Şampiyonlar Liginde en iyi 8 takımın arasına giren Fenerbahçe,ligde Beşiktaş karşısında 2-1'lik galibiyetle puan farkını geçen sene olduğu gibi 5'e çıkardı.
küçük maçların küçük oyuncusu Alex De Souza attığı 2 golle maçı getirdiği gibi ligde de 22. maçında 12 gol 10 asiste ulaştı(her maça 1 gol)
3 Alex eder,5 Alex eder denilen meslektaşları ne alemde bilmiyorum
ayrıca majesteleri Beşiktaş'a attığımız 100. gole imzasını koyarak yine tarihimize adını yazdırdı
kendisinden 20 santim uzun oyuncuların arasından attığı kafa golü Beşiktaş'ın bu sene yediği 8. kafa golüydü
maçın 8 dakika uzaması manidardı
manidar olan bir başka konu da Beşiktaşlı taraftarların 8 yedikleri ülkenin bir başka takımının son 8'de Fenerbahçeyle karşılaşacak olması sebebiyle maça o 8 yedikleri ülkenin diğer bir takımının formalarıyla gelmeleriydi
aradan 3-4 ay anca geçmiş,ne çabuk hazmettiler acaba bu 8'i
ben birşey demiyorum sonuçta Avrupada bunu vatan millet Sakarya yapanlar birtek biz varız heralde
mesela bir Birminghamlı(börmıngımlı) Newcastle United(nivkesıl yunaytıd) Avrupa kupalarında maç yaparken Newcastle'lı (nivkesıllı) olmuyor
ama yine de aynı ülke be gözüm,nasıl bir mide var,nasıl hazmettiniz
neyse efendim çok eleştirilen,aman hoca mı denilen,stajer(!) Zico ligdeki 10. derbisinde de yenilmeyip 8. galibiyetini kazandı
Beşiktaş 28 maçta 58 puanla 4. sırada devam ederken ,son şampiyon Fener 63 puanla son 6 haftaya lider girmiş durumda
Türkcell süper liiiig ; hiiiç bitmesin
Alex De Souza ; hiiç gitmesin
30 Mart 2008 Pazar
şampiyonluk umutları yine yarınlara kaldı
29 Mart 2008 Cumartesi
haydi çubuklular; inletin nağmeleri !!!
Türkcell Süper Ligi'nin lideri ve son şampiyon Fenerbahçe'miz bu akşam saat 19.00'da İnönü Stadında Beşiktaş'la çok önemli bir maça çıkıyor.
derbilerin hepsi önemlidir elbette ancak bu maçı kaybedenin şampiyonluk yolunda ciddi darbe alacağı hususu bu maçı daha da önemli kılmakta.
3 gün sonra Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finalinde Chelsea ile oynayacak takımımızın bu maça konsantrasyonu yine de yüksek durumda
futbolcularımız derbinin ve bu derbinin şampiyonluk hesaplarına etkisini bilmekteler
o yüzden Carlos ve Deivid'in yokluğunun etkilerini düşünmüyoruz bile
çünkü sahaya sonuçta 11 çubuklu çıkacak
ve bu 11 Fener neferi; üzerindeki formanın ağırlığını idrak ederse ismin pek bir önemi kalmıyor, ya da rakibin..
artık herşey futbolcularımızın yüreğinde
onlar istesin yeter
haydi çubuklular; susturun İnönü'yü
haydi çubuklular; inletin nağmeleri
haydi çubuklular; YETER Kİ İSTEYİN !!!
21 Mart 2008 Cuma
aşkın aldı benden beni ; bana seni gerek seni
Bir kadın çizeceksin
Ne kadar oldu bu hayata geleli
"Söyle, ne olacaksın büyüyünce" diye sorulan sorular tarih oldu,
ama senin kafan hala dolu
Işte benim, işte senin, işte onun diye paylaşıyorsun hayatı üç kuruş sevginle
Ne ? O da mı aldattı seni be ?
Eee ? Ne kaldı geriye ?
Bak sen ne yazık ki klasik bir tablosun dostum
Ne yaparsan yap boşsun
Tamam okumuşsun, ama yetmez, sadece bununla dertler bitmez
Çıkacaksın kabuğundan, bunalımdan kurtaracaksın kendini
Ona göre yaşamayı bırakıp döneceksin gerçeklere, ama önce
Bir kadın çizeceksin
O'nun gibi bırakıp gitmeyecek
Saklayıp gömeceksin (ki senden başka)
Kimseler sevemeyecek
şimdi bunlar yetmez gibi bir de kendini aşka mı bıraktın, hadi be
Bırak adam gibi şeylerle uğraşmayı
Herkes gibi takıl yaşa hayatını
Takılamıyorsan bile rol yap, ne yap et ama yarat kendi yalan dünyanı
Çünkü bunlar para ediyor baksana sevgi bile yalan olmuş,
Piyasada kavrulmuş, herkes kudurmuş,
"Canım" dediğin bile arkandan vurmuş
Tüm bunları bilerek yaşa ve sakın!
