiinn Kejo koru kendini Brezilyalılardan

neyse Alexle futbolun güzelliklerine kaldığımız yerden devam edelim
maçın ikinci yarısı daha durum 1-0 iken muhteşem bir topuk pasıyla Uğuru kaleci Süleymanla karşı karşıya bıraktı
ama Uğur 1 metre yanındaki Kezmana vermeyi düşündü ve gol olan top ofsayt diye geçerli olmadı
ofsayt yoktu ama konu bu değil
Uğurun böyle birşeyi yapması
Alex de bastı fırçayı,valla çocuk azarlıyor gibiydi kaptan
kimse Alex ne karışır demesin
o bu takımın kaptanı
saha içinde sorumluluğunun en fazla bilincinde olması gereken adam
ayrıca 2 sene önce Denizliyi o yaşadıydı Kezman ya da Uğur değil
kalmış 4 hafta
geçen hafta Kezmanın penaltıyı atmak istemesi kadar gereksiz bir şeydi Uğurun golü Kezmana attırmak istemesi
skor daha 1-0
ya Denizli bir gol atıp maç sonuna kadar yatsaydı ne olacaktı şampiyonluk hayallerimiz
yarınlara mı kalacaktı
skor 3-0,4-0 olsun ne halt edersen et,Alex de bastı azarı tabi
ama aynı Alex Deividin attığı gol sonrası herkes Deivide giderken koşup Uğura sarıldı ve gönlünü aldı

ufacık ayrıntılarla bile ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu göstermekte yengemin dahi eşi

maç boyunca boş kaleye çok sayıda goller kaçırmamız biraz düşündürse de farklı galip gelmek güzel,
aslında galip gelmek başlı başına çok güzel

haftaya Galatasaray maçı var
bu maçta da Denizli maçındaki gibi goller kaçırırsak şampiyonluğu veriveririz
Kezman biraz daha Kezman olduğunu hatırlamalı
yoksa o üzülmesin diye bizler kahra gark olacağız

Türkcell Süper Lig Hiç Bitmesin
Alex De Souza hiç gitmesin

14 Nisan 2008 Pazartesi

ne por favoru ya


maç 2-1'ken doğum günü olduğu için ve de dünya yıldızı olduğu için moral kaybı olmasın diye alınan Kezman Alexin muhteşem pasında çok kötü bir kontrolle kaleden uzaklaşıyor
karşı karşıya kalıp dokunması yetecek pozisyonda topu çizgiye taşıması beceriksizliktir açıkça
sonra ne yapıyor ilk anda geriden gelen Alexe pası atabilse Alex yazacak golü
ama o biraz daha eveliyor geveliyor,zaten çizgiye yarım metre kalmış ne diye bir de zayıf ayağının olduğu yer olan kale çizgisine dönersin ki
Anelkanın 4-0'lık maçta Mondragona çalımı gibi birşey mi atmayı düşündün acaba
Allahtan Halis Özkahya yetişti de uydurma bir penaltı verdi
penaltıyı görünce küfrettim hakeme
ya böyle saçma penaltılara ne ihtiyacımız var ya
resmen Fenere karşı yapılmış birşey olarak görmeye başladım
hakem desteğine ihtiyacımız mı var sanki de bunlar yapılmakta,sonra da Fener hakemlerle alıyor oluyor
neyse uzatmayayım
takımın penaltıcısı Alex De Souza
ama Kezman ben atayım diyor,daha oyuna gireli 5-6 dakika olmuş
ayağın soğuk por favor(lütfen) diyorsun topu istiyorsun
ne por favoru ya kalmış 4 hafta
hatır gönülle mi yürüyecek bu iş
oldu olacak kaleci Serdar Alexten rica etsin "dayı ya bi maç da forvet ben oynayayım be sen kaleye geçiver por favor be hadi" oh ne ala valla,por favormuş

tıpkı 2 sene önce Nobrenin İnönüde kaçırdığı penaltı gibi
o maçta da 90'da golü yemiş ama son anda yine de maçı kurtarmıştık
ne farkı var ki bunun ondan

sorun penaltının kaçması değil
sorun Zicoda ya da Alexte de değil
böyle birşeyi isteyen Kezman'da suç
kalmış 4 hafta sırası mı şimdi yaptığının

ve nitekim işte lafı uzatmayayım geçen hafta son saniye golüyle kazanan Fenerbahçe son saniye golüyle bu sefer 2 puan kaybediyordu
demekki neymişşşşş
maç hakemin düdüğüyle biter.
geçen hafta olduğu gibi !
bu hafta olduğu gibi !

neyse kalan bütün maçlarını alan Fenerbahçe şampiyon olabilir di mi
yani avantaj hala Fenerde ve de lider zaten
averajla ikinci Galatasaray aynı puanda
üçüncü Sivasın da lider ve ikinciden 3 puan eksiği var sadece

Fener ciddiye aldığı her maçı kazanabilecek güçte
şimdi Ali Sami Yene beraberlik için değil kazanmak için gidecek
bence bir bakıma da iyi oldu bu
hatırlasanıza kupa maçının rövanşını
ne kadar kötü bir Fener vardı 10 kişi kalıncaya dek
her işte bir hayır vardır

bu kadar diyet yeter,silelim gözlerimizin yaşını

17 Mart 2008 Pazartesi

Süper Lig 26. Hafta













Türkcell Süper Lig'de 26. haftayı da geride bıraktık
alınan sonuçları yukardaki şekilde lakin maçları bir hatırlayalım tekrar

