Ülkesinde misafir ettiği yakın komşusunun milli marşına saygı duymayanlar, ne kadar haklı da olsalar, kendi davalarını asla anlatamaz ve anlaşılamazlar. O ıslıklar, olsa olsa, karşı taraf için bir motivasyon meselesi olur.. Ve bir oyuna ancak böyle yenik başlanabilir. Bu ahval ve şartlar altında, UEFA’dan gelebilecek uyarı ya da küçük bir para cezasını göze alamayıp, bırakın siyah forma giymeyi, kollarına siyah bant takmaya bile cesaret edemeyenler için nasıl bir uygulama gerekir!
Moldova’da içlerinde Tümer Metin’in de bulunduğu futbolcuların verdiği asker selamı (üstelik, Raşit Altun’un bir televizyon kanalında hayret ettiği gibi, bununla ilgili tek bir fotoğraf karesinin bile bulunmaması) protestoların en ibret vericisidir.
Bazı sözde spor gazeteleri “Denize dökme gecesi” ve “Suyu ısıt komşu kızı” gibi başlıklarıyla çıkıyorsa piyasaya, bir federasyon başkanı holigan gibi görüntü veriyorsa protokol tribününde pozisyonlar sonrasında ya da ‘imparator’ lakaplı, ders ustası teknik direktörün aslında tek verebildiği ‘gaz’sa, en kritik oyunlar kaybedilir.
Aurelio’nun alkış alan, diğerlerinin yuhalanan Mehmetliği, dün akşamın ve ülke sathında Türk insanının politikadan, spora kadar geldiği noktanın en acı göstergesidir. Göz önündekiler, öyle ya da böyle elini taşın altına sokanlar, mücadele için seçilen ve buna karşı çıkma şansı bulunmayanlar günah keçisidir. Kimi zaman futbolcudur onlar, kimi zaman Boğaz Köprüsü’nde asfalt işçisi, kimi zaman asker, güvenlik görevlisi...
Volkan’dan, Fatih Terim’in beğenmediği, aslında Türkiye’nin en iyi golcüsü Ümit Karan’a kadar çocukların bir suçu yok bu futbolsuz yenilgide. Suçun, sporla hiçbir alakası yoktur zaten, tamamen bir oyundur kendisi. Çocukları atmayın öne, Ulusoy’la, Terim’le görün işinizi. Büyük başların, yönetenlerin yediği haltlar, gençlerimize mal edilmesin artık hiçbir cephede!
Tamer BAĞLAN - FANATİK
18.10.2007
1 yıl önce
0 Yorum:
Yorum Gönder