Ama sakın içindekileri tüketeyim deme
Bir gün gelecek göstereceksin kendini, sevgini, neler istediğini
şimdilik alacaksın eline kalemi, kusacak dökeceksin nefretini
Bir kadın çizeceksin
O'nun gibi bırakıp gitmeyecek
Saklayıp gömeceksin (ki senden başka)
Kimseler sevemeyecek
Birden duracaksın soracaksın kendine
Neden bu düzen böyle, neden herkes sahte
Sonra bakacaksın, göreceksin çaren yok
Devam edeceksin yalandan yaşamaya
Bir gün gelecek göstereceksin kendini, sevgini, neler istediğini
Simdilik alacaksın eline kalemi, kusacak dökeceksin nefretini
Çıkacaksın kabuğundan, bunalımdan kurtaracaksın kendini
Ona göre yaşamayı bırakıp döneceksin gerçeklere
Manga
Kopiket: ah bu şarkıların gözü kör olsun
"Hunter" Real'e
her sene yıldız transfer etmesi elzem olan los Galacticos Real Madrid daha şimdiden transfer çalışmalarına başlamış
Real Huntelaar ya da Fabiano'dan birini alacak bence
seneye Raul ve Nistelrooy'un 11'de oynaması kesin gibi
o yüzden alınacak forvet yedek olmalı
ancak Rıdvan Nistelrooy'un bu sene sezonu kapatmasından dolayı sıkıntılara gark olan ve yerini dolduramayan Real; seneye aynı sıkıntıları istemiyor
alınacak oyuncu hem çok iyi bir golcü olacak hem de yedek kalmayı dert etmeyecek
bu bağlamda Drogba vs. alınmaz
hani dedik ya iş düştü mü de çıkacak golünü atacak bir forvet olacak diye
Fabiano zaten İspanya ligi gol kralı
ancak Huntelaar'ın Hollandalı oluşu ve Alman Schuster'in Hollanda futboluna ve Hollandalı futbolculara sepmatisi yazın Huntelaar'ın eflatun beyaz formayı sırtına geçireceğini gösteriyor gibi.
peki Huntelaara bakalım bir de
adı Klaas Jan Huntelaar
oyuncu fabrikası Ajax'ın en pahalı dış transferi
genelde kendi üretip satan Ajax fabrikasına Heeerenven'den 2006'da transfer olmuştu
asıl yetişme yurdu PSV olan futbolcu 900 bin euroya gittiği Heerenven'den ;2005-2006 devre arasında 9 milyon Euro'ya Ajax'a transfer olur
Ajax'a gelir gelmez gollerine devam eder ve ligi de 31 maçta attığı 33 golle gol kralı bitirir.
1983 doğumlu oyuncu Ajax'ta 108 maçta 90 gol atmış
Hollanda U-21 Milli takımında 22 maçta 18 gol ,A Milli takımla da 10 maçta 4 gol atan golcü
bu sene de 28 maçta 28 golle gol krallığına gidiyor
2010 yılına kadar sözleşmesi devam ediyor, tahmini bonservis fiyatı ise 30 milyonlarda düşünülmekte
bana kalırsa bu kadar çıkmaz.
şimdi bence şahane olur alınması
ancak tek sorun şu
Hollanda liginde kral olan biri diğer liglerde o kadar da etkili olamıyor
bunların örnekleri çok
bir iki istisnası var elbette bunun
en bilineni de İngiltere Premier Lig ve La Liga'da da gol krallığı yaşayan Nistelrooy
şimdi Huntelaar istisnalardan olacak mı olmayacak mı
bekleyip görelim
ben aynı başarısını İspanya'da da göstereceğini düşünüyorum
öte yandan Real'in gelecek yıl planları arasında Werder'in yıldızı Diego da var
bakalım yüzyılın takımının 106. yılındaki transferleri ne ola
Lazio 3-2 Roma
proje yüzünden biraz geciktik ama içimde kalmasın yazayım yine de.
efendim malumunuz önceki akşam(Çarşamba) Lazio-Roma derbisi vardı
aynı gün oynanan lig maçında İnter Genoa deplasmanında 1-1 berabere kalınca ,Roma'nın galibiyeti halinde puan farkı 4'e inecekti.
Ve kalan 8 haftaya bakılınca şampiyonluk şansımız yükselecekti
uzun maç yazısı yazmama gerek yok
takım bir derbi için fazlasıyla ruhsuz geldi bana
Vucinic'i beğendim ancak Spaletti neden Giuly'i hiç düşünmez anlamadım
Taddei ile başlayıp Giuly'i ikinci yarı daha erken alsaydı keşke
Cicinho'nun solda başlamasını da yadırgadım
Casetti'yi severim ,ama en azından sol beke o çekilseydi
Casetti tam görev adamı kaleye koy yine oynar
ki valla Doni'den daha iyi oynar
ya ne kadar iyi bir takım olursan ol kalede Doni gibi biri oldukça yenilme ihtimaliniz artıyor
ya yetti valla bu herif ha
yemin ederim güven vermiyor bana ya
ben Pes'te bile ufacık tefecik ama içi dolu turşucuk Curci'yi oynatıyorum
al Doni'yi vur Volkan'a
birbirinin aynısı
bu adam yüzünden kaç puan kaybettik bu yıl ya
ya sen derbiye çıkıyorsun be birader
hiç mi konsantrasyon hiç mi motivasyon olmaz sende
ya gitsin bir an önce adam gibi kaleci gelsin şu takıma ya
neyse velhasılı kelam 3-2 yenildik derbide
kaldı 6 hafta, aradaki puan farkı 7 oldu
kalan maçlara bakarsak Roma'nın 8 maçının 5'i Olimpico'da
Inter de bu kadar karışıkken şampiyonluk hiç de hayal değil
inşallah bir dahaki maçta Casetti bari kaleye geçer
kalan maçlar demişken bir bakalım
Inter
Juventus
Lazio (D)
Atalanta (D)
Fiorentina
Torino (D)
Cagliari
Milan (D)
Siena
Parma(D)
Roma
Empoli
Cagliari(D)
Genoa
Udinese(D)
Livorno
Torino
Sampdoria(D)
Atalanta
Catania (D)
valla hayal değil ya şampiyonluk
ah ulan Doni
18 Mart 2008 Salı
Valencia'da ters giden birşeyler var
eskiden rakipler için bir cehennem gibiydi Mestella stadı
şimdi ise güzel Valencia şehri ,deplasmana gelen takımlar için turistik bir seyahat gibi
bir hafta sonu tatili sanki
"Jose abi haftaya Valencia deplasmanı varmış,ohh gideriz dinleniriz şöyle güzelcene, akşam da maça çıkar ter atar geliriz" gibisinden diyalogların takım oyuncuları arasında dolaştığına eminim
Valencia bu sezon kendi evinde oynadığı 14 maçın yalnızca 4'ünde galip gelebilmiş
geçen senenin şampiyonlar ligi çeyrek finalisti takımın kadrosunu bozmadığı halde bu denli kötü gidişine bir çare olmalı
bence tüm takım kiliseye gidip okutsun kendini
"Los Ches" son olarak da hafta sonu Mestella'da Sevilla ile karşılaştı ve maçtan 2-1 yenik ayrıldı
Valencia'nın tek golü 90. dakikada Albiol'dan gelirken, Sevilla'nın 2 golünü atan Fabiano gol sayısını 22'ye çıkardı ve hem gol krallığına hem de Real Madrid'e yakın vaziyette.