26. haftanın açılış maçı Manisa'daydı
düşme hattındaki Manisa ile şampiyonluk peşindeki Sivas karşı karşıya geldi
iki takımın da yenilmemesi gereken maçta haliyle genelde orta saha mücadelesi hakimdi ve goller de son dakikalarda geldi.
86. dakikada ceza sahasındaki karambolde 2 kere üstüste kurtarış yapan Petkoviç,Burak Yılmaz'ın kafasına engel olamayınca son 4 dakikaya Manisa önde girdi
ancak 1 dakika sonra Sivas Mehmet Yılmaz'ın asisti sonrası Sezer'in golüyle beraberliği yakaladı
son dakikada Burak'ın direkten dönen topu maçın sonucunu belirledi
Sivas 55 puana yükselirken, 23. puanını alan Manisa için tehlike çanları çalmaya devam ediyor

Cumartesi akşamı hocası Feldkamp,kaptanı Hakan ve Song'dan yoksun Ankara Yenikent Stadına giden Galatasaray zor maçta golcüsü Ümit Karan ile 3 puan alarak şampiyonluk yarışına devam etti
gol öncesi Lincoln'ün Hürriyet'in ayaklarını tutması faul gibi geldi bana ama yine de gol güzeldi
Nonda Lincoln'e verdi
o da tek topla Nonda'yı kaleciyle karşı karşıya bıraktı
Nonda müsait olmasına rağmen daha boş durumdaki Ümit'e attırdı golü

Pazar günü gündüz oynanan maçta Fenerbahçe zemin yüzünden biraz da durgun ve etkisizdi
ta ki Konya'nın golü gelene kadar
Ceyhun'un 48'teki şutu direkten dönen topu kaleci Serdar'ın sırtına çarpıp Konyayı öne geçirdi
bu golün ardından Konya Fener kalesine yüklenmeye devam etti ancak Serdar kalede çok iyiydi
(başka yerde nasıldır bilemem ama kalede iyiydi işte)
derken Zico Selçuk'u çıkarıp Süpermen'i aldı
aman pardon Semih'i
Semih yetişşş çağrılarına pelerinini giyip sahaya uçarak cevap verdi
55te girdi 58 ve 60da iki gol atıp daha sonra oyundan çıktı ve adeta alın devam edin bakıyim dedi
oyuna girerken de Yasin'e "şimdi iki gol atarım maçı bitiririm" demiş
onun yerine oyuna giren Maldonado'da 4. golün asistini yaparak iyi oyununu süsledi
3. ve 4. goller 81 ve 84ta Kezman'dan geldi ve maç 4-1 sona erdi
lider Beşiktaş ise İnönü stadında Trabzonspor karşısındaydı
maça geçmeden önce bu maça Bülent Yıldırım'ın verilmesini anlayamadım
Trabzon'daki ilk maçta da görev verilmişti
ve skandal bir maç yönetip haksız yere Rüştü'yü oyundan atmıştı
şimdi aynı hakem rövanşa ne diye verilir çözemedim
neyse daha 5. dakikada Holosko Erdinçten topu kazanıp müthiş bir yay çizerek ceza sahasına girdi ve Nobre'ye golü attırdı
yani orada Nobre değil de Baki olsaydı yine gol olurdu
golün %90'ı Holosko'nundur
ilk yarının son dakikalarında Rüştü'nün muhteşem kurtarışlarının ardından Delgado muhteşem golüyle ilk yarıyı 2-0 bitirdiği gibi maçı da bitiriyordu bence
kendisine yapılan faulün ardından frikiği 90'a göndererek nefis bir gol atıyordu
ikinci yarı İbrahim Toraman'ın atılmasıyla başlıyordu
İbrahim 3. taban girişinde atılıyordu ama hakem bir diyet ödemek zorunda hissetti sanırım kendini
zaten ilk maçtan istenilmeyen adamdı bir de bu kırmızı kart..
hemen biri bulunmalıydı
şanslı(!) isim genç Barış oldu
kendini attığı gerekçesiyle ikinci sarı kartı görüp oyundan atılan genç oyuncu ile Trabzon'un nicelikçe avantajı sona eriyordu
maçta 79. dakikada bir başka yıldız adayı genç Aydın'ın Delgado'nun pasını asiste çevirmesiyle maç da 3-0 sona eriyordu

bu sonuçların ardından Beşiktaş 58 puanla liderliğini sürdürerek şampiyonluğa bir adım daha yaklaştı
ama ensesinde hemen 1'er puan geriden gelen Galatasaray ve Fenerbahçe var
Sivasspor ise rotasını UEFA'ya yöneltmek zorunda,yedirmezler şampiyonluğu

şampiyonluk için Beşiktaş ve Fenerbahçe çekişir
İnönü'deki maç şampiyonu belli eder diye düşünüyorum
Galatasaray'ın ise şampiyon olmasına ihtimal vermiyorum
ama 8 hafta sonra belli olacak herşey

Türkcell Süper Liiiig hiiiç bitmesin