Sevilla puanını 45'e çıkarıp 5.'liğe yerleşirken,eski efsane Valencia da 10. sırada .
takım haftaya Real Madrid deplasmanına çıkacak
ilk maçta "cennet" Mestella'da 5 yediği Realle oynadıktan sonra kendi sahasında çıkıştaki Mallorca ile oynayacak
yok yok
bu iş Koeman'la olmaz
benim acilen Valencia'nın başına geçmem gerek
CV 'me ek olarak FM kayıtlarımla başvurayım hemen
son şampiyon ve lider Real Madrid düşmemeye oynayan genç Deportivo La Coruna'ya ağabeylik yapıp 3 puanı gümüş tepside sundu. Pepe'nin kendi kalesine attığı golle 3 puanı kazanan Deportivo deriiin bi ohhh diyordu. çünkü yenilseydi 17. sırada kalacaktı
gümüş tepside uzatılan bu 3 puan altın değerindeydi onlar için
bonkör Real Barca'ya da bir fırsat sunmuştu
ancak Katalan dimaklar anlayamadı bunu
Real'in bu sürpriz mağlubiyetinin ardından Almeria deplasmanına çıkan Barcelona maçtan 2-2 berabere ayrılarak "Real abi sağol ama biz şampiyon olmak neyin istemiyoruz" diyerek teklifi hunharca reddetti.
iki kez öne geçmesine rağmen Milito'nun kırmızı kart görmesiyle 20 dakika 10 kişi oynamasının faturasını 2 puan bırakarak ödedi
ve puan farkı son 10 haftaya girilirken 7
bu iki büyük ikram edince arsız küçük kardeş Villareal durmadı
Zaragozayı Nihat ve Rossi ile geçen Villareal liderin 9 Barca'nın 2 puan gerisinde
maçta ilk golü atan Nihat da 12ye çıkardı gol sayısını
haftanın en çok konuşulan maçı ise Betis'teydi
Betis Bilbao maçında Bilbao 2-1 öndeyken tribünlerden atılan bir şişe Bilbao kalecisi Armando'nun yüzüne geldi
bunun üzerine maç tatil edildi
Estadio Manuel Luiz de Lopera stadında yaşanan ilk vukuat değil bu
geçen sene de derbi maçında Sevilla teknik direktörü Juande Ramos'un başına atılan pet şişe sonucu maç tatil edilmişti
Betisli'lerin şişeyi atan Carmelo Pena Rodriguez'i hemen ihbar edip yakalatmaları olayın kitlesel değil münferit bir tepki olduğunu kanıtlayabilir. bu da yüklü bir cezadan kulübü kurtarır
La Liga'da haftanın sonuçları
puan durumu
ve gelecek hafta maçları ile yayınımıza son veriyoruz
17 Mart 2008 Pazartesi
Can kurban sana,Serdar Kulbilge
Konya'dan yediğin golü Volkan yemezdi
çünkü Volkan topları izlediği için top direkten döner giderdi hehehe
oh be kalede güven veren bi kalecim var
kaptan mağara adamı Volkandan daha iyi değilsindir belki, bilemem
ama konsantrasyonun her zaman en üst seviyede
son dakikada bile
şımarmanın ş'si yok sende
iyiki iyileştin geldin
yan topların Volkan'dan zayıf olsa da;
bana kaptan mağara adamından daha çok güven veriyorsun
Süper Lig 26. Hafta
Türkcell Süper Lig'de 26. haftayı da geride bıraktık
alınan sonuçları yukardaki şekilde lakin maçları bir hatırlayalım tekrar
26. haftanın açılış maçı Manisa'daydı
düşme hattındaki Manisa ile şampiyonluk peşindeki Sivas karşı karşıya geldi
iki takımın da yenilmemesi gereken maçta haliyle genelde orta saha mücadelesi hakimdi ve goller de son dakikalarda geldi.
86. dakikada ceza sahasındaki karambolde 2 kere üstüste kurtarış yapan Petkoviç,Burak Yılmaz'ın kafasına engel olamayınca son 4 dakikaya Manisa önde girdi
ancak 1 dakika sonra Sivas Mehmet Yılmaz'ın asisti sonrası Sezer'in golüyle beraberliği yakaladı
son dakikada Burak'ın direkten dönen topu maçın sonucunu belirledi
Sivas 55 puana yükselirken, 23. puanını alan Manisa için tehlike çanları çalmaya devam ediyor
Cumartesi akşamı hocası Feldkamp,kaptanı Hakan ve Song'dan yoksun Ankara Yenikent Stadına giden Galatasaray zor maçta golcüsü Ümit Karan ile 3 puan alarak şampiyonluk yarışına devam etti
gol öncesi Lincoln'ün Hürriyet'in ayaklarını tutması faul gibi geldi bana ama yine de gol güzeldi
Nonda Lincoln'e verdi
o da tek topla Nonda'yı kaleciyle karşı karşıya bıraktı
Nonda müsait olmasına rağmen daha boş durumdaki Ümit'e attırdı golü
Pazar günü gündüz oynanan maçta Fenerbahçe zemin yüzünden biraz da durgun ve etkisizdi
ta ki Konya'nın golü gelene kadar
Ceyhun'un 48'teki şutu direkten dönen topu kaleci Serdar'ın sırtına çarpıp Konyayı öne geçirdi
bu golün ardından Konya Fener kalesine yüklenmeye devam etti ancak Serdar kalede çok iyiydi
(başka yerde nasıldır bilemem ama kalede iyiydi işte)
derken Zico Selçuk'u çıkarıp Süpermen'i aldı
aman pardon Semih'i
Semih yetişşş çağrılarına pelerinini giyip sahaya uçarak cevap verdi
55te girdi 58 ve 60da iki gol atıp daha sonra oyundan çıktı ve adeta alın devam edin bakıyim dedi
oyuna girerken de Yasin'e "şimdi iki gol atarım maçı bitiririm" demiş
onun yerine oyuna giren Maldonado'da 4. golün asistini yaparak iyi oyununu süsledi
3. ve 4. goller 81 ve 84ta Kezman'dan geldi ve maç 4-1 sona erdi
lider Beşiktaş ise İnönü stadında Trabzonspor karşısındaydı
maça geçmeden önce bu maça Bülent Yıldırım'ın verilmesini anlayamadım
Trabzon'daki ilk maçta da görev verilmişti
ve skandal bir maç yönetip haksız yere Rüştü'yü oyundan atmıştı
şimdi aynı hakem rövanşa ne diye verilir çözemedim
neyse daha 5. dakikada Holosko Erdinçten topu kazanıp müthiş bir yay çizerek ceza sahasına girdi ve Nobre'ye golü attırdı
yani orada Nobre değil de Baki olsaydı yine gol olurdu
golün %90'ı Holosko'nundur
ilk yarının son dakikalarında Rüştü'nün muhteşem kurtarışlarının ardından Delgado muhteşem golüyle ilk yarıyı 2-0 bitirdiği gibi maçı da bitiriyordu bence
kendisine yapılan faulün ardından frikiği 90'a göndererek nefis bir gol atıyordu
ikinci yarı İbrahim Toraman'ın atılmasıyla başlıyordu
İbrahim 3. taban girişinde atılıyordu ama hakem bir diyet ödemek zorunda hissetti sanırım kendini
zaten ilk maçtan istenilmeyen adamdı bir de bu kırmızı kart..
hemen biri bulunmalıydı
şanslı(!) isim genç Barış oldu
kendini attığı gerekçesiyle ikinci sarı kartı görüp oyundan atılan genç oyuncu ile Trabzon'un nicelikçe avantajı sona eriyordu
maçta 79. dakikada bir başka yıldız adayı genç Aydın'ın Delgado'nun pasını asiste çevirmesiyle maç da 3-0 sona eriyordu
bu sonuçların ardından Beşiktaş 58 puanla liderliğini sürdürerek şampiyonluğa bir adım daha yaklaştı
ama ensesinde hemen 1'er puan geriden gelen Galatasaray ve Fenerbahçe var
Sivasspor ise rotasını UEFA'ya yöneltmek zorunda,yedirmezler şampiyonluğu
şampiyonluk için Beşiktaş ve Fenerbahçe çekişir
İnönü'deki maç şampiyonu belli eder diye düşünüyorum
Galatasaray'ın ise şampiyon olmasına ihtimal vermiyorum
ama 8 hafta sonra belli olacak herşey
Türkcell Süper Liiiig hiiiç bitmesin
Kopiket: Turkcell Süper Lig hiç bitmesin
Acil durumlarda camı kırınız
hani kimi binalarda ve otobüslerde yangın,kaza gibi durumlar için "acil durumlarda camı kırınız" şeysi vardır ya
Semih de böyle birşey sanırım
maç zora girerse "Semih yetiiişşş" deyiveriyoruz
mesela Sevilla maçında 85te oyuna girdi
5 dakikada ne yapsın bu adam derken ne yapabileceğini gösterdi atıverdi golünü
ve belki de o golle çeyrek finaldeyiz
mesela bugünki Konya maçında
55te girdi 58 ve 60ta golünü attı yenik takımı öne geçirdi
sonra da alın çocuklar devam edin bakayım dedi gitti adeta
sadece bunlar mı
geçen sene de gruptan çıkartan golü o atmıştı sonradan oyuna girip
önce Frankfurta son dakikada attı golünü
sonra da ikinci sarı kartı unutup oyundan atmayan hakemi uyarmıştı ve maçı 2. kez kurtarmıştı
bu sene Kezman'ın yokluğunda şampiyonlar ligi ve süper ligde çok iyi şeyler yaptı
ve bir anda gol krallığına yükseldi
yedekten gelip de bu denli başarı gösteren bir Solskjaer bir de Montella vardı benim hatırladığım
eskiler 90 dünya kupasındaki Squilacci'yi hatırlarlar
ama hiçbirisi bu kadar kısa sürede bu kadar katkı yapmamıştır heralde
hani Gazi'nin 10. yıl nutkunda dediği gibi az zamanda çok ve büyük işler yapan biri
yedek golcü değil artık o
acil durum golcüsü
7 Mart 2008 Cuma
Real Schuster'i gönderiyor(muş)
Marca gazetesi Real Madrid'in gelecek sene Schuster'i göndereceğini yazmış
yerine adayı da cızıktırmış
Jose Mourinho
futbol nankör meslek..
lig başından beri methiyeler düzülen Schuster Roma'ya elenmelerinin ardından hedef tahtası olmuş
gazeteler raiting ve kaos peşinde
Madrid Yönetiminin böyle bir şeyi yapacağına ihtimal dahi vermiyorum
(tabiki şuanki koşullara göre konuşuyorum)
6 Mart 2008 Perşembe
küçük maçların adamı
neymiş efendim küçük maçların adamıymış
neymiş efendim koşmuyormuş
falan filan
Alex'i konuşmayacağım pek fazla artık
blogu takip edenler hatırlar ya da ilk defa görenler arşivlerden ulaşabilirler
şimdi bu arkadaş
hani şu koşmuyor denilen eleman
son Sevilla maçında oyundan çıkarken ekranda onun 10 kilometreden fazla koştuğu bilgisi görülüyordu
koşmuyor diyenler de gördü mü acaba
neyse ya banane ne yorayım kendimi boş laflara cevap vermek için
diğer bir bilgiyi paylaşayım son olarak
şu an şampiyonlar liginin asist kralı Alex De Souza
hani şu küçük maçların adamı olan
sıralamaya göre de öyle kalacak gibi
peşindekilerin takımları elendi
inşallah öyle bitirir de futbol ulemaları susarlar bu sefer
dibe iliştirilmiş not: Alex resmi yerine "yenge de souza"mın resmini koydum
blog benim değil mi kardeşim istediğim resmi koyarım Allah Allah
o Zico é nosso rei
# stajer hoca
# 100. yılımızda başımızda bu mu olacak yani
# Zico da hoca mı
# Türkiye'de yıldızlarla işi götürürüz ama Zico Avrupa futboluna yabancı,hüsrana uğrayacağız
# böyle yönetim mi olur ya,Zico'nun ne işi var bu takımda,vizyonu yok ya yönetimin
vs. vs.
an itibariyle Fenerbahçe 100. yılını şampiyon tamamladı
bu sene de bitime 10 hafta kala liderin 1 puan gerisinde
ayrıca Zico geldiğinden beri Avrupa'da en iyi dönemini geçirmekte
iki senedir Mart ayında maç yapıyor
bu sene yılın en iyi takımı olan son iki senenin de UEFA şampiyonu olan Sevilla'yı eledi
ki Sevilla 2,5 yıldır ilk kez eleniyordu
son olarak
Zico gidecekse Anderlecht'e elenelim
Zico gidecekse Inter'e yenilelim
vs. diyenler
Zico devam ediyor siz gidin
dibe iliştirilmiş not;
başlığın tercümesi : Zico bizim kralımız
bir karar ver
bu sene Tuncay'ın gidişinden sonra sol açıkta yer aldın
ilk olarak Shaktar maçında burada izlemiştim seni
ve şahane oynayıp bir de güzel gol atmıştın
sonrasında ızdırap vermeye başladın her maç
yeteneğine şüphem yoktu ama yeteneğini boşa harcıyordun
takım için değil de kendin için oynuyor gibiydin
velhasılı kelam iki Sevilla maçında da sahanın yıldızıydın
dünyanın "şimdilik" en iyi sağbeki Alves'i yerlerde süründürdün
bir kere bile top alamadı ayağından
böyle oyna o kramponlarını öpeyim
ama 1 maç iyi oynayıp 3 maç yatma
yeteneğini zayi etme ,bir karar ver
inşallah her zaman karşında Alves varmışcasına oynarsın
ayaklarına yüreğine sağlık
Helal be kaptan mağara adamı
5 dakikada yediğin iki saçma golün hiçbir bahanesi olamaz
böylesine öneme haiz bir maçta bu golleri yiyen kişi bence hatalı değil laubalidir
geçen sene en fazla bu yüzden eleştiriyordum seni
hata yap istediğin kadar bir tane laf söylemem ama ciddiyetsiz oynarsan buna tepkim olur
maçın penaltılara kalması sana yaradı en çok
kurtardığın penaltılarla bizi çeyrek finale taşıdın binlerce kez teşekkürler
skor yazarı çok ülkemizde
bu maç daha farklı bitseydi asardık seni ama böyle bittiği için şimdilik tapılmaktasın
ama dediğim gibi ben işin skorunda değilim
ciddiyetsizliğine ve lakayıtlığına rağmen eldivenlerinde düşlerimizi yeşerttiğin için kızmayacağım sana
teşekkürler tekrar kendini toparladığın için
seni sevmek deli gibi yürek ister
Aziz Yıldırım göreve geldiğinde Fenerbahçe'nin rotasını çizdi.
Türkiye'nin en büyüğü artık dünya kulubü olmalıydı,Avrupa'da sürekli başarılar elde etmeli yedi düvele Fenerbahçe adını ezberletmeliydi.
bunun için ekonomik büyüklük şarttı
Avrupa takımlarının 300-400 milyonluk bütçelerine 10-20 milyonla karşı koymak hayalcilik olurdu.
Aziz Yıldırım ve inananları önce bu amaçla koyuldular yola
bu sancılı bir dönemdi çünkü takım kabuk değiştiriyordu
geçen cefakar yılların tek getirisi ekonomik olarak güçlenmiş,kurumsallaşmış bir Fenerbahçe idi
bunu artık sportif başarılar takip etmeliydi
Daum ile elde edilen 2 şampiyonluk ve elimizden alınan(ben demiyorum Hüsnü Hayali diyor) şampiyonluğun ardından 100. yıl sancılı başlıyordu
Dünyanın futbol efsanelerinden Zico teknik direktörlüğe getirildiği andan itibaren kelle avcıları fırsat yoklamaya başladılar.
Ayağı top görmemiş isimlerin Zico'yu eleştirmesinin gazına taraftarlar da geliyor ve tepkiler yönetime doğrultularak "yönetim bu takım senin eserin" deniliyordu.
sancılı 100. yılda evimizdeki hemen hemen her maçta mutlaka en az bir oyuncumuz yuhalanır haldeydi
Hoca olmayan Zico'nun takımı 100. yılda tüm bu "dahili düşmanlara" rağmen sezonu şampiyon noktalıyordu.
ama hala Zico'dan memnun olmuyorlardı
mutlaka gönderilmeliydi
yönetim bu tatavaya gelmedi ve 101. yılında Zico'yu takımın başında tutuyordu.
bu bilgisiz Zico ile geçen sene UEFA Kupasında çeyrek final kapısından dönen takım, bir çok "işe yaramaz"(!) oyuncusuyla Şampiyonlar Liginin şampiyonlardan oluşan tek grubunda; Türk futbol tarihinde bir rekora imza atarak 11 puanla bir üst tura kalıyordu
rakip Sevilla idi
hani şu son iki senenin Uefa Şampiyonu olan
hani şu oynadığı futbolla parmak ısırtan
hani şu Uefa tarafından yılın en iyisi seçilen takım
kuralar belirlenince onlar yine sahne aldı
dediler ki yıldızları çok,dediler ki imkansız,dediler ki Fener fark yemese bari
dediler de dediler
boş sözleri duymazlıktan gelip kulaklarımızı İspanya'dan gelecek sevinç haberlerine hazırlıyorduk
maç başladı Volkan'ın yediği iki abuk golle 10. dakikada 2-0 yenik duruma düştük
içimizdeki ulemalar bayram ediyorlardı sanırım bu anlarda
öyle ya onlar haklı çıkacaklardı
ama çubuklu formasını sırtına geçiren futbolcularımız inanıyorlardı
sağlı sollu ataklarımız başladı
20. dakikada Deivid'in golü geldi
Kanarya yüklenmeye devam ederken kalemizde şok bir gol gördük
dinlemedik dinlenmedik ve yüklenmeye devam ettik
olmadı
ilk yarı böyle bitti
inanmıştık ama galibiyete
beklemeye koyulduk zafer haberini
saldırdıkça saldırdı çubuklular
ve 80. dakikada Deivid bir kere daha sahneye çıkıp maçı uzatmalara götürdü
uzatmalarda gol pozisyonlarına giren yine bizdik ama olmuyordu
maçın penaltılara götüren düdük çalındığında heyecandan kalplerimiz duracaktı
her penaltı kalp atışlarımızı hızlandırıyor ömrümüzden ömür gidiyordu
bu heyecana kalp dayanmazdı
ama ilahi adalet yılardır cefa çeken Fenerbahçelilerin gülmesini doyasıya eğlenmesini istiyordu
durmadı kalplerimiz daha da coştu
İspanya'da futbolcularımızla beraber atan kalpler bitiş düdüğüyle vücutlarımıza geri geldiler ve aktık zaferi kutlamaya
ne mutlu bizlere bugünleri de gördük
şükürler olsun
şimdi 14 Martta belirlenecek rakibimizi bekliyoruz
4 Mart 2008 Salı
Haydi Çubuklular ; YETER Kİ İSTEYİN !!!
ve 101 yıl önce kurulan şanlı FENERBAHÇE'nin en önemli günü geldi çattı
asırlık çubuklular bir düşü gerçeğe dönüştürmek için 4 Mart Salı günü Sevilla önüne çıkıyor.
eksikler mi varmış
Carlos mu yokmuş
rakip son iki senenin UEFA şampiyonumuymuş
seyircisi çok mu etkiliymiş
yıldızları mı çokmuş
hakemi de yanlarına mı alacaklarmış
mış
mış
mış
ne önemi var ki ..
sonuçta sahaya yüreğinde FENERBAHÇE aşkı olan bir 11 çıkacak
ve o 11 göktaşı parçası samanyolunu söyletecek bizlere
tıpkı atalarının asırlar önce yaptığı gibi, Türk ismini ,unutan dimaklara kazıyacak
tıpkı Hamilton kupasında işgal kuvvetlerini yenenler gibi Türkiye'yi gözyaşlarına boğacak
Türk futbolunun güneşi İspanya'yı yaktıkça Türkiye'de güller açacak
5 Martta her zamankinden daha parlak bir güne uyanacağız
ve Avrupa ise korktuğu Türklerin kabusunu bir kez daha görecek
Zico büyük hocaymış diyecek
Alex insan değil diyecek
Kezmanı neden gönderdik diyecek
sağ beklerindeki çocuk da kim öyle diyecek
Carlos yok diye sevinirken Uğurla Vederson nerden çıktı böyle diyecek
Deivid ne kadar yetenekli diyecek
Semih ne kadar usta diyecek
Aurellioya neden önlem almadık diyecek
Selçuk ne kadar sağlam diyecek
Edu ve Lugano'yu geçmek imkansızın diğer adı diyecek
kalede kaç Volkan vardı öyle diyecek
hayır hayır hiçbirisini demeyecek
önce şunu diyecek
"bu FENERBAHÇE'ydi"
10 yıl önce büyük başarılar için yola çıkan Aziz Yıldırım ve yönetimlerinin;
stajer diye eleştirilen dünyanın sayılı futbol ilahlarından Zico'nun;
herkese nasip olmayacağının bilincinde çubuklu formayı sırtına geçiren futbolcularımızın;
yağmur çamur, yaz kış demeden hep destek tam destek parolasıyla tribünleri dolduran FENERBAHÇE aşıklarının;
elinde bayrağı boynunda atkısıyla televizyonun karşısından desteğini haykıran milyonların;
gece gündüz internet ortamında FENERBAHÇE yararına birşeyler karalayan bizlerin
bayramı olacak
nasıl mı bu kadar eminiz?
çünkü inanıyoruz
inanmak başarmanın yarısıdır
diğer yarısı da futbolcularımızın inanması
onlar da inanırsa değil Sevilla, kim olursa olsun karşısında duramaz
artık çok az zaman kaldı zaferi kutlamamıza
bayraklar çıkarıldı atkılar boyunlara asıldı
sokaklara dökülmek için beklemekteyiz
Varılacak yere
................kan içinde varılacaktır.
Ve zafer
......artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
............tırnakla sökülüp
.................koparılacaktır...
haydi çubuklular YETER Kİ İSTEYİN !!!
3 Mart 2008 Pazartesi
ne maçtı be
son yıllarda böyle bir bayan basket maçı izlememiştim
inanılmaz bir çekişme inanılmaz bir mücadele
derbinin adına yakışır bir maç oldu
17 maçta 17 galibiyet yapan ve ligin lideri durumundaki Fenerbahçe coşkulu seyircisi önünde maça müthiş bir seri ile 10-0 başladı
ilk periyodun sonuna kadar farkı koruyan sarı lacivertliler 20-10 üstünlükle ikinci periyoda başladı
ikinci periyotta kötü hücum eden Galatasaray savunmada da istediğini yapamayınca bir ara fark 18 sayıya çıktı
devre ise 41-30 Fenerbahçe üstünlüğüyle sona erdi
üçüncü periyotun 8 sayı farkla 55-47 bittiği mücadelenin son çeyreği nefes kesti
önce Young'un sayılarıyla fark 4'e indi (55-51)
Birselin üçlükle cevabıyla fark 7ye çıktı(58-51)
daha sonra Johnsonla fark 3'e kadar indi; kaldı 5 dakika 49 saniye skor 58-55
sonra işte Işıl ikide iki yaptı serbest atışlarda,Young da bir tane attı oldu mu fark 2 sayı (60-58)
takım farkı açıyor ama Işıl'la Esra'yı durduramıyordu
Işıl içeri giriyor,dışarı Esra'ya çıkarıyor o da üçlüğü sokuyordu
Esra son periyot tüm üçlük denemelerinde başarılıydı
Fener skoru 68-61 yaptı sonra ise Esra ve Johnsonun sayılarıyla 70-66 oldu
bitime 15 saniye kala da Esra bir üçlük daha salladı fark 1'e indi
burada Galatasaray taktik faul yaptı ama yanlış kişiye
Pondexter beklenilkdiği gibi 2'de 2 yaptı ve bitime 10 saniye kala farkı 3'e çıkardı
Galatasaray'ın maçı uzatmalara götürmesi için mutlaka üçlük atması gerekiyordu
Işıl topu getirdi verdi sonra tekrar alınca bir eyvah dedim ama nafile
Işıl son saniye basketiyle maçı uzatmaya götürdü 72-72
uzatma periyodunda yorgunluğun da etkisiyle 2 dakika boyunca iki takım da sayı bulamadı
ilk sayılar Cappie Pondexter'ın serbest atışlarından geldi daha sonra da Tammy ile fark 4'e çıktı (76-72)
ama yine Esra yine üçlük ve yine fark 1 sayı
uzatmanın son 9 saniyesine Fenerbahçe 81-78 önde girdi
üstelik Galatasaray'ın en iyisi Işıl da 5 faulle oyun dışındaydı
ama bu sefer de Vickie Johnson topu taşıdı ve Esra da yine üçlüğü yollayıp maçı 2. uzatmaya taşıdı
2. uzatmada tecrübeli Fenerbahçe karşısında Işıl'sız bir Galatasaray'ın kolay teslim olacağını düşünüyordum
ancak uzatmalarda ilk sayı Galatasaray'dan geldi ve Galatasaray maç boyunca ilk defa öne geçti
taraftarının bitmek tükenmez desteğiyle toparlanan Fenerbahçe skoru 93-87 yaptı
yine Esra'ya bu sefer boyalı bölgeden müdahele edemeyince 56 saniye kala fark 4'e indi
sonra Pondexter'ın basketiyle skor 95-89 oldu
Sutton Brown yapılan faulleri kaçırdıktan sonra Esra'nın üçlüğü skoru 95-94 yapıyordu
Sutton Brown bu sefer ikide bir isabetiyle 96-94'e getiriyordu
son atak şansını değerlendiremeyen Galatasaray 1 saniye kala Tammy Sutton Brown'a faul yaptı
ilkini kaçıran Tammy ikincisini isteyerek kaçırdı ve maçın bitmesini sağladı
96-94
izlediğim belki de en güzel bayan basket maçlarından biriydi
Galatasaray'ın maçlarını izleme sebebim Işıl Alben'i FBTV'de izliyordum üstelik
keşke Fenerbahçe formasıyla izleme şansı buluruz da beni D-Sporlarda GSTV'lerde Işıl Alben aramaktan kurtarırlar
hayranlığım milli takımımızın oyuncusu olduğu için ha
Türk basketbolu açısından
yoksa başka nedeni yok yani
ayrıca hergün bir avuç fındık da iyi gelir.... tabi yerseniz
yalnız bir lafım da Cem Akdağ'a
yazık değil mi Işıl'a ya
hiç yedeğe oturamadı garibim
5 faul alıp çıkana kadar 44 dakika 10 saniye sahada tutulur mu bir insan
bu akşam açıkçası Işıl'ı eskisi kadar iyi oynuyor görmedim
özellikle savunmada biraz isteksiz gibiydi ama hücumda durdurulamadı
maçı da 12 sayı 6 asist 5 ribaundla bitirdi
maçın yıldızı ise Esra idi
ya o muydu anlayamadım da maske olunca
acaba başka biri miydi diye düşünmedim de değil hani ha
neyseki 5 faul alıp çıkınca gördüm ki bizim Esra'ymış
daha doğrusu eski bizim Esra
hem Cappie'yi savundu yetinmedi takımı ne zaman sıkışsa imdada koştu
maçın kopmasına izin vermedi
maçı da 26 sayıyla tamamlayarak gecenin en skorer iki isminden biri oldu
Allah'tan maskeyle oynadı
bir de maskesiz olsa kaç sayı atardı kimbilir
maçın diğer en skoreri ise 26 sayı 12 ribaundla double double yapan Cappie Pondexter idi
iyi de kardeşim az önce Esra'yı Cappie'yi iyi savunduğu için övmedin mi diyeceksiniz eminim
tamam işte bu savunulmuş hali ya
Cappie saçını niye uzatmış beğenmedim bu halini açıkçası
kısa daha güzeldi
neyse ben zaten Tammy ve Işıl'ı cazibe merkezi olarak kulanıyorum
Tammy serbest atışlarda fenaydı aboov
maçı da 12 sayı 10 ribaundla tamamladı
sebebine geleceğim birazdan
maçta bir diğer double double yapan oyuncu da 14 sayı 11 ribaundla Vickie Johnson idi
maçta Galatasaray'dan Sophie Young 25 Fenerbahçeden Birsel 17 Nevriye de 15 sayı ile çift hanelere ulaşan diğer oyuncular oldu
şimdi Cem Akdağ dedim ya bir de Zafer Kalaycıoğlu'na birşeyler diyeyim
rakibin en önemli silahları kim
Işıl ,Johnson ve Esra
ve sen bunlara önlem alamıyorsun
Işıl giriyor dışarı çıkıyor pat üçlük
ya da Johnson giriyor içeri
bir türlü çare bulamadı
hücumda da yeterli etkinlikte değildik ribaundlara da çare bulamadık
ve nedir bu Hoffman ya
ne gerek vardı tamam yarar sağlayacak ama bu şekilde Nevriye Tammy ikilisini bozuyorsun
Tammy 2 oynuyor 1 yedek oturuyor
yanlış oluyor takım için
Zafer hocaya sırf ikisi için eleştiride bulunacağım
hakemlere gelirsek de berbattılar
çok bariz faulleri çalmadılar hadi bir nebze kabul edeyim çünkü bu sayede yüksek mücadeleli bir maç oldu
ama çok çok basit şeylere de faul çalarak standartı kaçırdılar
SALON: Caferağa Spor Salonu
HAKEMLER: Yücel Çilingir, Ziya Özorhon
FENERBAHÇE (96): Volnaya 11 (2 ribaund), Esmeral Tunçluer 11 (2 ribaund, 2 asist), Birsel Vardarlı 17 (2 ribaund, 3 asist), Nevriye Yılmaz 15 (7 ribaund), Branzova Erdenay 3 (2 ribaund), Sutton-Brown 12 (10 ribaund, 3 asist), Pondexter 26 (12 ribaund, 7 asist), Hoffman 1 (6 ribaund, 2 asist)
GALATASARAY (94): Vickie Johnson 14 (11 ribaund, 8 asist), Chantelle Denise Anderson 6 (4 ribaund, 1 asist), Işıl Alben 12 (6 ribaund, 5 asist), Petra Ujhelye 9 (10 ribaund, 9 asist), Sariye Gökçe 2 (1 ribaund), Sopiha Young 25 (9 ribaund, 2 asist), Didem Sarıca, Esra Şencebe 26 (5 ribaund, 2 asist)
1.PERİYOT: 20-10
2.PERİYOT: 21-20
3.PERİYOT: 14-17
4.PERİYOT: 17-25
1.UZATMA: 9-9
2.UZATMA: 15-13
MAÇ SONUCU: 96-94
Kopiket: bayan basket, Sarı Laci
üzgünüm Işıl
Fenerbahçe ve Galatasaray bayan basket takımları 3 Mart 2008 Pazartesi günü yani bu akşam Caferağa Spor Salonunda karşı karşıya gelecekler
ilk maçı deplasmanda kazanan sarı lacivertliler bu maçı da kazanırsa olası bir play-off eşleşmesinde rakibi karşısında seriye 1-0 önde başlama avantajı elde edecek
Fenerbahçe ligde oynadığı 17 maçta da galip gelerek namağlup liderken ,14 galibiyet 3 mağlubiyetli Galatasaray 2. sırada yer almakta.
Fenerbahçe, maç başına ortalama 84.1 sayıyla oynarken, kendi potasında ise ortalama 66.1 sayı gördü. Fenerbahçe’de en skorer isim maç başına 16.3 sayıyla oynayan Cappie Pondexter
Galatasaray ise maç başına 74.4 sayı ortalaması ile oynarken, kendi potasında ise maç başına 58.0 sayı gördü. Takımın en skorer oyuncusu maç başına 12.6 sayı ile oynayan Vickie Johson.
D-Sporlarda GStvlerde takip etmeye çalıştığım milli basketçimiz Işıl Alben'i inşallah kendi televizyonumuzda Fenerbahçe formasıyla izlediğim günleri görürüm
Maç: Bayanlar Basketbol Ligi / 18. Hafta
Salon: Caferağa
Tarih: 3 Mart 2008 Pazartesi / 20:00
Hakemler: Yücel Çilingir, Ziya Özorhon
Kopiket: bayan basket, Sarı Laci